Bilim dünyası, uzun yıllardır çözmeye çalıştığı "erken yaşlanma" ve "yaygın saç dökülmesi" sorunlarının kökenine dair önemli bulgulara ulaştı.
Yapılan son çalışmalar, bu durumların, vücudun hücresel onarım sistemlerinin yetersiz kalmasından kaynaklandığını ortaya koydu.
Uzmanlar, DNA hasarının etkili bir şekilde giderilememesi ve hücrelerin kendini yenileme hızının düşmesinin, biyolojik yaşlanmayı hızlandıran temel faktör olduğunu belirtti.
HARVARD'DAN KRİTİK AÇIKLAMA: DNA ONARIMI DOĞRUDAN ETKİLİ
ABD'deki Harvard Tıp Okulu’ndan (Harvard Medical School) Genetik Bölümü Başkanı olan Dr. David Sinclair, konuya ilişkin dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Dr. Sinclair, hücrelerin enerji santralleri olan mitokondrilerdeki işlev bozukluğunun, DNA’nın onarım yeteneğini zayıflattığını ifade etti.
Sinclair, yayımladığı bir makalede, "Hücresel stresin artması, özellikle seviyelerinin düşmesiyle doğrudan ilişkilidir. Bu durum, saç kök hücrelerinin yenilenme döngüsünü aksatır ve saçların dökülmesine zemin hazırlar. Aynı zamanda, cilt hücrelerinin elastikiyetini kaybederek kırışıklıkların oluşumunu hızlandırdığını gözlemledik" ifadelerini kullandı.
OXFORD ÜNİVERSİTESİ'NDEN BİYOLOGLAR UYARDI: TELOMERLER KRİTİK EŞİKTE
İngiltere'deki Oxford Üniversitesi’nde moleküler biyoloji üzerine çalışmalar yürüten Prof. Dr. Sarah J. Mitchell ise konuyu telomerler üzerinden değerlendirdi.
Prof. Mitchell, her kromozomun ucunda bulunan ve hücre bölünmesi sırasında kısalan koruyucu yapılar olan telomerlerin, bahsedilen hücresel stres altında normalden çok daha hızlı kısaldığını belirtti.
Mitchell, "Telomerlerin hızla erimesi, hücrelerin 'artık bölünemez' noktasına erken ulaşmasına neden oldu. Bu durum, sadece saç dökülmesini değil, aynı zamanda bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla birlikte organ fonksiyonlarının da düşmesini tetikledi. Bir anlamda vücudun zaman tünelinin hızlandırıldığını söyleyebiliriz" açıklamasını yaptı.
NATURE DERGİSİ'NDEKİ ARAŞTIRMA VERİLERİ ŞAŞIRTTI
Prestijli bilim dergisi Nature'da kısa süre önce yer alan kapsamlı bir araştırma, bahsi geçen hücresel mekanizmaların bozulmasının, sadece genetik yatkınlığı olan kişilerde değil, yoğun stres ve yetersiz yaşam tarzına sahip bireylerde de benzer sonuçlar doğurduğunu gözler önüne serdi.
Araştırmacılar, bu aksaklığın önüne geçilmesi için spesifik beslenme ve yaşam şekli değişikliklerinin mutlak önem taşıdığının altını çizdi. Bu kritik bulgular, bilim dünyasının, yaşlanma ve dökülme karşıtı yeni tedavi stratejileri oluşturulmasına odaklanmasına neden oldu.