Türkiye’de artık saatlik gündem değişimlerine alıştık. Dün ekonomi konuşuluyordu, bugün bir müzik grubunun “milli güvenlik tehdidi” ilan edilmesini izliyoruz. Yarın bir belediyeye operasyon, öbür gün bir ünlünün sosyal medya paylaşımı… Peki bu suni gündemleri kim belirliyor? Kimin işine yarıyor?
Cevap aslında basit: İktidar.
Daha açık söyleyelim: İktidar, elindeki medya gücü ve sosyal medyadaki aparatları aracılığıyla toplumun algısını sistemli biçimde yönetiyor.
Bugün Türkiye'de bir "algı rejimi" kurulmuş durumda. Konvansiyonel medya ile sosyal medya trolleri ve bot hesaplar, eşgüdüm halinde çalışıyor. Sabahın erken saatlerinde, belirli çevrelere belirlenen “bugünün gündemi” ulaştırılıyor. Aynı anda sosyal medyada trend listeleri “dizayn” ediliyor. Ve halk, içinde kaybolduğu bu yapay gündemlerin arasında gerçek dertlerini unutur hale getiriliyor.
Bugün bir muhalif belediyeye yapılan operasyonla, evine ekmek götüremeyen bir babanın derdi aynı masada konuşulamıyor. Zaten istenen de bu. Geçim derdi çeken halkın önüne “terör tehdidi”, “dış mihraklar” ve “milli beka” söylemleri sürüldüğünde, halk enflasyonun nedenini pazarda değil Pentagon’da aramaya başlıyor.
*****
Gerçek Gündem Ekranlarda Yok
Halk geçim sıkıntısı çekiyor. Barınamıyor. Sosyal adalet artık bir hayal olmuş durumda. Ama ekranlarda bu sorunlara rastlamak imkânsız. Çünkü muhalefet, iktidarın belirlediği yapay gündemlerin peşinden sürükleniyor.
“X konseri iptal edildi”, “Y gazeteci gözaltına alındı”, “Z belediyesi soruşturma geçirdi” gibi haberlerle muhalefet sürekli savunmaya zorlanıyor. Oysa halkın merak ettiği asıl meseleler belli:
Markette peynire ulaşamıyor.
Kira fiyatları el yakıyor.
Resmi enflasyon rakamları ile halkın yaşadığı gerçek kesinlikle örtüşmüyor.
Gençler işsiz, umutsuz ve göç yollarını arıyor.
Emekli artık yaşamak için amiyâne tabirle fotosentez yapıyor.
Bu tabloyu özetleyen güzel bir söz vardır:
“Şeytan taşlamaktan tavaf etmeye zaman kalmıyor.”
Yani yapay krizlerle boğuşmaktan, halka dokunacak işler yapmaya, çözüm sunmaya fırsat kalmıyor.
Peki muhalefet Ne Yapmalı?
Muhalefet için ilk adım, bu algı oyununu bozmakla başlar. Refleksle değil, stratejiyle hareket edilmelidir. Peki çıkış noktaları neler?
1. Gündemi Reaktif Değil, Stratejik Belirlemek
Her açıklama, her paylaşım, her açıklama halkın gerçek gündemi etrafında şekillenmeli. Enflasyon, işsizlik, barınma krizi, tarımdaki çöküş, sağlıkta yaşanan aksaklıklar… Bu konular sabırla, ısrarla anlatılmalı.
2. Konvansiyonel Medya Duvarını Aşmak
Evet, iktidar medyayı büyük ölçüde kontrol ediyor. Ama hâlâ sosyal medya ve yerel medya gibi çıkış yolları var. Sorunlar gerçek insanlarla, gerçek yaşam hikayeleri ile anlatılmalı. İstatistik değil, hayat hikâyeleri konuşmalı. Pazarda, otobüste, mahallede, köyde yaşananlar duyurulmalı.
3. Halkla Teması Sürekli Kılmak
Sadece seçim zamanı değil; sürekli bir temas şart. İlçe ilçe, mahalle mahalle, sokak sokak çalışılmalı. Emekli maaşı yetmeyen Ayşe teyze, atanamayan öğretmen Mehmet, kredi borcuna batmış genç Elif… Bunlara ulaşmak, dinlemek, çözüm sunmak gerekiyor. Söylem değil, somut öneri bekliyorlar.
4. Alternatif Ekonomi Programı Sunmak
Halk şunu duymak istiyor:
“Peki siz ne yapacaksınız?”
Cevap net olmalı. Karmaşık değil, anlaşılır, uygulanabilir çözümler:
Asgari ücretin alım gücünü artırmak
Tarımı canlandıracak destek politikaları
Kamuda israfı durdurmak
Emeklilik sistemini sürdürülebilir hale getirmek
5. Kadrolarla Sahaya Çıkmak
Sahada sadece genel başkanlar değil, tüm teşkilat olmalı. Her milletvekili, belediye başkanı, il başkanı sahaya inmeli. Halkla temas kuran “dokunan siyaset” öne çıkmalı.
*****
Türkiye uzun süredir bir algı tünelinde ilerliyor. Gerçekler konuşulmasın diye üst üste suni gündemler servis ediliyor. Bu bilinçli bir tercihtir. Çünkü gerçekler; yoksulluğu, adaletsizliği, çöküşü gösterir. Ve bu iktidarın görmek istemediği tek şeydir.
Peki, muhalefet bu oyunu bozabilir mi?
Evet. Ama önce kendi pusulasını eline almalı. Yoksa bir gün daha, bir hafta daha, bir seçim daha kaybolup gider.
Çünkü unutulmamalı: Başkalarının çizdiği rotada yürüyenlerin varacağı yer de onların belirlediği istasyon olur.