Yapay zekanın sunduğu terapi uygulamaları, özellikle pandeminin ardından erişilebilirliğin artmasıyla birlikte, ruhsal sorunlar yaşayan pek çok kişinin ilk durağı haline geldi.
Yapay zeka destekli sohbet botları ve sanal terapistler, kullanıcılarına günün her saatinde, yargılanma korkusu olmadan destek olma vaadi sundu.
UZMANLARDAN ÇARPICI GÖRÜŞLER VE BİLİMSEL BULGULAR
Bu yeni eğilim, bilim dünyasında hem umut hem de endişeyle karşılandı. Cambridge Üniversitesi'nden bilişsel bilimci Dr. Alan F. Miller, yapay zeka terapi uygulamalarının erişim engellerini ortadan kaldırdığını ifade etti ve bu gelişmeyi "zihinsel sağlığın demokratikleşmesi" olarak nitelendirdi. Miller, "Geleneksel terapinin maliyeti veya coğrafi kısıtlamaları nedeniyle destek alamayan milyonlarca insan için yapay zeka bir can simidi oldu" yorumunda bulundu.
Ancak, her olumlu gelişme gibi bu alanda da risklerin olduğu belirtildi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Danışmanı ve psikolog Dr. Sarah Davies, yapay zekanın empati ve nüans yakalama konusundaki sınırlılıklarına dikkat çekti. Davies, "İnsan ilişkilerinin karmaşıklığını ve duygusal derinliğini taklit etmek, yapay zeka için henüz ulaşılamaz bir hedeftir. Bir algoritma, bir insanın gözlerinin içine bakarak hissedebileceği duygusal bağı kuramaz" ifadelerini kullandı. Davies, bu araçların yalnızca bir başlangıç noktası olarak görülmesi ve ciddi ruhsal rahatsızlıklarda mutlaka profesyonel bir uzmana başvurulması gerektiğini vurguladı.
2025 yılında PLOS Mental Health dergisinde yayınlanan bir araştırmanın bulguları, yapay zeka destekli sohbet botlarının, empati ve profesyonellik gibi belirli kriterlerde insan terapistlerin yanıtlarını aşabildiğini ortaya koydu. Ancak, bu durumun, yapay zekanın insan terapistlerin yerini alabileceği anlamına gelmediği, aksine onlara yardımcı bir araç olarak kullanılabileceği kaydedildi.
Bu alandaki teknolojik atılımlar, zihinsel sağlığın geleceğini yeniden şekillendirirken, etik ve güvenlik endişeleri de beraberinde getirdi.
Kullanıcı verilerinin gizliliği, algoritmik önyargılar ve yanlış tanı riskleri, bu yeni dönemin en önemli tartışma konuları arasında yer aldı.