Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) verilerine göre, 2045 yılına gelindiğinde dünya çapında 700 milyon insanın diyabet hastası olacağı öngörüldü. Bu çarpıcı tablo karşısında, bilim insanları ve uzmanlar, özellikle Tip 2 diyabetin önlenmesi için acilen yaşam tarzı değişikliklerine gidilmesi gerektiğini ifade etti.

BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR TEHLİKENİN BOYUTUNU ORTAYA KOYDU

Diyabetin küresel bir sorun haline geldiği, en son bilimsel çalışmalarla bir kez daha kanıtlandı. Tip 2 diyabetin gelişiminde genetik yatkınlığın yanı sıra karın bölgesinde ve organlar çevresinde biriken yağların ve insülin direncinin büyük rol oynadığı belirtildi.

Diyet ve İşlenmiş Gıdalar: Fransız araştırmacılar tarafından yürütülen geniş çaplı bir çalışma, cips, sosis ve hamur işi gibi aşırı işlenmiş gıdaların düzenli tüketilmesinin Tip 2 diyabet riskini önemli ölçüde artırdığını ortaya koydu. Bilim insanları, bu tür besinlerin kalori açısından yüksek, besin değeri açısından ise zayıf olduğunu kaydetti.

Kırmızı Et Riski: Almanya Diyabet Araştırmaları Merkezi'nin (DZD) yaptığı bir başka araştırma ise kırmızı et tüketimi ile Tip 2 diyabet riski arasındaki ilişkiye dikkat çekti. Günlük 150 gram kırmızı et tüketen bireylerde Tip 2 diyabet riskinin %80 oranında arttığı tespit edildi.

UZMANLARDAN VATANDAŞLARA HAYATİ MESAJLAR

New York Mount Sinai Tıp Fakültesi'nden Epidemiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Casey Crump, prematüre doğumun pankreas dahil çoklu organ sistemlerinin gelişimini sekteye uğrattığını ve bunun diyabet gelişiminde potansiyel bir risk taşıdığını vurguladı.

Öte yandan, yaşam tarzı değişikliklerinin önemine dikkat çeken İngiltere merkezli Diyabet Vakfı (Diabetes UK) adına konuşan Baş Hekim Dr. Jonathan Miller, özellikle Tip 2 diyabetin önlenmesi veya geciktirilmesi için atılması gereken adımların altını çizdi:

"Tip 2 diyabetin yayılma hızını durdurmanın anahtarı bireylerin elindedir. Düzenli fiziksel aktivite, dengeli beslenme ve sağlıklı vücut ağırlığının korunması hayati öneme sahiptir. Kandaki glikoz oranının çok yüksek olmasıyla ortaya çıkan bu hastalığın belirtileri genellikle yavaş gelişir ve farkına varılamayabilir. Bu nedenle, risk altındaki herkesin düzenli kan şekeri ölçümü yaptırması gerekiyor."

Dr. Miller, mevcut bilimsel gelişmelerle Tip 1 diyabetin başlangıcını geciktirmeyi amaçlayan yeni ilaçların (ABD'de onaylanan Teplizumab örneği gibi) umut vadettiğini, ancak en etkili yöntemin hala önleyici tedbirler olduğunu ifade etti.

Japonya'dan Tokyo Üniversitesi Tıp Bilimleri Enstitüsü'nden Profesör Yasuhiro Yamada liderliğindeki ekip ise adacık hücrelerini çoğaltma yoluyla diyabet semptomlarını iyileştiren gen aktivasyonu çalışmalarının yeni tedavi yöntemlerinin önünü açtığını belirtti.