Türkiye ekonomisi, son yıllarda sanayi üretimi, ihracat ve hizmet sektörlerinde hızlı bir büyüme gösterse de işgücü piyasasında önemli bir yapısal sorunla karşı karşıya: ara eleman yetersizliği. Ara eleman, bir işletmede mühendis ile vasıfsız işçi arasındaki teknik bilgiye ve beceriye sahip, üretimin omurgasını oluşturan çalışan anlamına geliyor. Bu gruba teknisyenler, ustalar, kalfa düzeyinde çalışanlar ve mesleki eğitim almış saha personelleri dahil ediliyor.

Ancak TÜİK ve sektörel raporlar, Türkiye’de nitelikli ara eleman ihtiyacının her geçen yıl arttığını, birçok işletmenin açık pozisyonlarını dolduramadığını gösteriyor. Özellikle otomotiv, makine imalatı, tekstil, inşaat, gıda sanayi, lojistik ve enerji gibi alanlarda bu açık, üretim kapasitesini sınırlayan başlıca faktörlerden biri hâline gelmiş durumda.

EĞİTİM VE SEKTÖR ARASINDAKİ UYUM SORUNU

Sorunun en temel sebeplerinden biri, mesleki eğitimin iş dünyasının ihtiyaçlarına yeterince entegre olamaması. Meslek liselerinden mezun olan öğrenciler, çoğu zaman güncel teknolojilerden uzak, teorik ağırlıklı bir eğitimle iş hayatına atılıyor. Örneğin CNC tezgâhı, otomasyon sistemleri veya endüstri 4.0 uygulamaları gibi alanlarda işletmelerin talep ettiği bilgi ve beceri, birçok okul müfredatında yeterince yer bulmuyor.

Diğer yandan, üniversite eğitimi, gençler arasında hâlâ en çok tercih edilen yol. Ancak bu durum, mavi yaka ve teknik kadro eksikliğini derinleştiriyor. İşverenler, bir yandan “çalışacak eleman bulamıyoruz” derken, diğer yandan mevcut adayların yetkinliklerinin yetersizliğinden şikâyet ediyor.

EKONOMİK VE SOSYAL ETKİLER

Ara eleman açığı, sadece işletmeleri değil, Türkiye ekonomisinin genel rekabet gücünü de olumsuz etkiliyor. Üretim zincirinde yaşanan bu boşluklar, teslimat sürelerini uzatıyor, maliyetleri artırıyor ve ihracat pazarlarında güven kaybına yol açabiliyor.

Örneğin, tekstil sektöründe yetişmiş dikiş ustası eksikliği, sipariş teslimatlarını geciktirirken; inşaatta nitelikli kalıp ustası veya elektrik teknisyeni bulamamak, projelerin uzamasına ve maliyetlerin yükselmesine neden oluyor.

Sosyal açıdan bakıldığında ise genç işsizliğin yüksek olduğu bir ülkede, ara eleman ihtiyacının karşılanamaması, işgücü planlamasında ciddi bir uyumsuzluğu ortaya koyuyor. Bu, eğitim politikalarının ve işgücü piyasasının yeniden yapılandırılması gerektiğini açıkça gösteriyor.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ: STRATEJİK VE UZUN VADELİ ADIMLAR

1. MESLEKİ EĞİTİMİN GÜÇLENDİRİLMESİ

Müfredat Güncellenmeli: Meslek liseleri ve meslek yüksekokulları, sektörde kullanılan en yeni teknolojilerle donatılmalı. Sanayide yaygın kullanılan yazılımlar, makine parkurları ve üretim teknikleri okullara entegre edilmeli.

Staj ve Uygulamalı Eğitim: Öğrencilerin mezun olmadan önce gerçek üretim ortamında çalışması sağlanmalı. Zorunlu staj süreleri artırılmalı ve stajların “kâğıt üzerinde” değil, denetimli ve verimli olması sağlanmalı.

Sektör-Okul İş birliği: OSB’lerde (Organize Sanayi Bölgeleri) sektör temsilcileri ile meslek liseleri arasında protokoller yapılmalı, müfredat birlikte belirlenmeli.

2. ARA ELEMAN MESLEĞİNİN İTİBARININ ARTIRILMASI

Toplumsal Algı Değişmeli: Türkiye’de teknik meslekler, uzun yıllardır “ikinci planda” görülüyor. Bu algı, ailelerin çocuklarını üniversite dışında bir yola yönlendirmesini zorlaştırıyor. Almanya, Hollanda gibi ülkelerde olduğu gibi mesleki başarı hikâyeleri kamuoyuna yansıtılmalı.

Maddi Teşvikler: Ara eleman pozisyonlarında çalışanlara rekabetçi ücretler, performans primleri ve sosyal haklar sunularak cazip bir kariyer yolu oluşturulmalı.

3. YETİŞKİN EĞİTİMİ VE MESLEK DEĞİŞİMİ PROGRAMLARI

Kısa Süreli Teknik Kurslar: İş arayan veya kariyer değiştirmek isteyen yetişkinler için hızlandırılmış, sertifikalı teknik eğitim programları düzenlenmeli.

Kamu-Özel Ortaklığı: Belediyeler, İŞKUR ve sanayi odaları iş birliği ile sektöre özel meslek edindirme kursları yaygınlaştırılmalı.

4. DİJİTALLEŞME VE OTOMASYONLA DESTEK

Teknolojik Araçlar: Ara eleman eksikliğinin bir kısmı, otomasyon ve robotik teknolojilerle telafi edilebilir. Ancak bu da nitelikli teknisyen ihtiyacını ortadan kaldırmaz; aksine teknolojiye hâkim teknik personel gereksinimini artırır.

Endüstri 4.0 Odaklı Eğitim: Özellikle genç neslin dijital becerilerinin teknik becerilerle entegre edilmesi sağlanmalı.

SONUÇ: GELECEĞİN REKABETİ, NİTELİKLİ İNSAN GÜCÜYLE KAZANILACAK

Türkiye’nin ara eleman sorunu, yalnızca bugünün değil, geleceğin de üretim kapasitesini etkileyecek stratejik bir mesele. Sanayi ve hizmet sektörleri, nitelikli teknik kadro olmadan sürdürülebilir büyümeyi yakalayamaz. Bu nedenle, mesleki eğitimin güçlendirilmesi, toplumsal algının değiştirilmesi, sektörel iş birliklerinin artırılması ve teknolojik uyumun sağlanması hem işletmelerin hem de ülke ekonomisinin ortak hedefi olmalı.

Doğru planlama ile Türkiye, genç nüfusunu “işsiz” istatistiklerinden çıkarıp, üretimin ve kalkınmanın ana gücü hâline getirebilir. Çünkü güçlü bir ekonomi, yalnızca sermaye ve teknolojiyle değil, nitelikli insan kaynağıyla inşa edilir.

ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com