Yazdan sonbahara veya kıştan ilkbahara geçiş dönemlerinde sıklıkla karşılaşılan uykusuzluk sorununun basit bir yorgunluktan öte, karmaşık biyo-psikolojik mekanizmalara dayandığı ortaya çıktı.
Bilim insanları, gün ışığı süresindeki ve sıcaklıktaki değişimlerin, insan vücudunun sirkadiyen ritmini yani biyolojik saatini bozduğunu belirledi. Bu ritimdeki aksamalar, uyku-uyanıklık döngüsünü düzenleyen melatonin hormonunun salgılanma zamanlamasını doğrudan etkiledi.
UZMANLAR UYARDI: UYKU BORCU PERFORMANSI DÜŞÜRDÜ
ABD’nin önde gelen uyku uzmanlarından ve Klinik Psikolog olan Dr. Michael J. Breus, mevsim geçişlerinin uyku alışkanlıklarında köklü değişikliklere yol açtığını vurguladı.
Dr. Breus, "Uyku, sağlık ve enerji için temeldir. Yaşamınız uykunuza yansır, uykunuz ise yaşamınızın bir yansımasıdır" ifadelerini kullandı ve bu dönemlerde tutarlı bir uyku-uyanıklık saatine sahip olmanın önemini dile getirdi.
Stanford Üniversitesi Uyku Tıbbı Bölümü Klinik Profesörü Dr. Rafael Pelayo ise uyku yoksunluğunun sonuçlarına dikkat çekti.
Dr. Pelayo, yeterince uyuyamayan bireylerin tam potansiyellerine ulaşamadıklarını, sinirlilik, dikkat dağınıklığı ve artan anksiyete seviyeleri gözlemlendiğini ifade etti. Uzman isim, uyku eksikliğini "yarı şarj edilmiş bir telefonla evden ayrılmaya" benzetti; beynin öğrenme, hafıza işleme ve duygusal denge fonksiyonlarının ciddi sekteye uğradığını belirtti.
BİLİMSEL VERİLER RİSKİN BÜYÜKLÜĞÜNÜ GÖSTERDİ
Uluslararası alanda yapılan geniş çaplı bilimsel araştırmalar, uykusuzluğun genel popülasyonda yaygın bir sorun olduğunu doğruladı.
Araştırmacılar, yetişkinlerin yaklaşık %30 ila %50'sinin yaşamlarının bir noktasında uykusuzluk yaşadığını tespit etti.
Mevsimsel değişimlerle tetiklenen bu durumun, özellikle mevcut duygudurum ve anksiyete bozukluklarına sahip kişilerde daha sık görüldüğü belirlendi.
Araştırmalar, artan otonom sinir sistemi aktivitesi ve nörotransmitter dengesizlikleri gibi biyolojik mekanizmaların uyku düzenini bozarak uykusuzluğa katkıda bulunduğunu gösterdi.
Uzmanlar, mevsimsel uyku düzensizliklerinin önüne geçmek için "uyku hijyeni" kurallarının sıkı bir şekilde uygulanmasını tavsiye etti.
Yatak odası sıcaklığının ideal aralıkta tutulması, mavi ışıktan kaçınılması ve tutarlı bir uyanma saati belirlenmesi gibi adımlar, biyolojik saati yeniden ayarlamada kritik rol oynadı.