Aydın’ın Karacasu ilçesinde yer alan UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Aphrodisias Antik Kenti, arkeoloji dünyasını heyecanlandıran bir keşfe ev sahipliği yaptı.
Aphrodite Tapınağı’nın 50 metre batısında, yüzeye yakın bir noktada ters dönmüş halde bulunan 66 santimetre yüksekliğindeki kolosal Zeus başı, antik dünyanın sanatsal ve kültürel zenginliğini bir kez daha ortaya koydu.
Saç ve sakalındaki ince matkap işçiliğiyle dikkat çeken bu mermer baş, Yunan mitolojisinin en güçlü tanrısı Zeus’un görkemini yansıttı.
ANTİK KENTİN YENİ MÜCEVHERİ
Aphrodisias, Roma İmparatorluğu döneminde heykeltıraşlık sanatının en önemli merkezlerinden biri olarak biliniyordu.
Kentin yakınındaki mermer ocaklarından elde edilen yüksek kaliteli mermerler, usta ellerde şekillenerek imparatorluk genelinde ün kazanmıştı. Bu son buluntu, Aphrodisias’ın heykeltıraşlık geleneğinin ne denli sofistike olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Oxford Üniversitesi’nden Klasik Arkeoloji ve Sanat Profesörü ve Aphrodisias Kazı Başkanı Prof. Dr. Roland R. R. Smith, buluntunun önemine vurgu yaparak, “Bu baş, Zeus’un ilahi imgesini olağanüstü bir zarafetle tasvir ediyor. Saç ve sakaldaki matkap işçiliği, Aphrodisias’taki üst düzey heykel atölyelerinin yetkinliğini gösteriyor. Bu, sadece bir eser değil, kentin bizi şaşırtmaya devam ettiğinin kanıtı” dedi.
KEŞFİN ÖYKÜSÜ VE BİLİMSEL DEĞERİ
Kolosal Zeus başı, Aphrodite Tapınağı çevresindeki otların yangın riskini azaltmak için temizlenmesi sırasında tesadüfen bulundu.
Mimari bir konsolun parçası olarak yüksek kabartma tekniğiyle oyulmuş olan eser, saç stili, sakalı ve kral tacı olarak kullanılan diademiyle Zeus’u temsil ediyor.
New York Üniversitesi ile Oxford Üniversitesi iş birliğinde yürütülen kazı çalışmalarında ortaya çıkan bu baş, M.S. 2. veya 3. yüzyıla tarihlendirildi. Eserin, yoğun toprak birikintilerinden arındırılması için titiz bir konservasyon sürecinden geçtiği belirtildi.
New York Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü’nden Prof. Dr. Christopher Ratte, eserin Aphrodisias’ın yerel taş işçiliğinin bir örneği olduğunu vurgulayarak, “Bu baş, kentin sanatsal üretim kapasitesini ve mitolojik temsillerdeki ustalığını gözler önüne seriyor” dedi.
APHRODİSİAS’IN ZENGİN MİRASI
Aphrodisias, adını aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite’den alıyor ve M.Ö. 5. bin yıldan itibaren yerleşim izleri taşıdı.
Roma İmparatoru Augustus’un “Tüm Asya’dan kendime bu kenti seçtim” diyerek koruma altına aldığı kent, heykeltıraşlık, felsefe ve bilim alanında bir merkezdi.
Kolosal Zeus başı, kentin dini yaşamında Aphrodite kadar önemli bir yere sahip olan Zeus’a tapınımın kanıtı olarak değerlendirildi.
Arkeologlar, bu eserin tapınak çevresindeki bir yapıda dekoratif bir unsur olarak kullanıldığını düşündü.