1 Kasım ve sonrası

                Herkesin malumu olduğu üzere 7 Haziran'da yapılan seçim sonrası hiç bir parti tek başına iktidara gelememiş, sonrasında ise göstermelik koalisyon kurma çalışmalarından da bir sonuç çıkmayınca yeni bir seçim kararı alınmıştı. Yapılan anketler ve görülen bir kısım olaylara bakıldığında hiç bir partinin tek başına iktidara geleceği gözükmemektedir. Bu da yeni koalisyon arayışlarını ve yeni oluşumları beraberinde getirecektir.

                Seçim sonuçlarının şimdiden görülmesi üzerine, partilerde 1 Kasım sonrası için de neler yapmaları gerektiği konusunda hummalı bir çalışma başlamış bulunmaktadır. Bu çalışmaların başında geleni ise partiler daha önce koalisyon kurmak için ileri sürdükleri gerekçelerini bir tarafa bırakarak bir an önce hükümette yer alma çalışmalarıdır. Bunu gerçekleştirme adına da el altından karşılıklı salvolar atılmaya başlanmıştır.

                Bir diğer taktik ise, partiler bir birlerinin içine el atarak koparacakları vekillerle iktidar için kendilerine payanda aramalarıdır. Konuyla ilgili görüşmelerde şimdiden büyük bir ivme kazanılmıştır. Partilerin takip ettiği diğer bir yol ise bir birini bölüp parçalayarak yeni oluşumlar meydana getirerek, ellerini güçlendirmek suretiyle aranan parti olarak, iktidarın bir uçundan yakalama oyunudur.

Dokunulmazlık zırhı...

                Liderler gerek şu anki avantajlarını devam ettirmek, gerekse ileride kendilerinden sorulacak hesaptan kurtulmak adına, kendilerini buna mecbur hissetmektedirler. Her ne kadar bugün dokunulmazlık zırhına bürünmüş olsalar da, halkın kullanacağı pusatlarının bu zırhı parçalayacağını bilmektedirler.

                Bu da göstermektedir ki, gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine bakmaksızın her türlü taahhütlerde bulunmaları, ne pahasına olursa olsun her partinin iktidarda olmayı isteme arzusundan kaynaklanmaktadır. Yoksa istekleri ülkeyi yönetme ve ileride daha güçlü Türkiye yapma heveslerinden gelmemektedir. Eğer iktidarın bir yerinden yakalayamazlarsa tabanlarına verecek bir şeyleri olmayacağı gibi söyleyecek sözlerinin de kalmayacağını bilmekte olmalarıdır. Ayrıca iktidarın gücünü de kullanarak kendilerine karşı olanları korkuyla susturmak istediklerindendir.

                Parti liderleri de herkes gibi gelişen olayları yakinen takip edip, her yerde çıkarı için oynayan uşakları vasıtasıyla gelişmelerin bilgilerini almaktadırlar. Bilinen o ki partilerin muhalifleri şu an itibariyle 1 Kasım sonrasını diş gıcırdatarak beklemektedirler. Her parti için, muhalifler yapılması gereken demokratik kuralların ön çalışmalarını başlatmış bulunmaktalar. Bunu yapanlar kendi partililerine ve vatandaşa bu liderlerle bir yere varılamayacağını örnekleriyle birlikte anlatmaktadırlar.

                Nitekim İstanbul'daki muhalifler kahvaltılı ve çaylı toplantılarla bu çalışmalarda izlenecek yol ve yöntem belirleme çalışmaları devam ederken, Ankara'da da akşam yemekli toplantılar ve ikili üçlü görüşmelerle seçim sonrası Anadolu'nun Ankara'ya akıtılması çalışmaları yoğunlaşmıştır. İzmirli gruplar ise bu yarışta biz de varız demektedirler.

Derinden ve sessizce...

                Bütün bunlar şu an için farklı farklı kişilerden oluşan grupların organizasyonuymuş gibi gözükse de, içlerinde halihazırda vekil olanların, 1 Kasım itibariyle vekil olacak durumda olanların, partilerinin şu veya bu şekilde yönetimlerinde görev yapmışından, inandıkları davalarına ve ideolojisine aşık olanlara kadar çok geniş kesimler yer almaktadır. Sizin anlayacağınız rüzgâr esiyor, yelkenler vira bismillah diyerek harekete geçmiştir.

                Şu an aleni bir çalışma yürütülmüyorsa, hareketi başlatanların inandığı davasına seçimlerde ihanet etti suçlaması ile yaftalanmamak için olup, derinden ve sessizce gitmeleridir. Geçmişte partilerine büyük hizmetleri geçmiş, inandıkları davalarında hızla yol almaya çalışmış, ancak bir kısım engeller karşısında zorda kalan bu insanlar artık o engelleri yıkmak ve hizmet aşkıyla yanarak alev topuna dönüşmüş durumdadırlar.

                Liderler yanan bu ateşi söndürme adına ya kendilerine çekidüzen vererek tabanlarının isteklerine rıza gösterecek, ya da yükselen bu ateşle birlikte yanmaya mahkûm olacaklardır. Bunları bildikleri için bu seçimleri bir milat kabul edip, kendilerini yanan ateşten koruma adına iktidara koşma yarışına girmişlerdir. 

Yazarın Diğer Yazıları