100 yıllık Cumhuriyet’in panoramik seyir defteri

9d594a45-cb7e-4ce5-ab6e-f9153f9b765b.jpg

Cumhuriyet’in 100. Yıldönümü dolayısıyla yayımlanan kitaplara bir yenisi daha eklendi. Deneyimli gazeteci-yazar Doğan Satmış, “50 Maddede Cumhuriyet’in 100. Yılı/ Karanlığa İnat Cumhuriyet” adlı yeni kitabında; mümkün olmayanı başarıp, olmaz denileni olduran, “bitti sanılanı” küllerinden yeniden doğuran Türk milletinin ve Mustafa Kemal’in mücadelesini çok farklı bir bakış açısıyla okura sunuyor. Yakın tarihimizin panoramasını akıcı bir üslupla aktaran kitap, geçmişten günümüze adım adım ilerleyerek Cumhuriyet’in niteliğini ve kazanımlarını yeniden hatırlatıyor. Cumhuriyet devrimiyle yıkılmış, parçalanmış, geri kalmış, yok olmak üzere olan bir toplumdan, çağdaş bir devlet yaratıldığını belirten Doğan Satmış şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Atatürk’ün, Türkiye’yi kurma mücadelesi verdiği günlerde İngiliz başbakanı kendi meclisinde ‘Artık Türkiye yoktur!’ diyordu. Atatürk ve Milli Mücadele’ye omuz verenler, İngilizlerin bu sözünü boşa çıkardılar. Sadece bu sözü boşa çıkarmakla kalmayıp, dünya milletler ailesine, çağdaş, yeni bir üye kazandırdılar. Bu yeni üye, kurucusu Atatürk’ün ‘Yurtta barış, dünyada barış’ ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalan ve bu nedenle de saygı gören bir ülke oldu.”

Kitapta cevabını bulacağınız sorulardan bazıları şöyle:

*İşgal altındaki bir imparatorluktan savaşlar kazanarak kendi ayakları üzerinde yükselen çağdaş bir ülke kurmaya giden süreç nasıl başladı, hangi zorluklarla ilerledi?

*Cumhuriyet öncesinde Türkiye ne durumdaydı? İlle de Cumhuriyet kurulması şart mıydı?

*Mustafa Kemal olmasaydı da Cumhuriyet kurulur muydu?

*Cumhuriyet’in özellikle ilk yıllarında gerçekleştirilen kesintisiz devrimler ülkemize neler kattı?

*100. yılına gelen Cumhuriyet ilk yıllarında dünya arenasında nasıl daha ön planda olabilmişti?

*İkinci yüzyılına girmiş Cumhuriyet’imize bazı kesimler neden hala karşı?

Karakarga Yayınları

Tel:(0212)252 22 42

c1ae1b55-96c3-4c2b-9217-d4b62f0cf809.jpg

Ataların anayurttaki izlerinin peşinde

Türklük ve Türk dünyası hakkında çok değerli çalışmalara imza atan Prof. Dr. Necati Demir “Türgiş Devleti” adlı yeni araştırmasında Türklük alemine yeni ufuklar açıyor.

Konuyu tarihî bir zemine yerleştirebilmek için öncelikle Türgişlerin Köktürk öncesi atalarından bahseden Prof. Dr. Demir daha sonra “Köktürk Devleti” ve “Batı Köktürk Devleti” hakkında bilgilere yer verdiği çalışması hakkında şu önemli tespitlerde bulunuyor:

Öncelikle “Türgiş Devleti’ni Oluşturan Boylar”, “Türgiş Devleti” ve “Türgiş Devleti Dönemi’nde Kültürel Hayat” konuları incelendi. Türgiş, Batı Köktürk Devleti’ni oluşturan Onok boylarından birinin adıdır. Adına ilk olarak 651’de Çin kaynaklarında, İli Nehri çevresinde yaşayan boy olarak rastlamaktayız. Zaman içerisinde aynı dili konuştukları boyları kendilerine bağlayarak devlet kurmuşlardır. Dolayısıyla Köktürk Devleti’nin kurulduğu 552’den itibaren tarih sahnesindedirler. Bu tarihten önceye ait kayıt olmadığı için faaliyetleri bilinmemektedir. Çin kaynaklarını yazanlar, onları ilk olarak Altay Dağları’nın güneybatı eteklerinde görmüştür. Sonra bir kısmı Ebinor Gölü çevresine, bir kısmı da Beşbalık yakınlarına göçmüştür. Türgiş Devleti, Batı Köktürk Devleti yıkıldıktan sonra onların bakiyeleri tarafından 690’da Tanrı Dağları, Yedisu ve İli Nehri Vadisi’nde kurulmuş bir Türk devletidir. Bu devlet Onokların Tölis (Tulu) kanadında yer alan Türgiş boyunun önderliğinde kurulduğu için Türgiş adını almıştır. 738’de Su-lu Kağan’ın ölümünden sonra iç çatışmalarla zayıflamaya başlamış, birliğini kaybetmiş, Kara Türgişler ve Sarı Türgişler olarak ikiye bölünmüştür. Kuzeydoğuda Uygurlar ile girdiği mücadeleyi kaybeden Karluklar, önce Türgişlerin yurduna sığınmış, sonra da Türgişlerin yurdunu ellerinden alarak 766’da Türgiş Devleti’ni tamamen ortadan kaldırmıştır.

Ötüken Neşriyat

Tel:(0212) 251 03 50

Yazarın Diğer Yazıları