Akıl tutulması değil akıl yutulması

Milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırıldığı bir ülkede, silahlı sivillere dokunulmazlık vermek!.. Şaka değil, son KHK buraya kadar yorumlanabilecek kadar esnek...

Eskiden bir Meclis'imiz vardı ve o Meclis kanun yapardı!.. Kanun yapmadan önce o kanunun gerekçeleri de hazırlayanlar tarafından ifade edilirdi... Şimdi çok önemli KHK çıkıyor, gerekçesiyle ve neden icap ettiğiyle ilgili tek bir şey bilinmiyor...

Eğer bu KHK, yeni bir darbe ihtimaline karşı 'caydırıcı nitelik taşısın' amaçlıysa, bu durum devlet açısından son derece vahim... Normalde devlet, böyle bir ihtimali gördüyse, meşru güvenlik ve yargı güçleriyle tedbirini alır... Askerin ve polisin yetersiz görüldüğünün devletçe itiraf edildiği, buna karşılık sivillere, durumdan vazife çıkarabilecekleri, kuralsızca hareket edebilecekleri alan inşa etmek neyin nesi?

Yok eğer bu KHK, ülkedeki bütün muhaliflere 'terörist' yaftası yapıştırmaya hazır siyasetçi ve kitleler için 'baskı kuracakları dokunulmaz alan' oluşturmak içinse, bunun içeride doğuracağı gerginlikler ve cinnete gidecek hâl nasıl hesaplanmaz? Hesaplanmış ve yine de buna karar verilmişse, işte bu çok daha vahim bir nokta...

***

Kamu otoritesinin yerine kendisini koyabilecek, hem yargılayacak hem de infaz edebilecek, üstelik hukukî sorumluluktan muaf olacak vatandaş tipi hangi demokraside var? Buna devleti korumak denmez, devleti, gerginliklerin depreştiği çok daha sancılı alana taşımak denir...

Şu trajik örnekleri Şubat'ta vermiştim:

"İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevliyken, 'FETÖ' soruşturması kapsamında açığa alınınca bunalıma girdiği öne sürülen biyokimya asistanı 30 yaşındaki Dr. Orhan Çetin, hastanenin 10'uncu katından atlayıp yaşamına son verdi..."

Haber böyle düştü ajanslara... Sonra o doktorun Türk Sağlık Sen üyesi olduğunu öğrendik... FETÖ'yle ilişkilendirenler ve suç ispat edilmeden cezalandırılmaya kalkışılanlar arasında bu kaçıncı intihar, sayısını unuttuk...

***

Aydın'ın Germencik ilçesinden bir haber vardı... Haberin spotu şöyleydi: "Germencik Adliyesi'nde iki zabıt katibi arasında yaşanan evlilik teklifi tartışması, reddedilen erkeğin, evlenmek istediği kadını 'FETÖ'cü' diye ihbar etmesiyle son buldu..."

Herif zabıt kâtibi... Aynı yerde çalışan zabıt kâtibi kadına evlenme teklif ediyor... Kadın teklifi kabul etmeyince E.K. kadını cezalandırma amacıyla 'FETÖ'cü' diye ihbar ediyor... Sonra olayın iç yüzü ortaya çıkıyor ve savcılık soruşturma başlatıyor...

Daha trajikomik bir haber Manisa'dan geliyor... O haberin de spotunu aktaralım: "İzmir Karabağlar'a bağlı bir köyde gönüllü öğretmenlik yapan 6 kadına kaldıkları konteyner evde cinsel saldırıda bulundukları iddia edilen 3 saldırgan suçlamaları reddetti. Öğretmenleri FETÖ'cü sandıkları için saldırdıklarını söyleyen zanlılar, savunmalarında 'Öğretmenleri FETÖ'cü sandık. Köyden gitsinler diye sadece konteynere taş attık. Başka bir niyetimiz yoktu' dediler..."

Şimdi bu sanıklar İzmir 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 20 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyorlar ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da dâvâya müdahil oldu...

Sakarya'da sahtecilik suçundan kaydı olan Levent A. isimli şahıs, sahte MİT kimliği düzenliyor ve ailesinin husumetli olduğu bazı kişileri 'FETÖ'cü' diye ihbar ediyor... Allah'tan polis yakaladı ve savcılık inceleme başlattı...

Mersin'de Cemilli köyü muhtarı köydeki 18 kişi hakkında 'PKK'lı, DHKP-C'li ve FETÖ'cü' oldukları ve Cumhurbaşkanı'na hakaret ettikleri iddiasıyla ihbarda bulundu... Köylüler duyunca ihbarı geri çekmek istese de artık işlem başlamıştı...

"Hadi benden intikam almak istiyor, başkalarını niye karıştırıyor" anlamadım diyen eski muhtara göre durum çok net: "Son seçimlerde 92 oy ben aldım, 102 oy kendisi aldı. Seçimde kendisine rakip olanlardan ya da oy vermeyenlerden böyle intikam alıyor..."

***

Şimdi bu tip insanların da bulunduğu toplumda KHK çıkarıyorsunuz, 'darbeyi püskürtmek' ile 'teröre karşı' gibi gerekçelerle, buna 'devam niteliğinde'yi de ekliyorsunuz ve sivillere hukuka karşı sorumsuzluk veriyorsunuz!..

Bu 'akıl tutulması' değil, 'akıl yutulması' resmen...

Yazarın Diğer Yazıları