Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

"Algı, kabul, itibar”

"Algı, kabul, itibar”

İstanbul Sanayi Odası Meslek Komiteleri Toplantısı'na katılan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, Türk lirasına geçiş zamanının geldiğine inandıklarını söylemiş.

İnanmak?

Öncelikle söylemem gerekir ki bir ekonomi inanarak değil bilerek ve hesaplanarak yönetilmelidir. Malum, inancın olduğu yerde bilgi, bilginin olduğu yerde ise inanç olmaz. Ayrıca ekonomi bir bilim dalı ve hesap kitap işidir, daha bunu bilmeden ekonomiyi yönetmeye kalkarsanız başarısız olacağınız kesindir.

Gelelim Hafize Hanım’ın konuşmasının devamına: Hafize Hanım konuşmasında dezenflasyon sürecine iş dünyasının da destek vermesi gerektiğine işaret ederek enflasyon patikasına dair “algı, kabul ve itibar” üçlüsünün, enflasyonun bu patikaya oturabilmesi için çok önemli bir araç ve kolaylaştırıcı faktör olduğunu da iddia etmiş.

Erkan: “Biz üzerimize düşeni yaptığımız ve yaptıklarımız üzerinden bizi değerlendirip bu patikaya olan inancınızı pekiştirirseniz, enflasyonu bu patika üzerinde oturtup dezenflasyonu minimum maliyetle gerçekleştirmemiz mümkün olabilecektir. Biz üzerimize düşeni yaparken şu ya da bu sebeple “algı, kabul, itibar” üçlüsü devreye girmiyorsa, enflasyonu daha yüksek bir maliyetle de olsa bu patikaya oturtmaya azimli ve kararlıyız” ifadelerini kullanmış.

Ekonomiyi yönetmek yerine algıyı yönetmeye çalıştıklarını ama bunun bir fayda sağlamayacağını ben de yazı ve yorumlarımda devamlı olarak gündeme getiriyorum, Hafize Hanım da konuşmasında aslında bu durumu itiraf etmiş. Ben hâlâ aynı düşüncedeyim ve buradan da algıyı yönetmeyi bırakın, ekonomiyi adam gibi yönetin çağrısı yapıyorum.

Diğer yandan Hafize Hanım “kabul” derken ne demek istediğini çok açık ifade edememiş ama çok büyük bir olasılıkla bizim politikalarımıza ve talimatlarımıza uymayı kabul edin anlamında kullanmış olmalı diye düşünüyorum. Bu durumda siz bizim dediğimizi yaparsanız, örneğin zam yapmaz ve hatta fiyatlarınızı aşağı çekerseniz biz de enflasyonu kolayca kontrol ederiz demek istemiş olabilir.

Tabii bu talep hayatın ve ekonominin gerçekleri ile uyuşan bir istek olmuyor. Fiyatı belirleyen husus iktidarın talimatı değil piyasa koşullarıdır. Piyasa koşullarını emir komuta ile yapılandırmayı deneyen SSCB’nin içinde düştüğü perişan hâl herhalde hepinizin aklındadır. Üstelik SSCB kapalı ve kamusal üretim ağırlıklı bir ekonomik yapıya sahipti. Bir serbest piyasa ekonomisinde emir komuta ile zart zurt ederek fiyat belirlemeye kalkarsanız hem becerme olasılığınız yoktur ve hem de demedi demeyin sonra çok komik bir duruma düşersiniz. Piyasa fiyatını emir komuta ile belirlemeye kalkmak sonunda ya kıtlığa veyahut da karaborsaya yol açacaktır daha bunu bilmeden ekonomi yönetmeye kalkmak ise olur iş değildir.

Gelelim Hafize Hanım’ın itibar meselesine malum ben ekonomistim diyen zat-ı muhterem de “itibardan tasarruf olmaz” diyordu!

Fakat bahse konu devlet yönetimi olunca bu itibar denilen şey öyle yapsatçı müteahhidin, altına son model bir Mercedes çekip piyasada “bak benim param var” algısı yaratmaya çalışması kadar basit olmuyor.

Devletlerde itibar için önce doğru düzgün işleyen bir demokrasi ve hukuk sistemi gerekir. Bir devletin çok parası olsa bile eğer doğru düzgün işleyen bir demokrasisi ve hukuk sistemi yoksa itibarı olmaz. Diğer yandan bir devletin itibarını belirleyen en önemli unsurlardan biri de üretim gücüdür. Eğer üretim gücünüz kayda değer bir seviyede değilse gene itibarınız olmayacaktır.

Hele hele hem üretim gücünüz yok, hem kasanız tam takır kuru bakır ve hem de deve yükü ile borcunuz varsa, itibardan bahsetmek hiç mümkün değildir.

Hafize Hanım’ın “enflasyonu daha yüksek bir maliyetle de olsa bu patikaya oturtmaya azimli ve kararlıyız” ifadesi hakkında da bir iki kelam etmek gerekir: Enflasyon ile ciddi mücadele elbette bir bedel ödetir ki bu bedelde seçim kaybetmek, sandığa gömülmektir.

Erdoğan-Bahçeli ikilisi, zamanında Ecevit’in başına gelenleri çok iyi bilir ve eğer enflasyon ile ciddi ciddi mücadele ederlerse bunun bedelini sandıkta ödeyeceklerinin de farkındadırlar. Bedeli ödeyecek olan Erdoğan-Bahçeli ikilisi olduğuna göre Hafize Hanım’ın “kararlıyız” mesajı hiç bir anlam ifade etmeyecektir.

Yazarın Diğer Yazıları