Amerikan yüzyılının sonu mu?

                Amerikan hegemonyasının son demlerinde miyiz? Kim bilir... Belki...

                Çok değil, bir asır öncesine baktığımızda koca bir imparatorluğu kayıp etmiştik. Az kalsın vatansız kalıyorduk.

                Birinci Dünya Savaşı'nın mağrurları arasında başı İngiltere çekmekteydi?

Yeryüzünün hegemonyası genelde Avrupa'nın özelde İngiltere'nin elindeydi.

                Eski bir sömürgeciydi..

                Güneş batmayan imparatorluktu..

Bitti..

Sonra sıra Avrupa'dan kaçanların toplandığı Amerika'ya geldi..

Özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra "yeryüzünün tek egemeni ben olacağım" demekteydi.

Sovyetlere karşı, demokrasinin savunucusu görünümdeydi.

                Ruslar gibi, devletleri tek tek istila ederek ele geçirmek gibi bir yöntemi yoktu ama etkili olduğu ülkelerde siyasal nüfuz kurduğu da muhakkaktı. Özellikle NATO sayesinde ülkelerin en kılcal damarlarına kadar etkisini gösterebiliyordu.

                Sovyet hegemonyası, ulusları zapturapt altına aldıktan sonra kendi demir perdesine hapsettiği sırada Amerikan hegemonyası, çoğu kere salt devlet siyasi örgütünü kontrol etmekle yetiniyordu.

                O tarihlerde siyasetçiler bakımından "Amerika ne der" lafı çok önemliydi.

Hele "Amerika istemezse Türkiye'de kesinlikle kimsenin iktidar olamayacağına" inanılmaktaydı.

Zaman ilerledi..

Amerika da tıpkı Sovyet Rusya gibi bağlılarını kayıp etmeye başladı.

Özellikle Bush doktrini çerçevesinde Orta Doğu'ya yönelik başlatılan, yeni düzenleme kan ve gözyaşı ile sonuçlandı.

Milyonlarca Müslüman yok yere hayatını kayıp etti.

İslam dünyasında din siyaset ve din devlet ilişkilerindeki tutarsızlıklar, yanlışlar, ABD yandaşlığı çok can aldı.

 Öyle ki demokratik bir ülke olmasına rağmen Türkiye bile bundan büyük acılar çekti ve çekmeye de devam ediyor. Türkiye'de son 15 yıldır iktidarda bulanan egemen güçler, din siyaset ilişkilerinde dini, kendi iktidarları için vazgeçilmez bir güç olarak gördüler. Bu sebeple dini sembol ve simgeleri siyasallaştırdılar. Dinin toplum üzerindeki etkisini, tıpkı Amerika gibi kitleleri yönetmek için vazgeçilmez bir güç olarak algıladılar. Kullandılar. Ve halk, tepkisiz kaldı. Sonunda Türkiye gele gele Suriye batağında çamura saplandı.

Elbette bu halde kalamazdık.

Ne yapmalıyız derken çareyi en kolayından tespit ettik.

Amerika'dan bağımsızlaşırken Rusya'ya yanaştık. Böylece, var olmak için yeni bir güç bulmuş olduk.

Büyük güce sığınma politikalarını başarı sanmaya devam ettiğimiz şu sıralarda ABD, Büyük Orta Doğu Planını başaramayacak hale geldi.

Bush doktrini ve sonrasında Obama doktrini ile yeryüzünün tek hegemonyası olmayı planlamıştı ama tutmadı.

Bu sebeple Amerikan hegemonya planı, Orta Doğu'da son kozlarını oynuyor. Asıl amacı Büyük İsrail'in yolunu açmak olan bu plan, beklenen sonucu veremeyince bu defa, kasadaki son dosyayı devreye sokmak zorunda kaldılar.

O dosya Kudüs'tü..

Kudüs dosyası, Amerika'nın Orta Doğu'daki en son ulaşmak istediği hedefti. Öncesinde "Arap Baharı" ile bölgeye İsrail'in hoşuna gidecek çekidüzeni verip, ortamı hazırlamaktı..

O düzeni Suriye bozdu. Dolayısı ile veremedi.

Şimdi dünya kendisine karşı.

Öyle ise Amerikan yüzyılının sonu mu?

Yazarın Diğer Yazıları