Aramak...

Hüseyin Kâzım Kadri “Türk Lügati”nde “arama”yı: “Bulmaya ve bilmeye çalışmak, sa’yu içtihat etmek” diye tanımlar ve örnek olarak Şinâsî’nin şu beytini zikreder:

“Hak yol aramak vâcibedirakl-ı selîme//Tevfîkini isterse Hudârâhber eyler.” Ayrıca atasözümüzde de “arayan bulur” denilmektedir.

Demek ki akıl sahipleri için “aramak” vaciptir ve her arayan da aradığını bulur. Tek şart; neyi, nerede, nasıl arayacağını bilmektir. Uzaktakini yakında yahut içeridekini dışarıda aramak daha baştan yarışı kaybetmek olur.

Meşhur hikâyedir, bilirsiniz. Gece ay ışığında bir şey arayan Nasreddin Hoca’ya komşusu sorar:

-Hayırdır Hocam, ne arıyorsun öyle?

-İğnemi kaybettim de onu arıyorum.

-Nerede kaybettin iğneni?

-İçeride, kürkümün söküğünü dikiyordum, düşürdüm.

-Peki, niye dışarıda arıyorsun?

-Dışarısı, evin içine nazaran biraz daha aydınlık, onun için dışarıda arıyorum.

Evet, bazı câzibelere kapılarak bulamayacağımızı bile bile kaybettiklerimizi başka yerlerde aramak boşuna gayrettir, zaman kaybıdır.

Esasen hayat dediğimiz şey bir arayıştır. Gözümüzü dünyaya açar açmaz aş aramaya başladık. Sonra iş aradık. Gün geldi eş aradık. Hatta zaman zaman başımızı vuracak sert bir taş aradık. Yani hep aradık ama aradığımız birçok şeyi bulamadık, bulduklarımız da bizi pek mutlu etmedi. Çünkü bazı şeyleri yanlış yerlerde aradık.

“On şeyi on yerde aradım. Fakat başka bir on yerde buldum” diyen zat ne kadar haklı:

1- Yükselmeyi (şanı, şerefi) kendimi beğenmişlikte (tekebbür) aradım. Fakat alçak gönüllülükte (tevazu) buldum.

2- İbadeti (kulluk) namazda aradım. Fakat takvada (verâ) buldum.

3- Rahat ve huzuru mal-mülk biriktirmede (hırs) aradım. Fakat dünyaya sırt çevirmede (zühd) buldum.

4- Kalp açıklığını gündüz namazlarında aradım. Fakat gece namazlarında buldum.

5- Kıyamet aydınlığını cömertlik ve el açıklığında aradım. Fakat orucun susuzluğunda buldum.

6- Sırat köprüsünü geçebilmeyi kurban kesmekte aradım. Fakat fakirlere yardım etmekte buldum.

7- Cehennemden kurtulmayı mubahlarda aradım. Fakat şehevî arzuların terkinde buldum.

8- Allah sevgisini dünyada aradım. Fakat Allah’ın adını zikretmekte buldum.

9- Huzuru toplumda aradım. Fakat yalnızlıkta buldum.

10- Kalp aydınlığını vaaz, nasihat ve Kur’ân okumada aradım. Fakat düşünmek ve gözyaşı dökmekte buldum.

Âdemoğluna düşen hakkı aramak ve hakka tapmaktır. Hak namına haksızlığa tapmaktan daha garip ne olabilir?

Maalesef insanın olduğu yerde her şey oluyor. Hak namına haksızlığa tapmak mı dersin, doğru yolda olduğunu iddia edip sapık yolda dörtnala koşmak mı dersin, say sayabildiğin kadar.

Üstat Ferit Kam haklı:

“Garâbetin bu da bir nevidir ki insanlar//Hakikati bulayım der de başka yolda yürür//Tesadüf eylese bir yerde ez-kazâ bir gün//Hakikat onlara, onlar hakikate tükürür.”

Kısacası; beşer olmak hasebiyle bize düşen hakkı aramaktır. Hz. İbrahim misali bazen yıldızı, bazen ayı, bazen de güneşi “hak” zannedebiliriz. Ama değil mi ki doğruyu doğru yerde arıyoruz, bir gün muhakkak Hakkı da hakikati de buluruz. Yeter ki içimizde olanı dışarıda aramayalım. Son söz Hacı Bektaş Velî’nin:

“Harâret nârdadır, sacda değildir//Kerâmet hırkada, tacda değildir//Her ne arar isen kendinde ara//Kudüs’de Mekke’de hacda değildir.” 

Yazarın Diğer Yazıları