Azıcık aşım, ağrısız (kaygısız) başım!..

Azıcık aşım, ağrısız (kaygısız) başım!..

Nereden bakarsanız bakın, nasıl yaşarsanız yaşayın, bizim memlekette yaşayan bir pişman, yaşamayan iki!..

İş yapan bir pişman, yapmayan iki!..

*

Nasıl oldu?

Ne ara oldu?

Bu kadar iki taraflı insanlar bir anda nasıl yetiştirildi de bir taraf hep kandırırken, diğer taraf hep kandırılır oldu.

Ne taraftan bakarsanız bakın, elle tutulur bir yanımız kalmadı sanki!..

*

Ben yıllardır söylerim paranın olduğu yerde iman, imanın olduğu yerde para olmaz, diye.

*

Yurdum insanı da epey zamandır hep uçlarda yaşamak istiyor…

Hep “Desinler” denilsin istiyor, herkese hava atmanın derdine düşüyormuş gibi sanki.

Yatlar…

Katlar…

Arabalar…

Havalar…

Civalar…

Markalar derdinde!..

O zaman da Allah, o halde yaşayanlara hak ettiğini vermeyecek mi?

*

“Sizin bu görgüsüzlüğünüz…

Bu doymazlığınız…

Bu aymazlığınız…

Bu aç gözlülüğünüz nedir?” diye, bunun hesabını sormayacak mı?

Soruyor valla!

Üstelik bu insanlar iyi örnekken, bir bakıvermişiz kötü örnek olmuş çıkmışlar!..

Allah’ın sopası yok ki vursun!..

*

Sakın bu söylediklerime yanlış demeyin.

İnanmasam yazmam.

Bir insan paraya sevdalanırsa, imandan vazgeçer…

Üstteki taraf altındakini hep ezer.

Yaradan bile Kutsal Kitap’ta:

“Akletmez misiniz?” diye defalarca söylemiyor mu?

*

Elbette para da gerekli, iman da…

Ama ikisi de kararında…

Aksi halde denge bozulur, huzursuzluklar meydana gelir.

*

Memleketimin uyanıkları, tıpkı balıklara yem atar gibi o, kendilerini akıllı zanneden seçkinleri bile -sanki onların milyonlarca dolar sıcak paraları yokmuş ve kendilerine yetmiyormuş gibi- pat diye oltaya gelirler ve üç kuruş para kazanacağız, derken, beş kuruştan da oldular.

*

Biliyorum buna öyle demiyorlar!..

Ya ne diyorlar?

“Midyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan oluyorlar” diyorlar.

“Doymayan mide, neşter istiyordur.” diyorlar…

Sonra da ayıkla pirincin taşını, öyle değil mi?

*

Ha bir de atalarımız “Azıcık aşım, ağrısız (kaygısız) başım.” derken, ne de güzel söylemişler.

Benim en çok hoşuma gideni de:

“Çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz” sözü.

İkisi de insana huzur vermiyor.

*

Demem o ki; çoğu, -emeksiz bir şekilde- daha çok yapmak isteyenler, sürünmeyi de göze alacaklar.

Ben alamam.

Çünkü ben bu konuda korkak adamım.

Azım da olsa elimdekine sahip çıkarım.

Bir de emeğime!..

Yazarın Diğer Yazıları