Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

Batı'nın Türkiye'ye baskısı

Batı'nın Türkiye'ye baskısı

Başta ABD olmak üzere NATO üyeleri, İsveç'in NATO'ya üyeliği için Türkiye'ye olan baskısını gittikçe arttırmaktadır.

Konunun aslı Avrupa'nın güvenliği için NATO'nun genişlemesidir. Ancak, bu genişlemenin Rusya'yı gittikçe tedirgin ettiğini ve Rusya'yı Ukrayna'da olduğu gibi istenmeyen davranışlara ittiğini müttefiklerin görmemesi mümkün değildir. O zaman üyeler, istenmeyen ve aslında güvensiz bir ortam yaratan bu şekildeki genişlemeye, ABD istedi diye veya Rusya tehlikesi kalkarsa savunma harcamaları azalır düşüncesiyle bile bile destek vermektedir.

ABD'nin NATO'ya da benimsetilen stratejisi, Rusya'nın sıkıştırılarak ve Ukrayna'da olduğu gibi vekâleten savaşlarla yıpratılarak etkisizleştirilmesi, stratejik rekabet içinde olunan Çin'in çevrelenip, Rusya'yla ittifak kurmasının engellenerek yalnızlaştırılıp kontrol altına alınması ve böylece Çin ile mücadelenin kolaylaştırılmasıdır.

Türkiye de bu gelişmelerin bilincindedir. Fakat NATO üyesi olduğu için doğrudan olumsuz davranmayıp, genişlemeden ve NATO'nun açık kapı politikasından yana tutum sergilemektedir. Ancak genişlemeye destek verirken, üye olacak ülkelerden bazılarının terörden kaynaklanan güvenlik kaygılarına, bırakın kayıtsız kalmayı, aksine onlara destek olmalarını da göz ardı edememektedir.

Bu nedenle Türkiye, bu güvenlik kaygısıyla Finlandiya ve İsveç'in terörle olan bağlantısını, desteğini, onlara tanıdığı imkân ve imtiyazları kesmeden bu ülkelerin üyeliklerine onay vermeyeceğini açıkça ortaya koymuştur. Bu ülkelerle NATO platformunda imzalanan mutabakat metni hükümlerini Finlandiya yeterli derecede yerine getirdiği için üyeliğine onay vermiştir.

İsveç için baskı artıyor

İsveç, teröre imkân tanıma, imtiyazlar ve müsamaha konularında ilerleme kaydetmekle birlikte henüz istenilenleri yeterli seviyede karşılamamıştır. Bu durum ortada olmasına rağmen, sanki terörden sıkıntısı olanlar kendileriymiş gibi, başta ABD, NATO ve bir kısım üyeler, İsveç'in kendisinden istenenleri tamamladığını söyleyerek, Türkiye'den İsveç'in üyeliğinin onaylamasını ısrarla talep etmektedir.

Israr gittikçe artmaktadır. Açıklamalar, makaleler birbiri ardına gelmektedir. Hatta ısrar, tehdit ve şantaj içeren ifadelere kadar varmıştır. Türkiye'den, 11-12 Temmuz 2023 tarihinde yapılacak olan NATO zirvesinden önce İsveç'in üyeliğine onay vermesi talep edilmektedir. Türkiye'nin tutumuna göre hareket eden Macaristan'dan da aynı talepte bulunulmuştur.

ABD yönetimi, savunma eski bakanlarından biri olan Mark Esper'e Wall Street Journal'da bu konuda bir makale yazdırmıştır.

Esper makalede, ABD'nin, Türkiye ve Macaristan'a baskı yapmasını ifade edecek kadar ileri gitmiş, İsveç'in NATO zirvesinden önce üye olmaması halinde bu iki ülke liderinin zirvede hoş karşılanmayacağını ve ittifakın Ukrayna savaşı nedeniyle kenetlenmesini zedeleyeceğini, bunun da Rusya'ya yarayacağını belirtmiştir.

Dahası, "Washington, Berlin ve Madrid gibi başkentler uygun havuçları ve sopaları göstermeli" yorumunu yapmış, ABD Başkanı Biden'ın İsveç'in üyeliği karşılığında Türkiye'ye F-16 savaş uçaklarının satışını onaylayabileceğini, daha da vahimi, sanki bir lütufmuş gibi, Türkiye Cumhurbaşkanının Beyaz Saray'ı ziyaret etmesine izin verilmesinin gündemde olabileceğini dile getirmiştir.

Türkiye, tehdit ve küçümsemeye varan bu gelişmeleri hak etmemektedir. Kesinlikle kınamalı, kabul etmediğini güçlü bir şekilde ortaya koymalıdır.

NATO Genel Sekreteri Türkiye'de

Genel Sekreter Stoltenberg, 03 Haziran 2023'de Türkiye'ye gelmiş ve 4 Haziran'da da Cumhurbaşkanı'yla ikili bir görüşme yapmış, görüşmeden sonra, NATO kapsamındaki konuların görüşüldüğünü, 12 Haziran 2023'de NATO-Türkiye-İsveç arasında üçlü bir toplantı yapılacağını açıklamıştır. Görüşmede İsveç'in yeni terör yasasını yürürlüğe soktuğunu ve istenenleri karşıladığını belirtmiş ve bilinen hususları tekrarlamıştır.

Ne tesadüftür ki, aynı gün PKK/YPG destekçileri Stockholm'de gösteriler yapmış, çıkan terör yasasını protesto etmiş, Türkiye aleyhinde sloganlar atmıştır. Stoltenberg bunu, İsveç polisin izin verdiğini göz ardı ederek, provokasyon olarak nitelendirilmiştir. Bu durum, teröristlere tanınan imtiyazın devam ettiğini ve bundan sonra da edeceğini gösterdiğinden, verilen iyimser sözlere itibar edilmemesi gerektiğini teyit etmiştir.

***

ABD/NATO kendi stratejik çıkarları peşindedir. AB'nin korkusu da, yine çıkarları gereği sığınmacıların Türkiye'den Avrupa'ya gelmemesidir. AB'nin Türkiye'deki iktidarın devam etmesini sevinçle karşılamasının sebebi, mevcut yönetimin sığınmacılar konudaki politikasıdır.

Milliyetçilik, ülke çıkarlarını ve prestijini her türlü düşüncenin üzerinde tutmaktır. Taviz verilmemeli, sığınmacılar da bir an önce ülkelerine gönderilmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları