Bu yaz çok sıcak geçecek!..

Suriye krizine kilitlenen Ankara’da baş döndürücü bir trafik yaşanıyor.

Çok bilinmeyenli denklemlerin nasıl çözüleceği, her tarafı pisli değnek haline gelen sorunların, krizlerin altından nasıl kalkılacağı 7 Haziran seçim sonuçlarının da etkisiyle hâlâ karar vericilerin önünde duruyor.

Gündemin en sıcak birinci maddesinden başlayalım;

* Kürt Koridoru-Suriye Krizi; İlk olarak YENİÇAĞ’ın duyurduğu Hükümetin TSK’ya verdiği “Cerablus’a girin” talimatıyla karışan Ankara’da gözler, önceki günkü kritik MGK toplantısına çevrilmişti. Krizin tavan yaptığı noktada MGK açıklaması Ankara’da yaşanan sıcaklığa göre  “düşük seviyede” ve  “muğlak” bulundu. Bu değerlendirmeye sebep olan MGK’nın perde arkasına baktığımızda ise TSK’nın Suriye topraklarına operasyon noktasında çekincelerinde bir değişiklik olmadığını ve bugüne kadar YENİÇAĞ’ın sütunlarında okuduklarınızın tekrar edildiğini görüyoruz. MGK’nın asker kanadı, toplantıda ek olarak sıcak aylarda Arap çöllerinde operasyon yapmanın sakıncalarına ve 40 derecede eldeki teçhizatı kullanmanın zorluklarına da dikkat çekerek Erdoğan’ın önüne “Ekim ayı” seçeneğini  koydu. Her şartta askerin harekâta hazır olduğu belirtilirken uluslararası konjonktürde faaliyetlerin tamamlanmadığına da ayrıca dikkat çekildi. MGK’dan çıkan ortak havayı şöyle yansıtabiliriz;

 “Suriye sınırımızda sivri bir gelişme olmadığı sürece sınır hattımızda güvenlik önlemlerini artırarak tam teyakkuz halinde bekleyeceğiz. Ancak PYD, Fırat’ın batısına geçerse, İdlip’ten göç dalgaları 100-200 binleri bulursa, sınır ötesi operasyon söz konusu olabilecek.”

Temkinli duruşu esas alan Ankara’da MGK toplantısında “Türkiye’den yapılan çıkışların ardından taraflar mesajı aldı” değerlendirmesi yapıldı. TSK’daki bugünkü hava ise  “şu andaki göstergeler ve bölgeden gelen bilgilerin değerlendirilmesi sonucu sınır ötesi operasyon olasılığı yüzde 20’lerin altına düştü” diye özetlenebilir.

* TSK’yı Suriye’ye itekleyerek “tekrar seçim”  peşinde koşan Recep Erdoğan cephesinde ise oldukça ilginç gelişmeler yaşanıyor. Erdoğan,  “paralel”  çıkışı ile başlattığı komuta kademesini biat operasyonundan vazgeçmiyor. Beştepe’ye çok yakın bir kaynak, “Erdoğan, Ahmet Davutoğlu’na, Ağustos Şûrasına AKP Hükümeti olarak gireceğiz talimatını verdi” dedi. Bu ne demek?.. AKP’nin zamandan çalma taktiklerini, koalisyon oylamalarını YAŞ bitene kadar bekleyin demek. Erdoğan’ın yakın çevresinden edindiğim bilgilere göre,  “Cumhurbaşkanı, Necdet Özel’in tavrı ve tutumu yüzünden Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar’ın Genelkurmay Başkanlığı’na gelmesini engelleyemiyor.”  Ancak, Erdoğan, AKP Hükümeti ile katılmayı planladığı YAŞ’ta paralelci iddiasıyla çok sayıda subayın ihracı veya pasif pozisyonlara getirilmesi için uğraşacak. Ayrıca Genelkurmay Başkanı olacak Hulusi Akar’ın karargâhtaki alt yapısı, çeşitli görevlendirmeler yapılmak suretiyle boşaltılacak. Erdoğan’ın  “paralelcilerin önünü açtığına inandığı”  Hulusi Akar hakkında sürekli bilgi aldığı, hatta okul ve yakın arkadaşları ile de görüşmeler yaptığı ulaştığımız bilgiler arasında.

Koalisyon krizi çerçevesinde siyaset cephesine bakalım;

*AKP; Ahmet Davutoğlu, genel başkan sıfatıyla AKP’de ipleri bir türlü eline alamadı. 7 Haziran sonrası partiyi toparlamak için üst üste MYK ve MKYK, milletvekili toplantıları yaptı. Ancak burada da karşısına iki büyük sorun çıktı. Birincisi, toplantıya katılan ’Kasımpaşa Fedaileri’(Tayyip Erdoğan için ölürüm, mermilerimi tüketirim diyenler için partide kullanılıyor-aht-) tavrı. İkincisi ise, toplantıda görüş bildirenlerin hemen ertesi gün Saray’a çağrılarak  “sen şunu şunu demişsin”  diye hesaba çekilmeleri. Partinin  “Fikir Lobisi” olarak bilinen SETA ve SDE kökenli vekil ve MKYK üyelerinin bu yüzden artık ağızlarını bıçak açmıyor. Davutoğlu’nun partinin hemen hemen her yerinde bir köstebek yuvasının olmasından son derece rahatsız olduğu dile getiriliyor. Milletvekilleri ve partinin tüm organlarından sürekli “7 Haziran raporu”  isteyen  “Başbakan”  için  “Hoca tez yazacak” esprileri yapılıyor.

* CHP; 7 Haziran sonrası Erdoğan’ın ilk olarak görüştüğü Deniz Baykal’a,  “Davutoğlu ilk turda koalisyonu yapamaz. Ne Kılıçdaroğlu ile ne de Bahçeli’yle anlaşabilir, ben kendisinden sonra hükümeti kurma görevini size vermek istiyorum. O tarihe kadar 20 vekil toplasanız size inanan, 258’de bizde var bu iş olur”  dediği konuşuluyor. Kılıçdaroğlu’nun da bunu öğrendikten sonra oyunu bozmak için önce Bahçeli’ye başbakanlık teklifi yaptığı, bu kabul görmeyince Deniz Baykal’ı Meclis Başkanı adayı yaptığı belirtiliyor. El altından yapılan temaslara rağmen hâlâ Kılıçdaroğlu’nun AKP ile Hükümete sıcak bakmadığı iddia ediliyor.

*Abdullah Gül; 7 Haziran sonrası AKP teşkilatlarının ve üçüncü dönemliklerin en çok kapısını aşındırdığı isim Abdullah Gül. Saray’ın kendisini çok yakından takip ettiğinin farkında olan Gül, Erdoğan ile görüşmesinde kendisini rahatlatmak için  “arkadaşların bana gelmesinde fayda var, ya başka yerlere gitseler daha mı iyi”  dediği belirtiliyor.

* Recep Erdoğan: Yakın çevresine Cumhurbaşkanlığı görev süresini kastederek “kimse bana 4 yıl dokunamaz” diyor. Suriye krizini zorlayan Erdoğan çok farklı kuruluşlara erken seçim anketleri  yaptırıyor. Bugünkü siyaset tablosunda istediği sonucu göremeyen Erdoğan, partinin başına geçse dahi en fazla 273 milletvekili çıkaracağını, anketçiler önüne koydu.

* MHP; Devlet Bahçeli, parti içinden gelen  “koalisyon kuralım”  taleplerine “ülkeyi bu duruma sokanların faturasını kimse MHP’ye ödetemez” diyor. Bahçeli’nin koalisyon yapalım talebiyle karşısına gelen partililere çok sert tepki gösterdiği,  “makamda, şan şöhrette gözü olanlara, koalisyon heveslilerine işte kapı orada”  dediği ileri sürülüyor... Bahçeli’nin  “isteyen bıraksın gitsin, ben yokum. Bu partide 20 adam bana yeter, geriniz ne yapıyorsa yapsın. Bundan da dönmem. 15 Kasım’da erken seçim var. Giden gider, bana geride kalanlar yeter”  dediği de ifade ediliyor.

Güneydoğu ve Suriye’de uygulanan yanlış politikaların faturasının ağırlığı, her yeri kilitledi.

Anlayacağınız; kuyudaki taşı 40 akıllı çıkaramıyor!..

Yazarın Diğer Yazıları