Türk Dil Kurumu (TDK), 2025 yılının kelimesini seçmek için halk oylaması yapıyor.

İsteyenler 14 Aralık’a kadar Kurumun internet sayfasına girip önerisini ve gerekçesini yazacak.

Sunulan gerekçeli önerilerin bir kurul tarafından değerlendirilmesinin ardından “yılın kelimesi” açıklanacak.

Ben geçen yıl yaşanan süreci en iyi anlatan kelimenin “yozlaşma” olduğunu belirtmiştim bu köşede.

TDK ise gelen öneriler ışığında “kalabalık yalnızlık”ı seçmişti.

Bakalım bu yıl ne olacak?

***

Son haftalarda televizyonlarda izleyip gazetelerde okuduğumuz haberlerden bazıları şöyle:

- Tanımadığı kişiye “Niye yan baktın!” deyip bıçağı sapladı...

- Arkasındaki araçtan korna çalınmasına kızıp elinde levyeyle fırladı, dehşet saçtı...

- Düğünde halay başı olamayınca silahını çekti, ateş etmeye başladı...

- Gürültü yaptı diye komşusunun evini bastı...

- İstediği ilacı yazmayan doktora saldırdı...

- Okula gitti, oğlunu azarlayan öğretmeni yumrukladı...

- “Siparişi geç getirdin” diyerek kuryeye tekme tokat girişti...

-Kiranın artırılmasına öfkelendi, evi harabeye çevirdikten sonra kaçıp gitti...

***

Haber değil asap bozukluğumuzun derecesini gösteren laboratuar tahlil sonuçları bunlar sanki.

Sorunları konuşarak çözmeyi neredeyse unuttuk.

Çabuk sinirleniyoruz, öfkemizi kontrol etmeyi bilemiyoruz.

İşte bu nedenle 2025’in kelimesinin “asabi” olması gerektiğine inanıyorum.

***

Söz “asabi”den açılmışken ünlü iş insanı Besim Tibuk’un 1994’de kurduğu Liberal Demokrat Parti’den bahsetmemek olmaz.

Tibuk, “Biz asabı bozukların partisiyiz” diye konuşuyor, milyonlarca asabı bozuk seçmenden alacakları oylarla iktidara geleceklerine inanıyordu.

Ne var ki “asabı bozuklar” ona beklediği desteği vermedi. Girdiği seçimlerde hayal kırıklığı yaşadı, aktif siyaseti bıraktı.

***

“Asabi” kelimesi Mazhar-Fuat-Özkan Müzik Grubu’nun (M.F.Ö) “Mazeretim var asabiyim ben” şarkısını da akla getiriyor doğal olarak.

M.F.Ö, şarkıyı 1995’de dinleyiciyle buluşturmuştu ilk kez.

Pop ve rock tarzındaki şarkıların ömürleri kısa olur, çoğu birkaç yıl bile dayanamaz, unutulup gider. Ama “Mazeretim var asabiyim ben” 30 yıldır ilgiyle dinleniyor.

Bunun nedenini, şarkının etkileyici müziği kadar, “Gülmüyor yüzüm hayat zor oldu/Güller susuz kaldı kurudu/Yüreğim yandı kavruldu/Mazeretim var asabiyim ben” diye başlayıp benzer yakınmalarla süren sözlerinin milyonların ruh halini yansıtmasında da aramak gerekiyor.

***

Son olarak önümüzdeki yıllar için üç dileğimi yazayım:

Yılın kelimesi aranırken kimsenin aklına “asabi” gelmesin bir...

Siyasi partiler asabı bozuklardan medet ummasın iki...

“Mazeretim var asabiyim ben” şarkısı artık unutulsun üç...

ŞEHİR KUŞÇULARI

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, NTV Radyo’da yayınlanan “Şehir Kuşçuları” programını “2025’in en iyi radyo programı” seçti, “Sedat Simavi Radyo Ödülü”ne layık gördü.

Haberim yoktu böyle bir programdan.

Ödül aldığını duyunca, bir kuş sever olarak, “Herhalde kuşları daha yakından tanımamızı sağlayan, onları nasıl koruyacağımızı anlatan doğasever bir yapım” diye düşünüp bazı bölümlerini internette bulup dinledim.

Yaşadığım hayal kırıklığı anlatılır gibi değil.

Programı hazırlayıp sunanlardan Kerem Ali Boyla, kuşları beslemenin ne kadar sakıncalı bir şey olduğunu ısrarla anlatıyordu.

Söylediğine göre, yem ve ekmek atıp beslemek kuşlara zarar veriyor, hastalanmalarına, hatta ölmelerine yol açıyormuş.

Anlaşılan, betonlaşan kentlerde kuşların kendi imkânlarıyla beslenmelerinin artık mümkün olmadığını, parklarda, bahçelerde hayırseverler tarafından onlara yem ve ekmek verilmese çoğunun açlık yüzünden hayatlarını kaybedeceklerini şimdiye kadar kimse anlatmamış ona.

***

Nasıl bir çelişkidir bu?

Kuşları sevdirmek amacıyla hazırlanan program adeta kuşların ölüm fermanına dönüşmüş.

Yıllar önce çalıştığım gazetede bir yazar abimiz vardı.

Sık sık hayvan haklarıyla ilgili yazılar yazardı. Ama hafta sonları ava çıkmayı da ihmal etmezdi hiç.

“Şehir Kuşçuları”nın yaptığı biraz ona benzemiyor mu?

***

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ödül jürisine bir sorum var:

“Sevgili meslektaşlarım, ödül verdiğiniz radyo programını gerçekten dinlediniz mi?”