CHP açısından 'acı', iktidar açısından ise 'tatlı' olan

İktidar partisi, KHK'yla CHP İstanbul İl Başkanlığı'na birini atasaydı, herhalde böyle bir tercihte bulunurdu!.. HDP'sever... Atatürk'le mesafeli... Kobeneci... Dilinde 'Ermeni soykırımı' ve 'katil devlet'... Aklında 'Dersim'... 

İktidar partisi açısından önümüzdeki dönemi için ne kadar da uygun bir profil değil mi?

Zaten tıpkı referandumda olduğu gibi propagandayı 'iki cepheli' yapacaklardı... Cephenin birisi 'millî', diğeri de 'terör' cephesi!.. İktidarı destekleyenler 'millî, yerli, istiklâl savaşı veren' olacaktı... Karşı çıkanlar ise topyekûn birlikte hareket ediyorlarmış gibi 'PKK'lı, FETÖ'cü, DHKPC'li, gâvurla iş birlikçi' veya 'onların oyununa gelenler'den sayılacaktı!..

Bu propagandaya kolaylık kazandırmak için CHP İstanbul teşkilatı ve delegeleri üzerlerine düşeni yapmış gibi görünüyorlar!.. 'Yumuşak karnı' yakalamış olan iktidar ve paydaşları buradan nasıl vuracaklar, hep birlikte göreceğiz...

***

Tartışmalı referandumda ancak yüzde 51 oy alabilen iktidar, önümüzdeki seçimler için her türlü stratejik tedbiri alırken, ana muhalefet neler yapıyor?

İktidar, daha önceleri pek alışık olmadığımız şekilde 'Atatürk'ten bahsediyor meselâ... CHP ise İstanbul'a baktığımızda Atatürk'le ilgili sloganları 'militarist' bulan birini koltuğa oturtuyor...

İktidar, 'Dersim'i kaşıyan ve Seyit Rıza'dan özür dileyen sanki başkalarıymış gibi davranmaya başlamışken, 'Dersim'den bir şeyler çıkarabileceğini düşünerek, iktidarın boşalttığı alana talip olan kişi CHP'de il başkanı oluyor...

İktidar, dün 'baldıran zehri' içmemiş, PKK'yla 'çözüm süreci' konusunda birlikte inşaya kalkmamış gibi, kendisinden olmayanları 'teröre hizmet'le suçlarken, buna karşılık ana muhalefet Türkiye'nin en büyük şehrini BDP/HDP çizgisine muhabbet duyan isme teslim ediyor...

Kendisinden olmayanları, aralarındaki farklar ne kadar çok olursa olsun, 'bir çuvala koyma' konusunda son derece mahir olan iktidar, bu fırsatı asla kaçırmayacaktır ve şimdiden eller ovuşturuluyordur...

'Karşı'yı göstererek, kendi cephesinde, varsa dağınıklığı, moral bozukluğunu, tereddütlü hâli giderme ve cepheyi tahkim etme konusunda uzman bir yapı söz konusu çünkü...

***

Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyasete yaklaşım biçimi, toplumun tamamını kucaklayıcı politika geliştirme arzusu ve eski alışkanlıklarla iktidara ulaşılamayacağına dair duruşuyla, İstanbul özelinde ortaya çıkan gelişmeler çelişkiyi ve CHP'deki sıkıntıyı gösteriyor...

Parti içindeki kliklerin birbirine baskın gelme duygusu o kadar önde ki, toplumu anlama ve onun önceliklerine/değerlerine/ beklentilerine göre politika üretme çabası önemsizleşiyor!.. Klikler birbirlerini yenince mutlu oluyorlar!.. Birkaç güzel söz ve radikallikten kalma sloganlar onların ayaklarını yerden kesebiliyor... Kongre salonunun içinde yakalanan iktidar, ülkede yakalanması gereken iktidardan daha önemli olabiliyor!..

***

'Millî cephe', mevcut iktidarın önümüzdeki seçimler için en önemli propaganda malzemesi... Ana muhalefetin yapması gereken de o 'millî cephe' edebiyatını boşa çıkarmak için PKK ve cemaatle ilişkileri, 'çözüm süreci'ni ve 'ne istedilerse verilen süreçleri' bıkmadan usanmadan hatırlatmak olmalıydı...

Belli ki öncelikleri çok farklı olan örgüt ve delege taassubu bunları hesaplamaya fazlasıyla engel... 'HDP çizgisinden yoldaş üretme tekniği' iktidarın önünü açar, ana muhalefeti de gittikçe daha marjinal çizgiye iter, toplumun bütününden uzaklaştırır...

***

CHP açısından en can sıkıcı durum, delegelerin ağırlıklı olarak yığıldıkları alan... Adaylar, onların önceliklerine hitap ederek sonuç almaya çalışıyorlar... İstanbul örneğinden anlıyoruz ki delege yapısı kafa olarak 'cumhuriyeti kuran partinin cumhuriyeti kuran değerleri'nden ziyade HDP çizgisine yakın... Çok az farkla kaybeden adayın bile HDP'nin tutuklu genel başkanlarının kurtarılmasına yönelik mesaj vermeyi tercih etmesi, delegenin de önceliğini gösteriyor...

CHP açısından 'acı', iktidar açısından ise 'tatlı' olan bu...

Yazarın Diğer Yazıları