Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Enes İSLAMOĞULLARI

Enes İSLAMOĞULLARI

Çocuk

İsmi doğmadan konulmuş, sorulmadan. Pek güzel hayâllere kahraman olmuş, yaşanmamış ömrü hiç hesap edilmemiş bir ihânetle son bulmuş, bir çocuğun hikâyesidir bu...

Küçükmüş çocuk!

Ve güçsüz, gücünden utanacak kadar...

Bildiğinden, güldüğünden, sevdiğinden utanacak kadar, güçsüzmüş çocuk...

Henüz dünyaya gelmeden yetim bırakılmış ve öksüz!

Ne kalmış kulağında ezanın sesi, ne de bir adım daha atmaya kifâyet edecek nefesi...

Bu insafsız ihtilâstan himmet edilmiş bakiyesi, arzın yedi kat dibine gömülmüş nefsi!

Kendi kelimeleriyle kurduğu cümlelerin bir tanesine bile özne olamayacak kadar mâsum, hiçbir zaman tercih etme imkânına sahip olamayacak kadar mağdûr, önüne konulan hesap ne olursa olsun geri çevirmeyecek kadar mağrûr ve zaferi tahayyül edemeyecek kadar mağlûb.

Elleri temiz ve beceriksiz, gözleri derin ve korkusuz, yüreği parça parça...

Omuzlarına yüklenen ağırlıktan doğrulamamış hiç başı, kaybettiklerine değil, hiç sahip olamadıklarına dökülmüş gözyaşı ve ölmeden yazılmış mezar taşı!

Gündüzün en aydınlığında ve gecenin en karanlığında, arzın en derin noktasında ve arşın en yüksek noktasında, zuhûratta ve semâvatta aramış, ne yazık bulamamış.

Sevdiklerine değil, sevmeye mecbur olduklarına kıyamamış. Yıllarca bir umudun peşinden koşmuş da umudunun yerine kimseyi koyamamış...

Kalabalığın içinde ve yalnız, yalanın içinde ve doğru, çamurun içinde ve temiz, korkunun içinde ve cesur, suyun başında ve susuz, güneşin alnında ve karanlık, kocaman bir kafeste ve esir, intifâda...

Ve ona ait tek taksîr, yaşamak ne mümkün ya, ölememiş.

Rûyalarda görülmüş, rûyalarda büyümüş, sonsuzluğa yürümüş yürümeyi öğrenmeden. Konuşmadan yazmayı öğrenmiş de yine konuşur gibi ilk  “baba”  yazmış kağıda.

Ve yalnızca kağıda yazmış küçücük elleriyle...

Yalnızca  “baba”  yazmış.

Dört mevsimden oyun yapmış kendine, yazın sıcağında üşümüş, yanmış kışın soğuğunda, ilkbaharı görmek nasip olmamış ve bütün sonbaharlardan, sararmış ve yere düşmüş yapraklardan bir son tertip edilmiş çocuğa.

Kaldır kafanı çocuk, bak semâya!

Altında yaprakları var sonbaharın, üstünde uçsuz bucaksız bir gökyüzü..

Kalkılır mı hiç oradan tekrar ayağa?

Korkma çocuk!

Hiç yalnızlıktan, hiç ölmekten korkulur mu?

Yazarın Diğer Yazıları