Dikta mı, demokrasi mi!

Ta 2003'te, daha "Balyoz" falan bilinmezken, bu köşede yazmıştım... Kimden gelirse gelsin darbeye şiddetle karşıyım, o kadar tenkit ettiğim R. T. Erdoğan'ın yanındayım.

Köprünün altından nice sular geçmiş, 2003'ten bu yana demokrasinin berrak suları bulanmış, bir diktaya doğru gidiliyor. Onun için darbeye şimdi daha şiddetle karşıyım. Çok şükür 15/16 Temmuz teşebbüsü netice alamadı. Darbe olsaydı dikta kurulacaktı. Ama başka diktanın önü açıldı. Darbe teşebbüsünün vahameti burada!

Bakmayın siz Reisçilerin sokaklara çıkıp ubudiyet gösterileri yapmalarına, "Yolunda ölürüm!" havalarına girmelerine... Çok daha büyük kitle, evlerinde, olup bitenleri büyük bir kaygıyla takip etti.

Çok kişi, havsalanın alamayacağı teoriler üretti. Darbeye kalkışmak bir çılgınlıktı. Şu şartlarda darbe yapılması imkânsızdı. Öyleyse bir avuç asker, hayatlarını karartma pahasına, ölüm pahasına neden darbe yapmaya, ülkeyi germeye kalkıştı? Söylenen, internette yazılan şu... Reis yerini pekiştirmek için darbeyi önledim havasını verecek. Akla ziyan, olmayacak teori ama inananlar var ki, yazılıp söyleniyor.

Darbeye kalkışanlar gerçekten Cemaatçiler mi? Eğer onlarsa korkunç!.. Nasıl bir örgütlenme öyle? Devlet, göz göre göre, içten içe kemirilmiş.

Demek benim cemaatlere ve tarikatlara karşı yazılarım tam yerinde...

Eğer dedikleri gibi Cemaat darbeye kalkışmışsa, Cemaat de "İslâmcı", darbeye maruz kalan da... Neyi bölüşemiyorlar?

Her kafadan bir ses çıkıyor. Hiçbir açıklama inandırıcı değil. Daha önce "kanka" idiler, sonra yolları keskin virajlarla öyle bir ayrıldı ki, izlerine bile kurşun atar oldular. Hakikaten bir şeyi mi bölüşemediler? Nedir? Bunun mutlaka ortaya çıkarılması lâzım.

17/25 Aralık hırsızlık-yolsuzluk operasyonlarının bir darbe teşebbüsü olduğuna giderek inandığımı kaç defa bu köşede yazdım. İş birliğine gidenler, iş birlikçilerini bertaraf edip yalnız olarak vaziyet etmek istediler. İş birlikçilerinin suç teşkil eden bütün açıklarını dosyaladıklarına göre bunu başka türlü izah edemezsiniz.

Tez elden yapılması gereken, devlet içinde potansiyel güç olabilecek grupların (Cemaat, tarikat, yardım dernekleri, burs dernekleri adı altında örgütlenmelerin) bir şeması çıkarılmalı ve kimin nereye nüfuz ettiği araştırmalıdır.

Diktaya giden yola "itina" ile cilalı taşlar döşeniyor. İnsanlarımız demokratik haklarını kullanarak diktanın önüne geçecek taktikler geliştirmeli, yasama, yürütme, yargının tek elde toplanmasına izin vermemelidir.

Darbe önlenirken "din" kullanıldı. Diyanet bir "darbe önleme üssü" hâline getirildi. Bütün Türkiye'de, özellikle İstanbul'da sabaha kadar camilerden salâ verildi... Halkın belli yerlerde toplanması için anonslar yapıldı.

Ee... Artık darbeyi önleyenler içinde imamların da ayrı bir yeri var. Ortalık durulunca, darbeyi önlemede öne çıkanlar adına imamları temsilen Diyanet bir "zafer" madalyasını hak etmiştir. Başkan Prof. Dr. Mehmet Görmez, bu madalyayı bütün imamlar, bütün müezzinler şerefine gururla cübbesi üzerinde taşır!

Darbe teşebbüsünü lehlerine çevirmek isteyenler çok yakında erken seçimi dillendireceklerdir.

Ya diktayı getirirsiniz, ya demokrasiyi işletirsiniz.

Tercih sizin!

Yazarın Diğer Yazıları