Güvenelim mi?

Bugün orduya methiyeler dizenler, daha dün ülkenin elitleri ve askerleri tutuklanıp hapishanelerde ölürken, mahkemelerin savcılıklarına soyunuyorlardı. Devletin beyni olan kozmik bürolara girilerek gizli bilgiler başka ülkelerin istihbaratlarına servis yapılırken alkışlıyorlardı. Geceleri evlerin kapılar kırılıp alınan insanların onurlarıyla oynanıyordu. Ordunun komuta kademesinde komutan bırakılmadığından görev alacak subay bulmada zorlanılıyordu.

                Şu an ise vatana ihanetle suçlanan ordunun mensupları yüzlerce şehit vererek ülkeyi böldürmemek için kar, kış demeden hendeklerin arkasında eli tetikte bekliyorlar. Halbuki, bu hendeklerin kazılması, güvenlik güçlerimizi şehit ve gazi eden o cephanenin buralarda depolanmasına sebepte olanlar, bölücülerin palazlanması için teröristlere dokunmayın talimatı verenlerdi.

                Böylesine şahsi çıkarları için ülke ve insanlarımızın hayatıyla oynayan bir anlayışın, yarın çıkıp da bizi aldatmışlar, bu yaptıklarımız yanlışmış diyerek ve bugünün kahramanlarını yine hain ilan edip korumazlarsa ne olacak? Yine dün insanlar dinlenilirken, evler basılırken ve sahte deliller üretilip, yalancı şahitler bulunurken ve kışlalarda terörist kemikleri arattırılırken bunu yapan polislere methiyeler dizenler, bugün aynı polisleri paralelci ilan ederek tutuklatıp içeri attırmıyorlar mı? Emniyet güçlerine bugünkü gibi o gün de emir veren anlayış aynı anlayış değil miydi?

                Durum bu olunca, aleni ülkeyi bölmeye çalışanlara karşı verilen mücadeleyi yürüten güvenlik güçlerimiz hangi aşk ve şevkle bu görevlerini yürüteceklerdir? Yine de kendilerinden Allah razı olsun ki içlerindeki Allah korkusu, vatan ve millet sevgisinin verdiği bir azimle bayrağımızı ülkenin her karış toprağında dalgalandırmak uğruna şehit ve gazi olmaktan çekinmiyorlar. Ancak yarın olabileceklerin korkusunu yaşamadıklarını da kimse inkar edemez.

***

                İktidar gittiği beldelerde ve mecliste olayların yaşandığı bölgelerde mağdur olan halkın mağduriyetini karşılayacağını söylüyor ve karşılıyor da. Kaldı ki mağdur olduğu söylenenlerin bir çoğu o bölgede hendekler kazılırken, bölücüler oralara yerleşirken sesini çıkarmayarak veya onlara destek vererek olanların sorumluları olmuyorlar mı? Devlete elektrik, su ve vergi parası ödemeyerek hak yiyenler değiller midir? Kolluk kuvvetlerinin önleyici önlemleri esnasında taşla, molotofkokteyli ve silahla saldıranlar kimlerdi?  

                Bunlara bu kadar hizmeti götüren iktidar, o siperlerde canhıraş halde mücadele edenler için neden parmaklarını oynatmaz? Bir günden bir güne o hendeklerin arkasına giderek oradaki güvenlik güçlerine moral mi verdiler? Özlük haklarında iyileştirmeler yaparak, erken emeklilik veya yüksek ücret mi ödediler? Evi olmayanlara ev, çocuklarına istediği okulda sınavsız okuma hakkı mı tanıdılar? Birinci derecedeki yakınlarından en az bir kişiye iş imkanı mı sağladılar? Anlayacağınız bu büyük insanlar sığınmacı bir Suriyeli kadar bile hakka sahip olamadılar.

                En önemlisi de buralardaki mücadeleyi yürüten, yürütülmesine cevaz verenlerle ilgili, Meclis'ten bir yasa çıkarılarak geleceklerini güvence altına mı aldılar? Bugün geçmişi karalayarak, o günün kahramanlarının heykellerinin kaldırılıp, yerlerine yine o günkü bölücülerin heykellerinin dikildiği gibi olursa ne olacak? Geçmişin kahramanlarının hain ilan edilerek hakaretlere uğradığı gibi, bugünün kahramanlarına da gelecekte hain damgası yemesinin  önüne nasıl geçilecek?

***

                Geçmişte ve günümüzde bölücü teröristlere destek veren ve bu hale gelmelerine göz yuman milletvekili, gazeteci, akademisyen, sanatçı, bürokrat, vali ve güvenlik güçlerinin elini kolunu bağlayarak bugünlere gelmemize  vesile olanların yasalar çerçevesinde cezalandırılarak  bundan sonrakilerine de örnek teşkil etmesi ve mücadele edenlere ise moral olması neden gerçekleştirilmez?

                Yapılacak olanlar, o hendeklerin arkasında göğsünü siper edenler için büyük bir moral olup, mücadeleye daha bir azim ve kararlılık katarak terörün kökünü kazımalarına yardımcı olacaktır. Ayrıca bundan sonrası içinde, Türk yurduna ve insanına ihanet edeceklere bir ders olup ihanetleri önlenecektir. Böylece herkes kazdığı kuyuya kendinin gömüleceğini bilecektir. Eğer terörle mücadelede samimiysek, beklentilere cevap vererek yaptıklarımızla samimiyetimizi dünya aleme göstermeliyiz. Yoksa, olan yine garibe gurabaya olur. Ne diyorsunuz size güvenelim mi? Öyle diyorsanız, o zaman güven verecek adımların atıldığını görelim.

Yazarın Diğer Yazıları