Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Abdullah OSKAY

Abdullah OSKAY

Ticaretin Politikası

İhracatın Ufuk Turu

Türk ihracatının birçok yapısal sorunu var. Bunların başında da ihraç pazarlarını yeterince çeşitlendirememek geliyor. Youtube’daki kanalımda haftalık olarak yayınladığım “İhracat Sohbetleri”nde yaptığımız ufuk turundan geriye kalanlar.

Çin: Çin bildiğimiz Çin değil. Artık her şeyin otomasyon ve robotlaşma sürecine gittiği Çin’den söz ediyoruz. Maliyetler Çin’de hızla artıyor. Dünyanın en büyük aydınlatma fuarına giden arkadaşım, pandemi öncesinde Çin’in Türkiye’den çok ucuza ürün sağladığını, şimdi ise Türkiye’nin Çin’den daha ucuza ürün sağlar hale geldiğini belirtiyor. Teknolojik dönüşümün olduğu bir Çin’den söz ediyoruz. Çin artık ihracat ağırlıklı olduğu kadar içe dönük bir büyüme de öngörüyor. Orta sınıfını güçlendirmeye ve sorunlarını azaltmaya çalışıyor. Aynı zamanda, Batılı ülkelerin kendisini giderek daha ciddi bir rakip görmesi nedeniyle tedarik zincirlerini Çin’den arındırmasının önüne geçmek için ülkemiz de dahil olmak üzere, farklı ülkelerde yatırımlar yapmaya odaklanıyor. Meşhur “Kuşak ve Yol” projesiyle de dünyada jeostratejik bir kaymaya öncü olmaya çalışıyor. Türkiye olarak Çin’e oldukça kısıtlı ihracat olanağımız var. Çin’i sadece ithalat için görmenin ötesine geçecek çalışmalar yapılmalı.

ABD: Dünyanın en büyük ithalatçısı olan ABD, Türkiye’nin son dönemde ihracatını artırdığı pazarlardan birisi. Bu pazarda mücevherat, makine, otomotiv, demir-çelik gibi birkaç sektöre sıkışmış bir ihracattan söz ediyoruz. ABD pazarına satılan ürünlerin çeşitlendirilmesi için çalışmaların artırılmasına ihtiyaç var. Bu pazarlara yönelik faaliyetlere Ticaret Bakanlığı tarafından artı 20 puan verilmesi gibi uygulamaların ötesine geçecek derinlikte çalışmalar yapılması gerekli. Özellikle e-ihracat bağlamında önemli potansiyel barındıran ABD pazarına ilişkin çalışmaların artırılması gerekli.

Orta Amerika ve Latin Amerika: Orta Amerika ve Latin Amerika, 1990’larda bizim onların dizilerini izlememiz, şimdilerde ise bizim onların dizilerini izlemenin dışında karşılıklı birbirimizi tanımadığımız pazarlar. Osmanlı’nın son dönemlerinde göçen ve “El Turco” olarak isimlerinden, çalışkanlığı ile ün yapmış kişiler de Latin Amerika dünyasında Türk imajına olumlu katkı yapmış. Bu pazarları derinlemesine analiz etmek, her biri için ayrı stratejiler geliştirmek, başarısız hamlelerimizden bile ders çıkarmak gerekli. Bölgede ihracatçılarımız için en öne çıkan ülke ise Panama. Panama’da bölgede çok etkili olan Yahudi tüccarlar kanalıyla Orta Amerika ve Latin Amerika’nın tümüne ürün göndermek mümkün.

Afrika: Sıkça “Gelecek Afrika’da” diyoruz. İkinci Dünya Savaşı öncesinde “Kuzey-Güney” ticareti yaygındı. Sonrasında ise “Kuzey-Kuzey” denilen Kuzey Amerika, Avrupa ve Doğu Asya arasındaki bloklar arası ticaret yaygınlaştı. Aynı blok içindeki ülkelerin ticareti de yine aynı süreçte ivmelendi. Afrika gibi gelişmekte olan dünya ise bu süreçte ivme kaybetti. Afrika’dan gelişmiş ülke tüccarları adım adım çekildi. Bu boşluğu öncesinde Çin, şimdi ise bizim gibi ülkelerin doldurmaya çalıştığı görülüyor. Bununla birlikte, Afrika’da iş yapmak birçok açıdan riskli. Ödeme mekanizmaları doğru dürüst çalışmıyor. Çin gibi ülkelerin burada edindiği deneyimle diğer gelişmiş ülke pazarlarına yönelik ürünler ürettikleri ve bu pazarlarda yerlerini sağlamlaştırdıkları görülüyor. Bizim Afrika’ya yönelik yaklaşımımız ise “Almak yerine vermek” üzerine kurulu olduğu için 2000’lerin başında beri geliştirdiğimiz stratejilerden bir türlü istenen sonucu alamıyoruz. Bununla birlikte, Afrika’ya adım adım lojistik hatlarımızın da gelişmesiyle ihracatımızı artırıyoruz. Yine de Afrika, Türkiye’nin gelecek vizyonunda asli unsur gibi görülmemeli. Türkiye gelecek vizyonunu mutlaka gelişmiş ülkelere ürün satacak şekilde yapılandırmalı.

Güney Asya: Hindistan, Pakistan, Endonezya, Malezya, Filipinler, Vietnam, Laos, Kamboçya gibi ülkelerden oluşan Güney Asya, uzun zamandır sömürge denizi. Bölge, dünyanın nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu bölgelerin başında geliyor. Ülkemiz firmaları bu bölgede son dönemde varlığını artırmaya çalışıyor. Pakistan ve Hindistan, firmalarımızın bölgede yatırım yaptığı ülkelerin başında geliyor. Bölgeyi hala tam anlamıyla tanımıyoruz. Bölge, Türk iş dünyasının ilk yayılım halkası olan dört saat uçuş mesafesinin dışında Afrika ile birlikte ikinci yayılım halkası. Pakistan ve Hindistan’da erişilecek başarı, bölgedeki diğer ülkelere açılımda da firmalarımıza esin verecek.

Türk iş dünyası ihracat kültürünü öğrenmeye devam ediyor. Civa gibi akışkanlığıyla dünyanın dört bir yanına açılımlar yapıyor. İlk yüzyılında ticaret devletini öğrenen Türk iş dünyası, ikinci yüzyılına yeni ufuklara açılmak için hazır bekliyor.

Yazarın Diğer Yazıları