Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Abdullah OSKAY

Abdullah OSKAY

Ticaretin Politikası

Yerel seçimlerin ardından

Yerel seçimler, AKP için hiç beklenmedik bir sonuca yol açtı. Demokrasinin sadece sandığa indirildiği bir ortamda seçmen de tepkisini sandık üzerinden gösterdi. Bu sürece nasıl gelindi?

AKP’nin Ekonomi Karnesi:

AKP’nin ilk on yılında ekonomik altyapısı özelleştirmeler ve neo-liberal politikalarla el ele gitti. İkinci on yılında özelleştirme paraları suyunu çekince, ekonomi durağanlaşınca Kamu-Özel İşbirliği projeleriyle ekonomiye uzun soluklu yük olacak şekilde, gelecekten çalınacak şekilde yük bindirildi. Her yük bindiriş, seçimleri kazanmaya yetti ama sonunda ekonomik olarak süreç tıkandı. Tam sürecin tıkandığı anda pandemi yardıma geldi. Sonrasında Nebati politikaları ile bir seçim daha kazanılabildi. Sonrasında ise ekonominin artık bütün damarlarının tıkandığı görüldü. Bu ekonomik mirası, “IMF’siz ama IMF’liden Ağır Kriz Yönetimi” yazımızda geçen yıl seçimden hemen sonra ele almıştık.

AKP’nin Demokrasi Karnesi:

AKP ilk on yılında Yoksulluk-Yasaklar-Yolsuzluk diye adlandırdığı bir söylemle iktidara yürümüştü. Muhafazakâr Demokrat kimliğiyle öne çıktı. Birçok olumlu reform yaptı. İkinci on yılında Gezi Parkı olayları sonrasında orta sınıftan oy alamayacağını görünce orta sınıftan ekonomik olarak alıp alt sınıfa verdi. Temel hak ve hürriyet talebi yüksek olan orta sınıfı kısıtladı. Büyükşehirlerde tutunmakta zorlanmaya başladı. Otoriter politikaların daha kolay yerleşebildiği “Taşra partisi” görünüme giderek daha çok bel bağladı. Üretilen ürünleri katma değerli şekilde yurtdışına satabilecek kişiler, ülkeden göçtü. Ekonomik anlamda kısır döngü derinleşti. Demokrasi anlamında Türkiye, giderek ivme kaybeden bir ülke görünümüne büründü.

AKP’nin Dış Politika Karnesi:

AKP ilk on yılında Atlantik İttifakı’nın ve Avrupa Birliği’nin bir parçası olma vizyonunu Türkiye’nin önüne koydu. Sonrasında adım adım bu vizyondan uzaklaştı. İlk önce İslam dünyası içinde kendi yerini aradı. Başarısız denemeler sonrasında Türk Dünyası vizyonu ortaya konuldu. İslam Dünyası vizyonuna göre daha başarılı sonuçlar alınabilse de, Türkiye için hâlâ gerek ticaret gerek yatırım ve güvenlik açısından bu ülkelerin Batı’yı ikame edebilecek bir yapısının olmadığı görüldü. AKP’nin otoriter devletlerle flörtleşmesi sürecinin meyve vermeyeceği daha net anlaşıldı.

Türkiye Değişimi Arıyor...

Erdoğan, Cumhuriyet tarihinin en karizmatik liderlerinden biri olarak yerini aldı. Türkiye artık demokrasi, ekonomi, dış politika gibi birçok açıdan tıkandı. Ekonomi artık sürdürülemez bir noktaya gitti. Türkiye artık değişimi arıyor. Değişim için artık genç ve dinamik bir kadroyu gözlüyor. Cumhuriyet tarihi boyunca değişimler hep genç liderlerle gelmişti. Atatürk, Menderes, Ecevit, Özal ve hatta Erdoğan kendisi 40’lı yaşlarının sonralarında tıkanan siyaset için çözüm olmuşlardı. Şimdi yeni bir dalga yükseliyor. Kemal Bey’le tıkanan değişim dalgası, en derin şekilde yükseliyor.

Yazarın Diğer Yazıları