İlkokul öğretmenlerim...

Geçen hafta yazdığımız "İlkokullar ve ilkokul öğretmenleri" başlıklı yazımızla ilgili bir okuyucudan şöyle bir mesaj aldım: "İlkokul ve ilkokul öğretmenlerinin önemini çok güzel anlatmışsınız. Keşke bir de ilkokul öğretmeninizi/öğretmenlerinizi yâd etmiş olsaydınız..." Okuyucumuz haklı, ilkokuldan bahsedilip de ilkokul öğretmenini/öğretmenlerini anmamak büyük bir eksikliktir.

İlkokul (Mersin/Mut/Sakız Köyü) 1. sınıfta öğretmenim Musa Ayva (Balıkesir), 2. ve 3. sınıfta Sadettin Kadıoğlu (İstanbul/Kadıköy), 4. ve 5. sınıfta da Salim Aksak (Adana) idi. Bu üç değerli öğretmenim ile ilgili birer hatıra paylaşarak bu vesile ile onları hayırla anmak istiyorum.

İlkokuldaki ilk günümü hatta ilk dersi hiç unutmam. Bizim Toroslarda yazları yaylalara çıkılır. Güzün yayladan biraz geç inmiş olmalıyız ki okula da biraz geç başlamıştım. Bir sabah büyük bir heyecanla erkenden okula geldim. Ders zili çaldı, sınıfa girip oturduk. Az sonda öğretmenimiz Musa Ayva'nın içeri girmesiyle birlikte ayağa kalktık. "Günaydın!", "Sağ ol!" faslından sonra oturduk. Ben olup bitenleri anlamaya çalışırken öğretmenimiz sıraların öbür tarafından öğrencileri okutmaya başladı. Dikkat ettim, herkes "Uyu uyu yat uyu" diyordu. Derken sıra bana geldi, daha "alfabe"m olmadığı için öğretmenimiz, yanımdaki arkadaşın alfabesini önüme çekerek "Oku bakalım" dedi. Ben de kendimden gayet emin bir şekilde "uyu uyu yat uyu" dedim. Öğretmen bana yavaşça bir tokat vurdu ve hiçbir şey söylemeden öbür sıraya geçti... Oysa herkes "uyu uyu yat uyu" demişti. Öğretmen bana niye böyle davranmıştı, bir türlü anlayamamıştım. Şimdi düşünüyorum, her halde diğer öğrenciler heceleyerek okuyorlardı, bense daha harfleri bile tanımadığım halde ukalâca ezberden "uyu uyu yat uyu" deyivermiş olmam yüzünden öğretmenimiz kızmıştı.

2. ve 3. sınıfta öğretmenimiz olan İstanbullu Sadettin Kadıoğlu'ndan çok etkilendiğimi belirtmeliyim. Özellikle derslerde "hayat mektebi"ne dair söyledikleri hâlâ kulaklarımda çınlamaktadır.

1963 yılı Şubat tatilinde öğretmenim Sadettin Kadıoğlu beni İstanbul'a götürmek istemişti. Ailemden izin bile almıştı. Hatta ne olur ne olmaz, mahcup olmayayım düşüncesiyle olsa gerek "çarpım tablosu, dört işlem, hayat bilgisi" vb. konularda benimle özel olarak ilgileniyordu. Fakat çok fazla kar yağmış olması dolayısıyla annem son anda izin vermemiş ve benim İstanbul'a gitme hayalim suya düşmüştü. Öğretmenimiz Sadettin Kadıoğlu daha sonraları TRT İstanbul Radyosu'nda "Arkası Yarın" programı hazırlayıp sunuyordu. 1970'lerde trafik kazasında vefat etmiş olduğunu gazetelerde okumuştum. Mekânı cennet olsun...

Bizi 4. ve 5. sınıfta okutan Salim Aksak öğretmenimle ilgili hatıram da şöyle: Okulumuza yakın köylerden de öğrenciler gelirdi. Öğretmenimiz "Havut Gediği"nden gelen öğrencilerin bizim köyle sınır olan bir derede her sabah oturup sigara içtiklerini öğrenmiş. Bir gün sabah erkenden gidip o derede bir çalının içine saklanmış, öğrenciler gelip sigaralarını yaktıkları anda saklandığı yerden çıkarak çocukları suçüstü yakalamış. O gün arkadaşlara derste tek ayak üzerinde durma cezası vermiş ve hafta boyunca da bizlere sigaranın zararlarından bahsetmişti.

Görüldüğü gibi her ilkokul öğretmeni gibi bizim öğretmenlerimiz de öğrencilerini eğitmek, onlara bir şeyler öğretebilmek için cansiperane çırpınmışlardı. Bir öğretim üyesi olarak geriye dönüp baktığımda, ilkokul öğretmenlerimizin bizim yetişmemizde ne büyük katkıları olduğunu daha net görüyorum. Başta ilkokul öğretmenlerim olmak üzere bizi yetiştiren bütün öğretmenlere teşekkür eder, ölenlere Allah'tan rahmet sağ olanlara da sağlıklı uzun ömürler dilerim.    

    

Yazarın Diğer Yazıları