Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Abdullah OSKAY

Abdullah OSKAY

Ticaretin Politikası

Kazananı Olmayan Savaşa Sürüklenen İsrail

Kazananı Olmayan Savaşa Sürüklenen İsrail

Ortadoğu oldukça karışık bir dönemden geçiyor. İsrail’e yönelik Hamas’ın Gazze Şeridinden yaptığı operasyon ve İsrail’in verdiği karşı cevabın sertliği, dünyanın her noktasındaki çatışmaları unutturacak kadar hararetli bir döneme girmemize neden oldu.

Savaşı bölgesel ve küresel aktörleriyle incelersek.

İsrail açısından

İsrail, aşırı özgüvenin kurbanı olmuş gibi gözüküyor. Ülke içinde siyaseten oldukça dalgalı bir dönemden geçiyordu. Hamas’ın hamlesi, İsrail’in ülke içindeki siyasetini daha da dalgalandıracak gibi gözüküyor. Yaşananlar, İsrail’in ulusal kimlik inşasında da önemli bir kırılmaya neden olmuş gibi gözüküyor. İsrail’in Hamas’a verdiği sert yanıtta halk ve milis ayrımı yapmaması da her ne kadar Batı’nın büyük ölçekli desteğini almış olsa da, yine de meşruiyetinin hiç olmadığı kadar sorgulandığı bir döneme girildiğini gösteriyor.

İran Açısından

İran, İsrail ile azılı düşman. İki ülke de birbirinin ulus inşasını diğeri üzerinden tanımlıyor. İsrail, ustalıklı bir diplomasiyle İran’ı Azerbaycan’la olan diplomatik ilişkileri ve Körfez Bölgesindeki Arap ülkeleriyle İbrahim Anlaşması yakınlaşmasıyla köşeye sıkıştırmışa benziyordu. Bu süreç, Hamas’ın eylemlerine kadar tıkır tıkıt işliyor görünüyordu. Taa ki, İran’ın vekalet savaşçılarını devreye sokup oyunu bozduğu ana kadar. İran, kazananı olmayan bir savaşa İsrail’i zorlamış görünüyor. İsrail’in kurduğu diplomasinin sac ayaklarını da çatırdatmış görünüyor.

AB ve ABD Açısından

AB ve ABD’nin çifte standartlara dayalı değerleri ne zamandır üçüncü dünyada karşılık bulmuyordu. Ukrayna Savaşında yine bu değerler üzerinden Rusya’ya yüklenilirken hem Azerbaycan’da hem de Filistin’de yaşananları başta İslam dünyasının dikkatle kaydettiğini not etmek gerek. Batı hala dünyayı dönüştürebilecek kaynaklara sahip ama giderek aşınan değerleri ve kaynaklarıyla Batı’nın geleceği birkaç öncesine göre daha karanlık.

Çin Açısından

Çin, geleneksel olarak kendini ilgilendirmeyen konularda söz etmez ama yavaş yavaş etmeye başladı. Çin artık hem büyük güç olmanın getirdiği sorumluluğu yavaş yavaş üstlenmeye çalışıyor, hem de hegemonya mücadelesinde dananın kuyruğunun kopacağı yerin Ortadoğunun enerjisine Çin’in erişip erişemeyeceğinin bilinciyle Ortadoğu’da reelpolitiğe uygun hamleler yapıyor. Çin, giderek safları netleşen dünyada pasif izleyicilikten aktif müdahaleye geçişin işaretlerini Hamas’ın saldırısı sonrasında net bir şekilde verdi.

Rusya Açısından

Ukrayna Savaşının açmazında kilitlenmiş Rusya, Gazze Olaylarını körüklemekte beis görmüyor. Gazze’de yaşanan dramın getirdiği çifte standartları sürekli vurguluyor. Bölgeye askeri kaynak aktarımı yapıyor. Dünya Müslümanlarına ılımlı mesajlar vererek Ukrayna’da kendisine dayatılan standartların meşruluğunu sorgulatıyor.

Türkiye Açısından

Türkiye, dikkatli ve derinlikli bir strateji izleyerek olayları yatıştırmaya, İran’ın bölgedeki etkisinin daha fazla artmasını engellemeye çalışıyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye, bölgede çok daha etkili bir ticari diplomasi yapmalı ve İran’ın Doğu-Batı ekseninde yaptığı siyasi derinleşmeye çok hızlı bir Körfez-Türkiye ticareti ile karşılık vermeli. İsrail üzerinden oluşturulması planlanan lojistik koridorun da Türkiye olmadan ne kadar gerçekçilikten uzak olduğu da yine dikkatle vurgulanması gereken hususlardan birisi.

Arap Dünyası Açısından

Arapların Filistin meselesine verebileceği hiçbir ortak tepki kalmamış. Arapların tam anlamıyla şirazesi kaymış. Acımasız bir jeopolitiğe sıkıştırılan Araplar, birlik olmamakta birleşmiş görüntüsüyle tüm dünyanın hayretle izlediği bir noktaya gelmiş. Arap coğrafyasındaki her bir aktör için uzun uzun yazılabilecek birçok detay var ama tamamen mürekkep israfı olur.

Son Söz

İsrail, devlet mantığını bir daha asla soykırımda düştüğüm duruma düşmeyeceğim anlamındaki “Never Again” üzerine kurdu. Başta Almanya’nın soykırımdaki “suçlu bilinci”nin bedeli bugün Filistinlilere ödetiliyor. İsrail her türlü şiddeti “Never Again”in arkasına saklanıp meşrulaştırıyor. İsrail’e evrensel değerler çerçevesinde karşı çıkan herkes, “Never Again” ile susturuluyor. “Never Again” artık “Never Against” olmuş. Asla İsrail’e karşı durma. İsrail’e karşı durulabilir ve İsrail’in orantısız tepkisi, bu karşı duruş için yeterince done vermektedir.

Yazarın Diğer Yazıları