Kurşun ve seccade siyaseti... Cumhur İttifakı nereye koşuyor?

Kurşun ve seccade siyaseti... Cumhur İttifakı nereye koşuyor?

Geçtiğimiz günlerde Kemal Bey’in istemeden seccadeye ayakkabıyla basması ve İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı’nın kurşunlanması hadiseleri gündemi sarstı.

Öncelikle seccade olayını değerlendireyim.

CHP’li bir Milletvekili adayının iftar programına katılan Kemal Bey belli ki yoğun çalışmaktan dalgınlığına denk gelerek ayakkabısını çıkarmayı unutarak seccadeye ayakkabısıyla basmış.

Kılıçdaroğlu ayakkabısıyla seccadeye istemeden bastı, AKP’liler de yaygarayı bastı.

Din istismarı siyaseti AKP iktidarlarının sıkıştığında sığınacak yegâne limanı oldu.

Nitekim AKP’li Erdoğan, hemen Bağcılar''da toplu açılış töreninde elinde seccade ile şu sözleri kullandı:

“Bu seccade ayakkabılarla basmak için değil. 15 Mayıs''ta şükür namazını bu seccadede kılabiliriz.”

*

Elbette din istismarı yapan hatalıdır. Lakin ona koz vereni de eleştirmek lazımdır.

Kemal Bey, seccadeyi bir anda fark etmeyebilir. Çünkü yoğun çalışmaktan seccadeyi göremeyebilir.

Lakin danışmanlarının bu durumu fark etmemesi vahim hatadır.

*

Elinde seccade ile miting meydanında konuşan AKP’li Erdoğan için Maûn Suresi’nin mealini direk Diyanet’in resmi internet sitesinden aldığım gibi yorumsuz paylaşıyorum:

“Gördün mü dini yalan sayanı?

İşte odur yetimi itip kakan;

Ve yoksula yedirmeyi özendirmeyen!

Vay haline o namaz kılanların ki,

Onlar namazlarının özünden uzaktırlar.

Onlar halka gösteriş yaparlar.

Hayra da engel olurlar.”

*

Gelelim kurşun siyasetine…

Erdoğan’ın Meral Hanım’a yönelik, “Benim adım Tayyip, soyadım da Erdoğan. Erdoğan''a da dikkat et. Tayyip ismine de dikkat et. Konuşurken buna göre konuş.

Beni kendinle uğraştırma” sözlerinden sonra İYİ Parti’nin İstanbul İl Başkanlığı’na kurşunlu saldırı gerçekleşti.

Yine bunu yorumsuz diyorum zaten olay apaçık ortada…

Ayrıca saldırıyı yapan bekçinin, “hırsızı korkutmak için ateş açtım” diyerek savunma yapması ise trajikomik hadise olarak karşımıza çıkması da cabası…

*

Cumhur İttifakı’nın seçim sürecini ‘din istismarı’ ve ‘şiddet’ olarak yöneteceği artık ortaya çıktı.

*

Millet İttifakı’nın ‘din istismarı’ ve ‘şiddet’ siyasetine karşı önlemler alması artık kaçınılmaz bir gerçeklik olmalıdır.

Bu önlemler nelerdir? Diyecek olursanız bu da bam başka bir yazı konusudur diyerek yazımı sonlandırıyorum.

Yazarın Diğer Yazıları