Meryem orucu…

Meryem orucu…

Duymuşsunuzdur, "Meryem orucu" diye bir tabir var. "Susma, konuşmama" şeklinde tutulan bir oruçtur bu. Böyle bir orucun varlığını biz Kur''ân-ı Kerim''den öğreniyoruz. C. Allah, Hz. Meryem''e hitaben şöyle buyurur:

İnsanlardan birini görürsen de ki "Ben Allah''a oruç (susup konuşmama) adadım. O bakımdan bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım." (Meryem sûresi [19], âyet: 26)

Hz. Meryem''in yaşadığı dönemde orucun şartlarına, bugünküne (yememek, içmemek, mukarenette bulunmamak) ilaveten "konuşmama" da mı dâhildi, yoksa o gün oruç sadece "susma, konuşmama" şeklinde mi tutuluyordu, bunu bilmiyoruz. Kâzî Beyzâvî Tefsiri''nde, yukarıda mealini verdiğimiz âyet açıklanırken yer alan şu ifadeye bakılırsa o gün orucun şartlarından biri de "konuşmamak" gibi görünüyor: "Ve kânû lâ-yetekellemûne fî-sıyâmihim=Onlar oruçken konuşmazlardı." (Tefsîr-i Kâzî Beyzâvî, c. 2, İst. 1314, s. 35)

Her hâlükârda "susmak, konuşmamak"la oruç arasında bir ilgi olduğu açık. Binâenaleyh, günümüzde hem oruç tutup hem de gıybet eden, dedi-kodu yapan, sövüp sayan insanların oruçlarının sıhhatini tartışmak gerekir diye düşünüyorum.

Efendim, oruçlu kişi bazı kötülükler yapıyorsa, yaptığı bu kötülüklerin cezasını ayrıca çekecek. Şartlarını yerine getirdikten sonra tuttuğu orucun sıhhatiyle bu kötülüklerin ne alakası var, diyeceksiniz. Bize anlatılan din anlayışına göre haklısınız. Zira din bize, üzerimize düşen vecibelerden beşini yaptık, üçü kaldı gibi ticarî bir mantıkla anlatılmaktadır. Oysa din bir bütündür, emir ve yasaklardan maksat da nefsi terbiyedir. Nefsi terbiye etmedikten sonra şeklen namaz kılmanın yahut oruç tutmanın bir faydası olur mu bilmem.

Maalesef biz her işimizde olduğu gibi ibadetlerimizde de şekilde kalıyoruz, işin özüne inemiyoruz.

Bugünlerde televizyon vaizlerinin orucu nasıl anlattıklarına ve onlara hangi soruların sorulduğuna dikkat edin:

- Efendim, sakız çiğnemek orucu bozar mı?

- Kişinin tükürüğünü yutması orucunu bozar mı?

- Namahreme bakmak orucu bozar mı?

- İhtilam olmak orucu bozar mı?

Oysa orucun özüne/ruhuna inilebilse sorulacak sorular çok daha farklı olurdu:

- Hak yemek orucu bozar mı?

- Yalan söylemek orucu bozar mı?

- Gıybet etmek orucu bozar mı?

- Küfretmek, sövüp saymak orucu bozar mı?

Ramazanı fırsata çevirip televizyon kanallarında ağlamaklı bir eda ile İsrailiyat menkıbeleri anlatarak milyonlar kazanan din çığırtkanlarına yukarıdaki soruları sorun bakalım ne cevap verecekler? Muhtemelen bunlar art niyetli sorular deyip işin içinden çıkacaklardır.

Keşke kötülüklerden alıkoymayan namaz, namaz değildir diyebilseydik.

Keşke hak yemek orucu bozar diyebilseydik.

Keşke çalışmak da bir ibadettir diyebilseydik.

Keşke tefekkür gibi (faziletli) bir ibadetin olmadığını söyleyebilseydik.

Keşke yakınlarında, köyünde kentinde değil; ülkesinde yardıma muhtaç insanlar varken Müslümanın nafile hacca gitmesinin caiz olmadığını söyleyebilseydik.

Kısacası; dini sadece ahirete endekslemesek ve dünya-ahiret dengesini sağlayacak şekilde anlatabilseydik.

Ama bunları yapamadık, işin hep kabuğunda kaldık. Kabuk kalınlaştıkça da iç/ruh yok olup gitti. İşte İslâm dünyasının hâl-i pür-melâli…

Yazımızı bir hadis meali ile bağlayalım:

"Kim yalanı ve yalanla iş yapmayı terk etmezse onun yemeyi içmeyi terk etmesine Allah''ın ihtiyacı yoktur."

***

Ramazan ayının ülkemize, İslâm âlemine ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini dilerim.

 

ACZİMİN GİRYESİ:

Tefekkür ibadeti

Düşünmek için bazen Meryem orucu tutmak gerek,

Tefekkür ibadetinin de zevkini tatmak gerek.

                                                       (Li-müellifihî)

Yazarın Diğer Yazıları