Ömür dedikleri...

Ömür dediğin  nedir?.. İki ağıt arasına sıkıştırılmış kısacık bir zaman dilimi değil mi? Daha dün ağlayarak gözümüzü açtığımız bu fani cihandan bugün sevdiklerimizin ağıtları arasında ayrılıyoruz...

Karun'un hazineleri sizin olsa, Sultan Süleyman misali saltanat sürseniz, Nuh aleyhisselam kadar uzun yaşasanız, yine ölüme çıkar bu yolun sonu. Ve murat almış da yoktur bu yalan dünyadan. Şair doğru söylüyor:

 Ne kadar uzun yaşasan, ömür dün gibidir,

 Bin yıl saltanat sürsen yine bir gün gibidir.

O zaman bütün mesele bu kısacık ömre insanlık var oldukça adınızın hayırla anılmasına vesile olacak güzel eserler sığdırabilmektir.

Şeyh Sâdî, "Gülistan"da ne güzel ifade etmiş:

Devlet-i câvîd yâft her ki nikû nâm zîst

K'ez akabeş zikr-i hayr zinde kuned nâm-râ

(Geride iyi bir ad bırakan kişi ebedî saadete erer. Çünkü hayırla anılmak insanı ölümsüzleştirir.)

Eskiler, kişinin eseri ikinci ömrüdür, derlerdi. (Eserü'l-mer'i ömrühü's-sânî) Malum, birinci ömür vakti dolunca biter. İkinci ömür yani "eser"se ölümsüzdür. Ölümsüz "Mesnevî", ölümlü Mevlânâ'nın adını ebedileştirmedi mi?

16. asrın büyük âlimlerinden Kemâl Paşazade'nin, hayırla anılabilmenin ikinci bir ömür olduğunu, dolayısıyla ömür sermayesinin onu kazanmaya sarf edilmesi gerektiğini belirten şu güzel şiirini zikretmeden nasıl geçebiliriz?

Kişinin bu cihân-ı fânîde,

Zikr-i bâkîsi ömr-i sânîdir.

Sarf kıl zikre nakd-i ömrünü,

Kim zikir bâkî ömr fânîdir.

Gerçi "eser" deyince sadece "kitap" akla gelmez. Yol, köprü, fabrika, teknoloji gibi insanlığın faydasına sunulan her şeyi "eser" olarak değerlendirebiliriz. Fakat biz kültür adamlarının "eser"den anladıkları en başta kitaptır.

Bakınız bu konuda bir Fars şairi mealen ne diyor:

Eğer mücevherlerin kıymetini bilmeyen bir kimse mücevher hazinesine sahip olsa, sultanlık mülkünde Süleymanlık sikkesi kestirse, İsfendiyâr-ı Ruînten ve Rüstem-i Tehemten'in tahtına kadar yükselse bile, kalbi toprağa verildiği (öldüğü) anda, adı zihinlerden tamamıyla silinir, birkaç gün sonra bir kenara itilip kimsenin aklına gelmez olur (unutulur). Ancak bu âlemde onun adı, yazdığı şeyler (eser) dolayısıyla bâkî kalır.

Demek ki insan ömrünün kalıcı bir tek meyvesi vardır, o da hayırla anılmaktır. Hayırla anılabilmenin yolu da asırlar ötesine ses götürecek ölümsüz eserler ortaya koyabilmekten geçer. Eser dışında yaptığımız her iş biz ölür ölmez unutulacaktır.

Bir şimşek ışığı kadar kısa olan bu fânî ömre ölümsüz eserler sığdırarak sonsuza dek hayırla anılmayı başarabilenlere selam olsun!..

Son söz:

Ne kadar uzun yaşasan, ömür dün gibidir,

Bin yıl saltanat sürsen yine bir gün gibidir. (Li-müellifihî)

Yazarın Diğer Yazıları