Robotlar, yapay zekâ ve hukuk...

Diyor ki Çağlar Ersoy kitabının önsözünde: "Bu çalışmayı, teknolojik gelişmeleri takip etmeyi seven birisi olduğum için kaleme aldım ve alanda akademik bir katkıdan çok -moda tabiriyle- kişisel olarak gelişmek ve öğrenmek için yola çıktım. (...) Yapay zekânın giderek geliştiği bir geleceğin de kendi rotası ve hedeflerine sahip olabileceğinin de o aşamada farkına vardım. Yazarlar anılarında hep der ya, 'Başta ben yazıyordum; sonra karakterler kalemi devraldı' diye. Benimki de o hesap. Başta ben yazıyordum; sonra yapay zekâ kalemi devraldı herhalde ve hiç aklımda olmayan bir çalışma çıktı ortaya."

"Yapay Zekâ" ben de dâhil, birçoğumuza ne kadar da yabancı bir kavram... Oysa bu kitaptan anlıyoruz ki, robotlardan yapay zekâya ve oradan da süperzekâya giden, şaşkınlık, hayranlık ve de kaygılar uyandıran bir teknolojik gelişme var. İnsanlık 2020'li yıllarda insan zekâsına eşdeğer verimlilikte yazılımsal modellere sahip olacak. 

Çağlar Ersoy, Onikilevha Yayıncılık tarafından yayımlanan "Robotlar, Yapay Zekâ ve Hukuk" adlı 210 sayfalık kitabında işte bu gelişmeleri ele alıyor, bunlarla, genel olarak hukuk ve özelde kendi mesleği olan avukatlık arasındaki olabilecek ilişki ve çelişkileri irdeliyor.

Son derece ilginç bilgiler var bu kitapta, söz gelimi, robot teknolojisi öyle yerlere varmış ki, insanımsı Sophia adlı bir robot geliştirilmiş, oturup onunla sohbet edebileceksiniz artık. Robotlara koşut olarak yapay zekâ da gelişip duruyor, yukarıda ifade ettik. Ettik ya, bu hârika buluş, tehlikeleri de taşıyor kendi içinde; ünlü Stephan Hawking ve Elon Musk gibi bilim insanları, yapay zekânın insanlığın sonunu getirebileceğini ifade ediyorlar. Bazı etik kurallar ve güvenceler gerekli...

Ve tabii ki yasal düzenlemeler... Adımlar atılmış bile, İngiltere ve Kore'de yasal düzenlemeler yapılmış, Japonya'da Dünya Robot Bildirgesi ilan edilmiş. AB Hukuku da çeşitli açılardan bu teknolojiye göre kendini konumlandırmış. Ve bazı ilginç öneriler de gelmiş. İşte bunlardan biri: Robotlara kölelik hukuku uygulansın. Roma hukukunda kölelerin tâbi olduğu yasal statü, robotlar için de geçerli olsun. Bu öneri ciddi ciddi tartışılıyormuş. Ve bir "Robot Onuru"ndan söz ediliyor artık.

Çağlar Ersoy, yapay zekânın avukatlık mesleğine olası etkilerini de inceliyor. Henüz duruşmalara katılım bakımından yapay zekânın çok yolu var. Müvekkille ilişkilerde ise hiç şansı yok, çünkü orada "duygusal zekâ" rakipsiz gibi. Yani yapay zekâ yazılımları, avukatın yerini alamayacak, fakat bir yardımcı unsur olarak kullanılabilecek.

Bu kitabın yazarı Çağlar Ersoy, hakkında da bazı özel bilgiler vermem gerek. Çağlar benim küçük damadım. Geçtiğimiz yıl İstanbul'da bir üniversitede kamu hukuku araştırma görevlisi olan kızımın doktora çalışması için 8 aylığına Kanada'ya gittiler devlet bursuyla. Çağlar'ın amcası şimdilerde emekli olan bir Hukuk Profesörü, babası da avukattır, yani aileden gelme bir bilim damarı var. Kanada'da o da boş durmadı, mükemmel İngilizce'si sayesinde birçok kaynağı taradı ve bu kitabı orada hazırladı (10 sayfalık kaynakçanın çoğu oralardan).

Kutluyorum, öpüyorum gözlerinden Çağlar'ın; hukukçulara, avukatlara, yapay zekâ ve teknoloji meraklılarına tavsiye ediyorum bu kitabı.

Yazarın Diğer Yazıları