Sanımer-Bostorgay, Yetik Ozan-Son Sürgün...

Gündoğdu Sanımer... Trabzon'da yaşardı ama yazdıklarıyla kabul ettirmişti kendini tüm Türkiye'ye... Adı, Trabzon'da yıllarca yayımlanan Kıyı Dergisi ile özdeşlemişti...  İyi de bir ebru sanatçısıydı... Dün gece kitaplığımda birden, onun "Suyun İnce Sesinde" adlı kitabı geldi elime. "Ozan Dost Cazim Gürbüz'e içtenlikle" diye imzalayıp vermiş... Verdiği yılı hatırlamıyorum, o da tarih atmamış...  Bu kitabın en son şiiri, Kırım özlemini dile getiriyor "Bostorgay" adlı Kırım türküsünden yola çıkarak. Bostorgay "serçe" demek Kırım Türkçesinde. Türkünün ilk bölümünün özgün metni ve Türkiye Türkçesine aktarılmış hâli şöyledir:

"Bostorgay degen ayvanın da/Cılgada bolur cuvası/Cavun cavsa sel alır da/Ey aruvum/Cılay da kalır anası"

"Serçe denen şu hayvanın da/çerden - çöpten olur yuvası/yağmur yağsa sel alır da/oy yarim oy/

ağlar yavrusu"

Sanımer de "Küçük Kuş" koymuş şiirinin adını. Bu şiiri sunacağım sizlere, bu değerli şair ve sanatçının ruhunu şad etmiş olacağım böylece:

"Bir kırım türküsüdür/dolar saçağına çocukluğumun/karakışta sokağa atılmış minik kuşların/çaresiz türküsüdür titreten yüreğimi

kalepark'ın tepesinden bakıp durma hey/aşağılarda deniz öykünü yazmaktadır/bu özlem neyin nesi/ben kırım'ı hiç bilmem/bütün derdim bir kırım türküsüdür

bir kırım türküsüdür girmişse aramıza/başak ne olabilir bu sımsıcak sevgimiz/yıllar çabuk geçiyor kenetli ellerimiz/toprak bizi çekiyor yok haberimiz

bu bir düş mü bostorgay nerede senin yuvan

hangi yol kıyısında su bulup içeceksin/beni bir akşam üstü çileden çıkaran kuş/hangi denizi geçip yanıma geleceksin

bir kırım türküsüdür/dolar saçağına çocukluğumun/yüzyıllar ötesinde kalan toprağım"

 

Son sürgün-Yetik Ozan

 

"Sen Oba Beyisin, kod adın Su Alp. Su Alp'i bilir misin? Sakaların Beyidir o"

Bilmiyordum o zaman öğrendim. İlk ve son Oba Beyliğim da odur zaten. Turgut Günay dışında beni böyle bir beyliğe kimse layık görmemiştir.

Turgut Günay... Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde asistan o yıllarda. Eşi de asistan, adı: Umay Günay. Umay Günay, öyle sıradan biri değil, Alparslan Türkeş'in kızı. Yani, beni "Su Alp" yapan Turgut Günay, Türkeş'in damadı.

Peki nedir bu Oba Beyliği, şaka mı, ciddi mi? Ciddi. Oba oba örgütleniyoruz, tıpkı komünistlerin hücre sistemi gibi. Bir obanın diğerinden haberi olmayacak, obaların hepsi Turgut Günay'a bağlı olacak. Obaların kaydı kuydu da hep onda olacak.

Bu "oba" işi yürümedi ama Turgut Günay'la ilişkimiz, o Ankara'ya göçene dek, saygı, sevgi ve ciddiyet içinde sürdü.

Şairliğini de öğrenmiştik o yıllarda Turgut Hoca'nın, onu Türkiye'ye tanıtan "Yetik Ozan"lığını...  O Yetik Ozan'ın "Kırım Türklerine" adadığı bir şiiri vardır, paylaşacağım, özlem ve rahmetle anacağım onu:

"Sürsem al kulayı, yorgun mu yorgun/İnsem, taş yürekli hanlar kilitli/Gözlerim bir uzun geceye sürgün/

Aklarında pembe tanlar kilitli.

Bir yol, bir karanlık, bir ben uykusuz/Çağ sisli düşlerde sağır, duygusuz/Şu yeşil ölüsü bozkırca susuz/

Dilimde pınarlı şınlar kilitli

Umudum bıçağı paslanmış kinden/Ne kına oturur, ne çıkar kından/Nice ki, zaman çift kapılı zindan/

Yarınlar kilitli, dünler kilitli

Yankılan yüreğim, hiç susma sakın/Sesinin dağları aşması yakın/Irakta bir dizgin bekliyor akın/Kol kola, öç öce binler kilitli"

 

Yazarın Diğer Yazıları