Turan Üniversitesi kurulsun!

Araştırıcılar, Türklerde ilk "Turancılığı" telaffuz edenin Azerbaycanlı Dr. Hüseyinzade Ali (1864-1942) olduğunda hemfikirler. Hüseyinzade Ali, Ziya Gökalp'i de etkilemiştir. Öyle ki; Gökalp'in "Türkleşmek, İslâmlaşmak, muasırlaşmak" üçlemesinin kaynağı da odur.

(Ara not: Hüseyinzade Ali'nin, "Ali Turanî" imzasıyla, Akçura'nın başlattığı Üç Tarz-ı Siyaset tartışmalarına katıldığını belirteyim. Makalesi, Mısır'da yayınlanan "Türk" gazetesinde yer almıştır. Ali Turanî'nin makalesini de "Üç Tarz-ı Siyaset ve Tartışmalar" çalışmamızda verdik. Yine, zamanında Türk milliyetçiliğinin evreleri ve milliyetçilik üzerinde çalışmaları, Yusuf Akçura, Türk Yurdu dergisinin ilâvesi olarak hazırladığı Türk Yılı 1928 kitabında geniş olarak anlatmıştır. "Türk milliyetçiliğinin tarihi" türünden yayınların kaynağı 600 sayfayı geçen de bu kitaptır. Türk Yılı 1928'i Dr. A. Zeki İzgöer'le birlikte yeni harflere aktardığımızı ve TTK'nın yayınladığını da tekrar hatırlatayım.)

Turancılık anlayışı, Pantürkizm'le eşanlamlıdır. Türkçüler, Turancılıktan Türk birliğini anlamışlardır: Ziya Gökalp, "Türkçülüğün Esasları" adlı eserinde, "Türkçülük ve Turancılık" ara başlığı altında şunları yazmıştır:

"Türkçülüğün uzak mefkûresi ise Turan'dır. Turan bazılarının zannettiği gibi, Türklerden başka Moğolları, Tunguzları, Finuvalıları, Macarları da ihtiva eden bir kavimler halitası [karışımı] değildir. (...) Turan kelimesi, Turlar yani Türkler demek olduğu için, münhasıran Türkleri ihtiva eden camiavî [topluluğa ait] bir isimdir. (...) O hâlde Turan kelimesini bütün Türklerin şubelerini ihtiva eden büyük Türkistan'a hasretmemiz lâzım gelir. Türkçülerin uzak mefkûresi, Turan namı altında birleşen Oğuzları, Tatarları, Kırgızları, Özbekleri, Yakutları lisanda, edebiyatta, harsta birleştirmektir. Bu mefkûrenin bir şe'niyet [realite] hâline geçmesi mümkün mü yoksa değil mi? Yakın mefkûreler için bu cihet aranırsa da, uzak mefkûreler için aranmaz. Çünkü, uzak mefkûre, ruhlardaki vecdi nâmütenahi [sonsuz] bir dereceye yükseltmek için, istihdaf edilen [hedeflenen] çok cazibeli bir hayaldir."

Burada Gökalp, Lenin'i örnek gösterir:

"Meselâ, Lenin, Bolşeviklik için yakın mefkûre olarak kollektivizmi, uzak mefkûre suretinde de komünizmi ileri sürmüştür. Komünizmin ne zaman husule geleceğini soranlara şu cevabı veriyor: 'Komünizmin ne zaman tatbik olunacağını şimdiden kestirmek mümkün değildir. Bu, Hazret-i Muhammed'in cenneti gibi ne zaman ve nerede görüneceği malûm olmayan bir şeydir.'"

(Lenin'in Peygamberimize "hazret" diyecek hâli yok! Herhalde Gökalp eklemiş.)

Gökalp sonra "İşte, Turan mefkûresi de bunun gibidir. Yüz milyon Türk'ün bir millet hâlinde birleşmesi Türkçüler için en kuvvetli bir vecd menbaıdır." der. (Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, 1339 [1923],  s. 24-25).

(Kızılelma'ya yer kalmadı.  Yine bir yazıma atıfta bulunacağım: "Kızılelma kimin?", 28 Şubat 2016 tarihinde çıktı.)

Malazgirt Zaferi öne çıkarılınca, Saray'a yakın olduğu yazılagelen Ömer Turan isimli zat, "Uluslararası her türlü üniversite kurmak normal karşılanıyor ama uluslararası Turan üniversitesi kuralım deyince direkt faşizmle suçlanıyoruz" diye tivit atmış.

Turan Üniversitesi neden kurulmasın! Peşin hükümlerden sıyrılmalıyız ve aklıselimle düşünmeliyiz.

Yazarın Diğer Yazıları