Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Abdullah OSKAY

Abdullah OSKAY

Ticaretin Politikası

Yaptırım altındaki İran ve Rusya bizler için ne ifade etmeli?

Kamuoyunda son dönemde Türkiye’nin Rusya’ya ilişkin yaptırımları deldiği, Rusya-Türkiye arasındaki ticaret hacminin 70 milyar dolara yükseldiği, bunun “Batı” ittifakı ruhuna uygun olmadığı, ABD’nin bununla ilgili olarak bir heyeti Türkiye’ye gönderip gerekli girişimlerde bulunacağı ele alınıyor.

Türkiye, yaptırıma uğrayan iki büyük enerji devi Rusya ve İran’a komşu. Bu durum, zaten komşularıyla ticari ilişkisi oldukça az olan Türkiye’yi bir açmaza sokuyor. Türkiye, bu ülkelerle ticaretini bir şekilde sürdürmek, sürdüremezse zararının ticareti sürdürmesini engellemek isteyen taraflarca tazmin edilmesini istiyor.

Yaptırımlar İran'ı Nasıl/Neye Dönüştürdü?

İran’a yönelik yaptırımlar 2009 yılından beri giderek ağırlaşıyor. Bunun bölgedeki ekonomik hacme vurduğu darbe su götürmez bir gerçek. İran, uluslararası finansal ve ekonomik sistemin dışına itiliyor. Bu durum bölgede uluslararası ilişkilerde sıkça dile getirilen “Barış Bölüşümü”nün gerçekleşmesini engelliyor.

İran’ın 2009 yılından beri yaptırımların üstesinden gelmek için hayata geçirdiği birçok strateji var. Bir önceki İran Dışişleri Bakanı Zarif’in deyimiyle İran, yaptırımlar konusunda doktora yapmış durumda. İran’ın ekonomik ve finansal sistemden yalıtılmış durumu, Dini Lider Hamaney tarafından ilan edilen “Direniş Ekonomisi”nin hayata geçmesine neden olmuş durumda. İran bu korumacı ekonomi modeliyle artık hemen her sektörde kendine yeterli olmaya başladı. Eskilerin hiçbir şey üretemeyen İran’ı artık yok. Nihai ürün ithalinin olabildiğince yasaklandığı; ara malı, ham madde ve makine ithalatının cesaretlendirildiği bir İran, sanayileşiyor. İhracat baskılanmasa ve ülke imajı iyi olsa Türkiye’yle ürünleri birçok pazarda rekabet edecek bir İran var. İran’ın ağır sanayi ihracatında ise büyük ticaret sapmaları var. Irak, Dubai ve Gürcistan üzerinden dünyaya gönderilen veya yine bu ülkeler üzerinden İran’a giren çokça ürün, fatura, vb. bulunuyor.

Rusya'da filmin sonu İran mı?

İran’ın geçtiği yollardan yavaş yavaş Rusya da geçiyor. Rusya, kendine yeterlilik için canhıraş bir koşturmaca içinde. Tarımda, sanayide, birçok alanda eski bildiğimiz Rusya’dan hızla uzaklaşıyor. Ticaret aynı İran’da olduğu gibi sapmalara neden oluyor. Çin ve G. Kore, Kazakistan üzerinden; Almanya ise Kırgızistan ve Özbekistan üzerinden Rusya’ya ürün gönderiyor. Rusya’da da adım adım bildiğimiz Rusya’nın ötesine geçen çalışmalar yapılıyor. Avrasya Ekonomik Birliği’nin Avrupa Birliği’ne benzer projelerle girişimciliği ve projeleri desteklediği ve bunların artık meyve vermeye başladığı görülüyor.

Dünyada yeni korumacılığın gelişmeye başladığı bir ortamda Rusya ve İran’a yönelik yaptırımlar, korumacılığın “çok daha dişli” bir hâli olarak gözümüze çarpıyor. Türkiye’nin 1980’lerde İran’a; 1990’larda ise Rusya’ya açılma ile öğrendiği ihracat yolculuğundaki iki ana ülke, artık bildiğimiz ülkeler olmanın ötesine geçiyor. Türkiye’de ticari kesim, İran’dan ümidi kesmiş gibi davranıyor. Rusya’da ise durum öyle olmasa da, finansal kaynakların giderek kuruması ve ülke içinde kendine yeterliliğin artması gibi nedenlerle ileride İran’a benzer bir durum ortaya çıkacak.

Yaptırımlardan Türk iş dünyasına kalan

Türk firmaları henüz bunu idrak etmeyip Rusya operasyonlarına devam etmeye çalışsa da, eninde sonunda filmin sonu İran olacak. Aynı İran’a bugün ürün satamadığımız gibi Rusya da artık Türkiye’nin ürünlerini kolaylıkla satabildiği bir ülke olmaktan çıkacak. Türk politika yapıcılarının ve iş dünyasının bu gerçekliğe kendini adım adım hazırlaması şart.

Yazarın Diğer Yazıları