Yeni yıl kutlamaları Türk geleneğidir

Yeni gelen yılı kutlamak Eski Türklere özgü bir gelenektir. Bugün Noel Baba diye bahsi geçen karakterin bizzat atası Ayaz Ata''dır.

Türklerin ulu atası Ayaz Ata, Nardugan''da (yeni yılda) size de uğrayıp nasip, kısmet iletsin. Bizim bayramımız yeni yıl Nardugan''ı  alıp Noel yapanlara, Ayaz Ata''mıza da Noel Baba diye sahiplenenlere inat geleneğimize ve geleneksel kültür değerlerimize sahip çıkalım. Çünkü Nardugan, İslamiyete kadar olan Türkler ile Sümerler''de aynı adla anılan yeni yıl bayramıdır.

Hristiyanların İsa''nın doğuşu olarak kutladığı Noel bayramı, İsa''dan önce çok eski zamanlarda Türklerin yeniden doğuş bayramı olup birçok Türk boylarınca halen Nardugan ya da, Tatar Türklerinin "Koyaş Tuğa", yani "Güneş Doğan" günü, Başkurtlar''ın "Nardugan" ya da "Mardugan", Çuvaşlar''ın "Nartavan" ya da "Nartukan" gibi benzer adlarla kutladıkları Yeni Yıl, Türk dünyasının Hayat Ağacı olup yılbaşı geleneğidir.

Bu geleneğin anayurtları Orta Asya olan ve türlü nedenlerle Mezopotamya''ya göçen Sümerler''e Türklerden geçtiği, oradan da Anadolu aracılığı ile Eski Roma''ya geldiği ve günümüze kadar gelip günümüzdeki 1 Ocak yılbaşının temelini oluşturduğu sanılmaktadır.

Türklerin, tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir akçam ağacı vardır. Bu ağaca hayat ağacı denmektedir. Türkler için büyük bir önem taşıyan bu ağaç Orta Asya''da olduğu gibi Anadolu''da da motif olarak bütün halı, kilim,  çini, nazarlık, kırlent vb. işlemelerimizde görülmektedir.

Çam ağacı, ilk çağlardan itibaren Türkler için mukaddes ağaç sayılmıştır. Onun şerefine, insanların putlara taptıkları zamanlarda 3-4 bin yıl önce bayramlar düzenlemişlerdir.

Anadolu''da "Dağların kadısı katran, müftüsü çamdır" diye bir söz vardır. Bu sözle Tanrı''nın kutlu ağacı çam insanlara dini öğreten müftü ile sembolleştirilmiştir. Altay destanlarında çam ağacı, yeniden dirilişi, esenliği sembolize eder. 

Yıllardır, Hristiyan adeti olarak görülen çam süsleme geleneği de, aslında bizim atalarımızdan miras kalmış önemli bir geleneğimizdir.

Hristiyanlık kavramı henüz ortada yokken ve bir din olarak yayılmadan önce Şamanizmle büyük ölçüde örtüşen, kökenleri dünyanın kadim doğa dinlerine uzanan bir inanç biçimi olup, tek tanrılı dinler öncesi doğa insan özdeşliğine bağlı panteist anlayışı benimseyip doğayı kutsal tutan, güneşin ve ayın hareketlerini topluca kutlayan dans etmeyi, doğayla iç içe olup kırlık yerde yaşamayı esas alan ve kendilerine pagan denilen topluluklar arasında gece ile gündüzün eşitlendiği 22 Aralık''ta her yıl tekrar edilen ''yeniden doğuş'' bayramı olarak bilinen kutsal bir günün İsa''nın doğum gününü 25 Aralık olarak gösterip Christmas yani Noel adı ile özünde doğa sevgisi ve eğlence yatan Pagan anlayışını birleştirip Noel adı ile dünyaya yaymışlardır. 

Noel Baba''ya kırmızı beyaz tulum giydirilmesi ise ticari amaçla reklam için Coco Cola adına reklam afişleri hazırlayan Haddon Sundblum''un yaptığı uydurma bir eylemdir.     

Türklerde güneş çok önemlidir. Türklerin inançlarına göre 22 Aralık tarihinde Gece ile Gündüzün savaşı başlar. Tüm gece süren savaşın ardından kazanan Güneş olur. Bu zafere de Nardugan yani Doğan Güneş denir.

 Doğu Akdeniz, Mezopotamya, İran, Urartu ve Ege kültürlerinde, edebi kaynaklarda sıkça sözü geçen ve sembolik önemi ön plana çıkan nar doğum, ölüm, hayat, bereket ve bolluğu simgeler. Antik Mısır''da ölüler, ikinci yaşamın umuduyla, narla birlikte gömülmüşlerdir. Halk kültüründe nar güneş anlamına da gelir. Tugan ise doğandır. Birleşimi de "Doğan Güneş"tir. Bu zaferi Türkler, akçamın yani Hayat Ağacı''nın altında şenliklerle kutlamışlardır.

Orta Asya''daki Türk kavimleri 25 Aralık''ta gün uzadığından Tanrıya şükür için akçam ağacını süslemiş ve Hayat Ağacı da denen akçamın altlarında Tanrıya hediyeler koymuşlar ve gelecek sene için dileklerini tıpkı Hıdrellezde ev, araba şekli yapıldığı gibi ağacın altına çizip bırakmışlardır. Bugün yılbaşı ağacı diye çam dallarının süslenmesi bu geleneğin uzantısıdır. 

Bu adetler Türkler yoluyla Avrupa''ya geçmiştir. Noelle falan ilgisi yoktur. Avrupa''ya giden Hunlar adetlerini orada devam ettirince Batılılar da onlardan görerek kendileri de yapmaya başlamışlardır. İznik konsülünde bu adeti İsa''nın doğuşu olarak kabul edelim demişler ve Hristiyanlar kendileri de kutlamaya başlamışlardır. Yılbaşı kutlamaları, 16. yüzyılda Almanya''da başlamış, sonra Fransa''ya ve  tüm dünyaya yayılmıştır.

İsa''nın doğumu 6 ocaktır. 25 Aralık''ın ise Hıristiyanlar için bir kutsallığı olmadığı gibi 31 Aralık''ın da ilgisi yoktur. Bu Türk geleneğinin Anadolu aracılığıyla Eski Roma''ya değin uzandığı ve günümüze kadar gelip günümüzdeki 1 Ocak yılbaşının temelini oluşturduğu sanılmaktadır.

21 Aralık''ın 22 Aralık''a bağlandığı gece Türkler için çok önemlidir. Türkler, Ay yılı esasına dayalı bir takvim kullandıkları için, 22 Aralık gününü takiben ilk dolunayın çıktığı ilk gün olup Halk takvimine göre 22 Aralık yeni yılın ilk günüdür. 

Orta Asya''daki Türk inançlarına göre, Yeni Yıl dediğimiz Nardugan Bayramı eş, dost, akraba gibi yakınlarla bir araya gelerek kutlanırsa ömür çoğalır ve yeni gün uğur getirir. İsa''nın doğumu ile hiç bir ilgisi yoktur. İsa''dan önce kutlanan Türk Halk Bayramıdır. Hatta Hayat Ağacı (Akçam) Çuvaş Türklerinin bayrağında bile yer almaktadır.

Bu bayram için herkes evlerini temizler ve güzel giysiler giyinir.  Yalnızca Orta Asya''da yetişen akçam ağacının çevresinde ise türlü çeşit şarkı söylerler ve eğlenceli oyunlar oynarlar. Bu ağaç kültü Türkler''den Hristiyan kültürüne, Hunların Avrupa''ya göçmeleri sayesinde geçmiştir.

Nasıl başkalarının ısrarla sahip çıkmaya çalıştıkları tüm Türk toplumlarının en önemli değerlerinden biri olan Nevruz bizimse, nasıl, Anadolu''nun çeşitli yörelerinde Hıdırellez, Yeşil Gün; Kırım Türklerince Tepreş; Makedon Türklerince Ederles gibi adlarla anılan Hıdırellez bizimse, Yıl Başı da bizimdir.

Noel, Türk Kültüründe mitolojik dönemlere uzanan Ayaz Ata''dır.

Noel Baba efsanesi tarihi bir kişilik olan Anadolu''da yaşamış Aziz Nicolas ile ilişkilendirilir. Aziz Nicolas MS. 300 yıllarında Patara (Fethiye yakınlarında bir antik kent) olarak bilinen Demre (Antalya-Kale)''de doğmuştur. Onun çocukluk ve gençlik dönemlerinin güzel olaylarla dolu olduğundan söz edilir. O, Myra''da yani bugünkü Antalya''ya bağlı Fenike Kaş üzerinde bulunan şu anda Kaş ismini alan Demre ilçesinde Baş Piskoposluk yapmıştır.

Ayaz Ata hikayesi bizlere eski folklorumuzdan gelmektedir. Ayaz Ata hakkında nice hikayeler ve masallar anlatılmıştır. Onu ilk önce soğuktan çıkmış bir ruh olarak tanımlamışlardır. Türk halk anlatımlarında, iyi niyetli, yardım sever, Ayaz Ata kimliği ortaya çıkar. İlk önce ona Kutsal Baba, Çam Baba, daha sonra Ayaz Ata demişlerdir.

Hikayelere göre ona iyiliklerinde yardım ve eşlik eden kızı, bazı hikayelere göre de torunu olmuştur. Ona da Ayaz Kız ya da Kar Kızı ismini vermişlerdir.

Ayaz Ata tüm ihtiyacı olan insanlara gizli yardım ederek onları mutlu etmiştir. Yaptıkları iyilikler hep gizemli kalmıştır.

Hristiyanlık öncesindeki mitolojik anlatılara göre Tanrı Odin''in gün dönümünde bacalardan evlere girdiği ve insanlara hediyeler bıraktığına inanılırdı. Noel Baba''nın evlere hediye getirmek için seçtiği yol da bu mitolojik inanışlar üzerine kurgulanmıştır.

Ayaz Ata, Türk, Altay ve Orta Asya mitolojilerinde, özellikle Kazaklarda ve Kırgızlarda Soğuk Tanrısı olarak tanınır. Ayaz Ata, Ayas Han olarak da bilinir ve ay ışığından yaratılmıştır da denilmektedir. Burada adı "Ak Ayas" olarak  geçer.

Ayaz Ata, bazı kültürlerde kışın soğukta ortaya çıkan ve kimsesizlere, açlara yardım eden bir evliyadır. Kimi görüşlere göre Ayas Han ile aynı kişidir. Kazaklarda kışın karşılanması ile ilgili olarak Soğumbası adı verilen bir eğlence bulunmaktadır. İlk karın yağması ve ilk soğuğun vurması ile kutlanan bayramdır. Özbekçede Şahta sözcüğünün Ocak anlamına gelmesi ise anlamı açısından dikkat çekicidir. Başkurtçada Ayaz Ata "Kış Babası" olarak yer alır. Torunu ise "Kar Güzeli" adıyla anılır. Tatar kültüründe "Kış Babası", torunu ise "Kar Kızı" olarak bilinir. Ayaz Ata ülkemizde pek bilinmese de kültürümüzün önemli bir parçası olan bu geleneğin Kazakistan,  Kırgızistan,  Özbekistan, Türkmenistan gibi devletlerde hâlâ kutlanmakta olduğu bilinmektedir.

Görüşümüz doğrultusunda beyanda bulunanların ifadelerinin:

               ["Ayaz Ata tarihi geçmişi 10 bin yıla uzanan proto Türk topluluklarında Yel Ana olarak anılırdı. Çünkü o dönemki Türkler ana erkil bir topluluktu. Ataerkil dönemle birlikte Yel Ana''ya Yel Ata denilmeye başlandı. Zaman içerisinde Ayaz Ata ismi verildi." (Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu);

"Kadim Türkler, güneşin zaferini ve yeniden doğuşunu, büyük şenliklerle ''Akçam Ağacı'' altında kutlardı. Nardugan olarak bilinen bu bayram, Hunlar tarafından Avrupa''ya taşındı. Hristiyanlar, Nardugan törenini İsa''nın doğumuyla ilişkilendirip Noel adıyla kutlamaya başladı." (Prof. Dr. Muazzez İlmiye Çığ); 

"Türkler''in  yeniden doğuş bayramı Nardugan''dır" (Prof. Dr. Nurullah Çetin)]

biçiminde oluşu bilim aleminin de ortak görüşte olduğunun işaretidir.

Ayaz Ata  geleneğinin de önemsenmesini dile getiriyor, oldukça hassas ve önemli olan bu konuyu Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırma Enstitüsü''nün önemle ele almasını; Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan vb. Türk Dünyasından gelen öğrencilere tez ya da araştırma konusu yaptırılmasını, sonuçların araştırmacıların ve Türk halkının bilgilerine sunulmasını öneriyor, yeni yılın tüm insanlığa uğur getirmesini diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları