Yerli ve millî gençlik

                Millî Eğitim Bakanı, lütfedip, eğitimle ilgili verdiği beyanatında "Biz ülkede milli ve yerli gençlik yetiştireceğiz" diye buyurdular. Lütfedip diyorum, çünkü kendileri genelde eğitim dışında açıklamalar yaparak, eğitim konusunda pek konuşmazlar da. Bazen konuşunca da yine neler olacak diye yürekler ağza gelir. İşte bu "Millî ve Yerli Gençlik" lafı da bunlardan biridir. Gerçekten arzuladığı bu gençliği yetiştirdi mi, yetiştirdilerse nasıl yetiştirdiklerini konuyla ilgili yaptıklarına bakarak karar vermek en uygun olanıdır.

                Son günlerde millete mal olan olaylardan biri de; dün ve bugün çocuklara yönelik yapılan cinsel saldırılardır. Bu olaylara bakıldığında, yetiştirilen neslin ne kadar "Millî ve Yerli" olduğu düşündürücüdür. Tüm bunlar olurken eğitim işlerinden sorumlu bir bakanın susması hatta adı geçen vakıfla iş birliği yapması olanlardan daha da vahimdir.  

***

                Ne acı ki bazıları susarak, bazıları ise "Bunların bir sefer olmasıyla kurum kötülenemez" diyerek olanları savunması halkın vicdanını derinden yaralamıştır. Cehalete bakın ki bir sefer diyen bakan o vakfın Rize ve Çorum şubelerinde de yaşanmış olanları ya bilmemekte ya da yandaşlarını koruma adına olayları çarpıtmaktadır. Aynı şekilde iktidar partisinin vekilleri ve medya kuruluşlarının da çeşitli gerekçeler öne sürerek olayı olağan gibi göstermeleri de nasıl bir anlayışa sahip olduklarının yansımasıdır. Daha önce olanları bir iftira olarak niteleyip, açılan davaya biz de zarar gördük diye müdahil olmak isteyen kuruluşun temsilcilerin yüzsüzlüğü ve pişkinliği de düşündürücüdür.

                 Bu kurumun kuruluş amacı, ülkemiz insanının manevi hareketliliklerini varlıklaştırmak, ilmi, fikri ve ahlaki açıdan ilerlemesine katkıda bulunmak olarak belirlenirken, amaçlarını gerçekleştirme şekilleri böyle olmamalıydı. Eğer kuruluş yetkilileri bizim olanlardan haberimiz yok diyorlarsa, yalan söylüyorlar demektir. Çünkü geçmişte değişik şubelerinde yaşananlardan mahkemeye intikal eden konular olduğuna göre bunları görmezden gelerek gereken tedbiri almamaları oldukça manidardır.

                Buralarda porno izletilirken duyarsız kalanlar, o pisliği yapan şahısla ilgili gereken araştırma yapılmadan kurum içinde görevlendirmeleri ne anlama geliyor? Son olayın faili öğretmenin meslekteki gitgellerinin arkasında ne yatmaktadır? Olay önceden neden inkar edilip şimdi müdahilliğe kalkışmışlardır? Üç yıldır devam eden istismar neden görmezden gelinmiştir? Tüm olanlar kamuoyuna açıklanmalı ve sadece istismarcılar değil ilgili kurumların duyarsız yöneticileri de yargıya hesap vermelidirler.

***

                Kurum ve kuruluşlarda bunlar olurken olanları savunanların istismarcıdan farkı nedir, hiç mi utanmaz ve Allah'tan korkmazlar? Cumhurbaşkanını bile oyunlarına alet ederek insanları kandırdıklarını mı sanıyorlar? İktidar partisi olarak Meclis'te konuyla ilgili araştırma komisyonu kurulmasını reddetmek üzere parmak kaldıranlar hiç kendinizle empatide bulunarak bu çocuklar bizim de olabilirlerdi diye düşünmediniz mi? Madem anlayışınız bu idi de, bir gün sonra ne oldu da soruşturma komisyonunun kurulmasına evet dediniz?

                Olayı savunan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ve açıklama bile yapmayan Millî Eğitim Bakanı bundan sonrası için ne yapmayı düşünüyorlar? Yoksa bizim yetiştireceğimiz "Yerli ve Millî gençlik" bu mu diyecekler? Kim bilir Allah adıyla yola çıkıp da insanlarımızı değişik şekilde iğfal eden bunlar gibi bilmediğimiz kaç kuruluş daha vardır?

***

                Bizim millet olarak, özellikle de İslam'ı dilinden hiç düşürmeyen iktidardan beklentimiz odur ki; devlet okulları başta olmak üzere çocuğun bulunduğu tüm kurum ve kuruluşlarda, tarafsız ve konunun uzmanlarına bir araştırma yaptırılmalıdır. Yapılan araştırmalar sonucu varsa ortaya çıkacak yanlışların sorumluları için gereken yaptırımlar uygulanmalıdır. Kurumlara işin ehli, her yönüyle araştırılmış insanlar getirilmelidir. Eğitim kurumlarında çalışanların geçmişi ve bugünü yeniden araştırılmalıdır.

                Yoksa "Yerli ve Millî Gençlik" yerine, yersiz ve gayri millî bir gençlik yetiştirirsiniz. Unutmayın ki ne ektiyseniz onu biçersiniz. Bir gün istismara uğramış çocuk sizin çocuğunuz da olabilir.

Yazarın Diğer Yazıları