Yolsuzlukla mücadele (2)

Rüşvetçileri, soyguncuları, devlet kademesinin en tepesindeki insan koruyorsa,  “tuzun kokması”  budur. Hangi kapıya gideceksiniz?
17 Aralık günü için mikrofon tutulan bazı hükûmet üyeleri  “darbe”  dediler. Ahmet Davutoğlu ise,  “Şeb-i Arûs, vuslat günü.”  dedi. Evet, rüşvetle, hırsızlıkla vuslat! 17 Aralık’ın odağındaki zat, Mevlâna’nın manevî huzurunda bile, yine, 17 Aralık’ı saptırdı.
“Darbe”  diyenlere, Başbakan’a sormak lâzım,  “Dönemin Başbakanı” , Bakanlar Kurulu’nda olsun, ikili görüşmelerde olsun, 17/25 Aralık’ta ortaya çıkanlarla ilgili; kendisi için, çocukları için, sözü edilen dört bakanı için bir açıklama getirdi mi, getirebildi mi? Bunun cevabı verilmemiştir; verilemediği için verilmemiştir.
Şurada halkın huzurunda söz veriyorum: Tartışmanın odağındaki zat, beni, yanından dahi geçmek istemediğim Saray’ına çağırsın ve:  “Bakın o tapelerdeki sözleri, para sıfırlaması, 10 milyonu az görme, kucağa oturma, villalar ve daha ne soruyorsan hepsinin cevabı vardır, ama tek şart aramızda kalsın.”  desin.
Allah’a ant olsun ki, beni ikna etsin, meselenin iç yüzünün başka olduğunu anlatsın, bir daha asla bu meseleye girmeyeceğim.
Ben söz veriyorum, peki, 17/25 Aralık’a  “darbe”  diyenler,  “Muhterem Reis, nedir bu mesele, herkesin dilindeki gibi mi, yoksa bilinmeyen bir şey mi var? İranlı gence neden ’hayırsever iş adamı’dediniz? Ne gibi hayrını gördünüz? Tapelerde çok ayrıntı var, ses sizin sesiniz. Konuşulanlar nedir?”  diye sorabildiler mi?
Bir makul izah yok;  “makul şüphe”  var,  “paralel”  var,  “darbe” var...
Rüşvet konulu iki makaleden bahsedeceğimi belirtmiştim. Biri üzerinde dün durdum. Diğeri Tanzimat döneminde rüşvetle mücadele için alınan tedbirlere dair.
Tüm bu olumsuzluklara son vermek için 1839’da ilân edilen Tanzimat Fermanı’na uyumlu olarak rüşvetin önlenmesi için ceza kanunu hazırlandı. 3 Mayıs 1840 tarihinde yürürlüğe giren kanun 13 bölümdü ve 5, 6 ve 7. bölümleri devlet hazinesinin rüşvet ve sirkat (hırsızlık) yoluyla zarara uğratılmasının önlenmesine dair hükümlerdi. Yedi maddelik beşinci bölümün 1. ve 2. maddelerine dikkat edin: Vezirlik [bakanlık] makamından kâtiplik makamına kadar herhangi bir memuriyette bulunan bir kişi, hangi sınıf ve milletten olursa olsun devletten maaş aldığı için rüşvet namında hediye kabul etmeyecektir. Eğer rüşvet alan olur ise aldığı para devlet hazinesine teslim olunmak üzere geri alınıp rüşvet alan kişi rütbe ve mansıplarından azledilerek üç sene müddetle küreğe konulacaktır.
17 Aralık rüşvetlerini savcı  “hediye”  diye adlandırmış ve dosyayı kapatmıştı. Tanzimatçılar  “Hediye rüşvettir.”  diyor.  
Tanzimat Fermanı’nın ilânı sırasında sadrazamlık [başbakanlık] makamında oturan Hüsrev Paşa rüşvet aldığı için cezalandırılmıştır. (Erdoğan Keleş,  “Tanzimat Dönemi’nde Rüşvetin Önlenmesi İçin Yapılan Düzenlemeler (1839-1858)” , TCF Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, C. 24, S. 38, 2005).
Yolsuzluk her devirde ve her ülkede vardır. “Osmanlı”  deyince özlemden titreme geçirenler, rüşvet alan başbakanın gözünün yaşına bakılmadığını bilmelidirler.

Yazarın Diğer Yazıları