Güney Afrika’nın Johannesburg kentindeki Witwatersrand Üniversitesi’nde yaklaşık 30 yıldır bir müzede sergilenen dinozor fosili, bilim dünyasında heyecan yaratan bir keşfe dönüştü.

Paleontologlar, 1978 yılında Free State bölgesinde bulunan bir dinozor kafatası ve iskelet parçalarının, daha önce bilinen bir tür olan Massospondylus carinatus’a değil, tamamen yeni bir türe ait olduğunu ortaya çıkardı.

Yeni tür, Güney Afrika’nın resmi dillerinden Xhosa’da “gri kafatası” anlamına gelen Ngwevu intloko olarak adlandırıldı. Bu keşif, Erken Jura dönemine ait ekosistemlerin çeşitliliğine dair yeni bilgiler sundu.

Fosil, ilk bulunduğu dönemde Massospondylus carinatus’un bir varyasyonu olarak sınıflandırılmış ve Witwatersrand Üniversitesi’nin koleksiyonunda uzun yıllar boyunca bir depoda saklanmıştı. Ancak, Londra Doğa Tarihi Müzesi’nden paleontolog Paul Barrett liderliğinde yürütülen son araştırmalar, fosilin farklı bir türe ait olduğunu kanıtladı. Barrett, Peer J dergisinde yayımlanan çalışmada, “Bu fosil, gözümüzün önünde saklanıyordu. Müze koleksiyonları, yıllarca çalışılmış olsa bile, yeni türlerin keşfi için hazine niteliğinde” dedi.

BİLİMSEL İNCELEME YENİ GERÇEKLERİ ORTAYA ÇIKARDI

Witwatersrand Üniversitesi’nden doktora araştırmacısı Kimberley Chapelle, fosilin Massospondylus türleriyle karşılaştırılması gerektiğini belirtti. “Massospondylus’un ceninden yetişkine kadar geniş bir yaş aralığına sahip örnekleri elimizde. Bu, karşılaştırma yapmamızı kolaylaştırdı” diyen Chapelle, fosilin kafatasının boyutlarının ve özelliklerinin Massospondylus’tan farklı olduğunu vurguladı. Bilgisayarlı tomografi taramaları, fosilin Sauropodomorpha grubunda yer alan diğer dinozor türlerinden 20’den fazla farklı özelliğe sahip olduğunu ortaya koydu. Bu özellikler arasında daha küçük bir kafatası, farklı çene yapısı ve uzun boyun dikkat çekti.

Yeni tür Ngwevu intloko’nun yaklaşık 4 metre uzunluğunda, 300 kilogram ağırlığında, bitkiyle beslenen bir dinozor olduğu tahmin edildi. Ancak, fırsatçı bir beslenme tarzına sahip olabileceği ve küçük hayvanları da avlayabileceği düşünüldü. Edinburgh Üniversitesi’nden paleontolog Steve Brusatte, “Bu keşif, Güney Afrika’nın Erken Jura ekosistemlerinin daha karmaşık ve çeşitli olduğunu gösterdi. Yeni teknolojilerle eski fosilleri yeniden incelemek, paleontolojide devrim yaratıyor” yorumunda bulundu.

MÜZELERDEKİ FOSİLLERİN YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

Keşif, müze koleksiyonlarının önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Londra Doğa Tarihi Müzesi’nden Josh Davis, “Müzelerdeki fosiller, sadece sergilenen objeler değil, aynı zamanda bilimsel keşiflerin anahtarıdır. Ngwevu intloko gibi bulgular, eski koleksiyonların yeniden incelenmesi gerektiğini hatırlatıyor” dedi.

Araştırmacılar, Güney Afrika’daki diğer müzelerde benzer sürprizlerin olabileceğini ve yeni teknolojilerin bu tür keşifleri hızlandırabileceğini belirtti.

DİNOZOR EVRİMİNE YENİ BİR BAKIŞ

Ngwevu intloko’nun keşfi, dinozor evrimine dair önemli ipuçları sundu. Erken Jura döneminde (yaklaşık 200 milyon yıl önce) yaşayan bu tür, Sauropodomorpha grubunun çeşitliliğini ve ekosistemlerdeki rolünü anlamak için kritik bir parça.

Cape Town Üniversitesi’nden paleontolog Anusuya Chinsamy-Turan, “Bu tür, Güney Afrika’nın dinozor faunasının düşündüğümüzden daha zengin olduğunu kanıtlıyor. Daha fazla fosil keşfi, dinozorların evrimsel yolculuğunu anlamamıza yardımcı olacak” dedi.

Keşif, aynı zamanda paleontolojide ileri teknolojilerin önemini vurguladı. Bilgisayarlı tomografi ve 3D modelleme gibi yöntemler, fosillerin detaylı analizini mümkün kıldı.

Witwatersrand Üniversitesi’nden araştırmacılar, bu teknolojilerin gelecekte daha fazla yeni türün keşfine yol açacağını öngördü.

GELECEKTEKİ ARAŞTIRMALAR İÇİN UMUT

Ngwevu intloko’nun keşfi, Güney Afrika’nın paleontolojik potansiyelini bir kez daha ortaya koydu. Bölgedeki zengin fosil yatakları, bilim insanlarını daha fazla keşif yapmaya teşvik etti.

Zimbabve Ulusal Müzeler ve Anıtlar Müdürü Darlington Munyikwa, “Bütçe ve kaynaklar sağlandığında, Afrika’da daha birçok dinozor türü keşfedilebilir. Bu, sadece başlangıç” dedi.

Güney Afrika’daki bu heyecan verici keşif, bilim dünyasında yankı uyandırmaya devam ediyor.

Müzelerde saklı kalmış fosillerin yeniden incelenmesi, dinozorların tarihine dair yeni sayfalar açabilir.