PYD/YPG'ye 20 bin TIR'dan fazla silah veriyor. Türkiye'nin terörist olarak nitelediği gruptan 50-60 bin kişilik silahlı unsur oluşturuyor ve onlara eğitim veriyor. Bölgeye 22 adet askeri üs kuruyor. Türkiye'yi Münbiç'de oyalıyor.

ABD bölgede PYD/SDG adı verdiği unsurların denetiminde bağımsız bir yapı oluşturmuş durumdadır. Bu yapının gelecekte özerk ya da federal bir oluşuma dönüştürülmesini amaçlamaktadır.

ABD kendisi ve İsrail'le uyumlu hareket eden Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliği'nden unsurlar Türkiye aleyhine çok ciddi çalışmalar yapıyor. Kaşıkçı olayı bu faaliyetleri daha da artırmış bulunmaktadır.

ABD'de devlet aklını bütünüyle tatile çıkarmış da değil. Türkiye'ye yönelik sert ve ipleri koparacak türden tavırlar her yerden daha çok ABD'nin aleyhine olacağının onlar da farkındalar.

 Türkiye güney sınırlarından ABD tarafından tam anlamıyla kuşatılmıştır. Türkiye'nin Suriye'de kaybedeceği bir şey kalmamıştır.

Fırat'ın doğusuna Türkiye bu harekâtı gerçekleştirmek zorundadır. Buna mecburdur. Aslında çok geç de kalmıştır. PYD'nin bölgede yaptığı etnik temizliğin meydana getirdiği anormalliğin normalleştirilmesi ve Türkiye'ye bölgeden kaçarak gelen göçmenlerin evlerine dönüşünün sağlanması şarttır.

Türkiye'ye düşman bir ülke nasıl hareket ederse ABD de Fırat'ın doğusunda aynen öyle hareket etmektedir. Bıçak kemiğe dayanmış ve Türkiye sonunda Fırat'ın doğusuna yönelik gecikmiş olarak harekât kararı almıştır.

ABD'nin provokasyon ve tehditleri

Fırat'ın doğusundaki terörist mevzilerine karşı sınırdan top atışları yapılırken Erdoğan "Operasyon planlarımız hazır" demişti.

Bunun üzerine bölgedeki Amerikan güçleri, YPG ile birlikte devriye turu atmış, ardından Pentagon 12 Aralık'ta sınır hattında öngörülen 12 gözetleme noktasının kurulduğunu duyurmuştu. Bu noktalarda Amerikan ve Fransız askerlerinin yanı sıra YPG'liler de bulunuyor.

Pentagon Sözcüsü Sean Robertson, "Suriye'nin kuzeyinde, özellikle Amerikan personeli civardayken, herhangi bir tarafın tek taraflı askerî harekâtı ciddi endişe kaynağıdır. Bu tür eylemleri kabul edilebilir bulmuyoruz" açıklaması yaptı. ABD'nin tutumu açıktır.

Türkiye'nin müdahalesi ABD'yi bir takım provokasyonlar içine sokacaktır. Böyle bir durum Türkiye'yi Rusya'ya daha da yakınlaştırmış olacaktır. Uzun zamandır Rusya doğal olarak bölgede Türkiye ile Amerika'nın karşı karşıya gelmesi üzerine stratejiler üretiyor. Türkiye'nin Rusya'ya daha da yakınlaşması herhalde ABD'nin çıkarlarına uygun değildir.

ABD bir taraftan Türkiye'nin Rusya'ya daha da yaklaşmasını istemiyor. Diğer yandan da Fırat'ın doğusunda kontrolü altında bulunan PYD'ye müdahalesine karşı çıkıyor.

Türkiye'yle birlikte hareket eden ÖSO güçlerini tehdit eden açıklama ABD'nin gerçek yüzünü ortaya koymaktadır. ABD açıkça "Özgür Suriye Ordusu'nun harekâta herhangi bir şekilde katılımı ABD ve Koalisyon Güçlerine saldırı demektir ve bu gerek Koalisyon Güçleri gerek ABD ile doğrudan çatışmaya yol açacaktır. ABD güçleri ile YPG/PKK iç içe geçmiş durumdadır. Dolayısıyla Koalisyon Güçleri ve ABD güçleri hedef alınıp çatışmaksızın YPG/PKK'ya saldırılamaz." demektedir.

ABD açıkça Türkiye'nin YPG'ye karşı gerçekleştireceği harekâtı kendisine yapılmış sayıyor. ABD, DSG ve ona bağlı YPG ile iş birliği yapıyor. Amerikalı siyasetçiler Suriye'de YPG'yi sahadaki güçleri olarak görüyor.

Bu durum Türkiye'ye yönelik gerçek tehdidin PYD'den değil ABD'den geldiğini göstermektedir. TSK gerçek anlamda YPG ile değil ABD ile savaşacaktır.

Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna müdahalesine ABD doğrudan olmasa da dolaylı olarak karşı koyacaktır. Elektronik oyunlar, sinyal bozma, uçaklara karşı YPG'li unsurlara etkili silahlar vererek karşı konulmasını sağlama gibi taktikler ABD tarafından uygulamaya konulacaktır. Dahası ABD bayrakları ve simgeleri YPG'lilerin her mevzisine konulacaktır. Böylece TSK'nın dikkati dağıtılmaya çalışılacaktır.

Bu harekâtta YPG'den ziyada ABD provokasyonlarına karşı tedbir alınmalıdır. Durum ciddidir.