Alkol, dünya genelinde en yaygın kullanılan maddelerden biri olmasına rağmen, insan vücuduna verdiği zararlar giderek daha net ortaya çıkıyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre her yıl yaklaşık 3 milyon insan alkole bağlı hastalıklar ve kazalar nedeniyle hayatını kaybediyor.
Türkiye’de de alkol tüketimi gençler arasında artarken, uzmanlar ciddi uyarılar yapıyor.
Kısa vadede alkol, beyin fonksiyonlarını bozarak koordinasyon kaybı, hafıza sorunları ve karar verme yeteneğinde azalmaya yol açıyor. Karaciğer, alkolü metabolize ederken en çok zarar gören organ oluyor.
Düzenli tüketimde yağlı karaciğer, alkolik hepatit ve siroz gelişme riski hızla artıyor. Siroz, karaciğerin geri dönüşsüz hasar görmesi anlamına geliyor ve Türkiye’de karaciğer nakli bekleyen hastaların önemli kısmı alkole bağlı sirozdan muzdarip.
Kalp-damar sistemine etkisi ise iki yönlü; Az miktarda alkol bazı çalışmalarda “koruyucu” gibi görünse de, düzenli ve fazla tüketim yüksek tansiyon, kalp ritim bozuklukları (atriyal fibrilasyon) ve kardiyomiyopati riskini artırıyor.
Kanser riski de göz ardı edilemez. DSÖ, alkolü Grup 1 karsinojen (kesin kanser yapıcı) olarak sınıflandırıyor. Ağız, boğaz, yemek borusu, karaciğer, meme ve kolorektal kanser riskini belirgin şekilde yükseltiyor.
RUH SAĞLIĞINI BOZUYOR
Bağışıklık sistemi zayıflıyor, enfeksiyonlara yatkınlık artıyor. Ruh sağlığı açısından depresyon, anksiyete ve alkol bağımlılığı döngüsü oluşuyor. Uzmanlar, “güvenli alkol miktarı yoktur” diyor. Özellikle gençler ve kadınlar daha düşük dozlarda bile ciddi risk altında.
Sonuç olarak alkol, sosyal bir içecek gibi görünse de vücudun neredeyse tüm sistemlerini tehdit eden bir zehir. Zararlarını en aza indirmenin tek kesin yolu tüketimi sıfırlamak veya mümkün olan en düşük seviyede tutmaktır.
Sağlıklı yaşam için spor şart!Sağlık