Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Anaların gözyaşları alayını boğacak mı?

Ayı ile yatağa girmeye kalkışanlar, ‘nasıl bir son’ ile karşılaşacaklarını herhalde ta başından beri öngörmüş olmaları gerekir.

‘Açılım’ adı altında başlatılan ve ucu daha sonra İmralı’daki ‘bebek katili’ ile birebir ‘müzakereye’ kadar uzanan maskaralık, geldi sonunda duvara tosladı.

‘Açılım’ ihaneti sayesinde, eli kanlı bölücü örgüt uluslararası alandaki ‘terör’ listelerinden çıkarak ‘özgürlük savaşçıları’ sıfatı ile meşruiyet kazanmaya başladı.

Teslimiyet iktidarının ‘kapalı kapılar arkasında verdiği taahhütleri gereklerini yerine getirmediğini’ öne süren terör örgütünün elebaşları, ‘sınır dışına’ çekildiği öne sürülen eşkıya sürülerini yeniden cepheye sevk ettiklerini açıkladılar.

KCK tarafından ‘yerel asayiş gücü’ adı altında şehirlerde yeniden yapılandırılan teröristler, önce sokakları hakimiyetleri altına alarak ‘cehenneme’ çevirdiler; ardından da ’sivil kıyafetli’ askerlere ve polislere kurşun sıkmaya başladılar.

İş artık ‘kısasa kısas’ mealindeki “bir savaşçıya bir asker” noktasına kadar ulaştı.

İktidar sahipleri, adam gibi ‘gerekeni’ yapmak yerine hâlâ ‘açılımın sabote edilmesinden’ dem vurup ‘kayıkçı kavgası’ ile vaziyeti kurtarmaya çalışıyorlar.

* * * 

‘Enteli’, ‘danteli’, ‘din bezirganı’, ‘etnik arızalısı’, ‘yandaşı’, ‘yanaşması’, ‘şaklabanı’, ‘goygoycusu’, ‘rant peşinde koşanı’ bugüne kadar neredeyse bölücülüğün ‘terör bölümü’ hariç, her türlü işine kafa yordu.

‘Bireysel’ haklardan tutun, ‘arkaik’ çağlardaki duruma; dünyanın gidişatından önümüzdeki yüzyıla kadar bin bir bahaneyle eli kanlı canileri ‘hoş tutma’ yollarını aradılar; onları ‘onurlandıracak’ çarelere, yöntemlere başvurdular.

’Güçlerinin’ kesildiği yerde ‘kalemleri’, kalemlerinin bittiği yerde ise ‘kuryelikler’ ile bölücülerin ciğerine kan pompalamayı sürdürdüler.

Biliniz ki terör, ‘tetikçi’ caniler kadar bu ‘yardakçı’ ihanet güruhun da eseridir.

1984’teki hain baskında çekilen o bebek fotoğrafı, aslında ‘bugünün’ ipuçlarını taşıyor; geldiğimiz noktanın nasıl ‘kurgulanmış’, ‘adım adım vizyona sokulmuş’ bir oyun olduğunu belgeler nitelikte.

Daha o günlerde ‘ihanetin’ adı doğru konulabilseydi, belki bugün acılarımız bu denli katlanıp, yüreğimiz böylesine yanmayacaktı.

“Ayrılıkçı” dediler onları tanımlarken, ‘özgürlük savaşçıları’ teraneleri geldi peşinden, “gerilla” zırvaları ile onurlandırıldılar.

Teröristler ile çarşaf çarşaf röportajlar yaparak, adeta ‘dağa çıkışları’ özendirdiler.

Tıpkı 12 Eylül öncesinin bir takım canilerine yapıldığı gibi, bu ihanet çetesinin elemanlarına da ‘payeler’ dağıttılar.

Hayatlarını ‘dramatize’ edip, halkın gözünde birer ‘kahramanmış’ gibi parlattılar.

* * * 

Oysa daha ilk adımda, ‘teşhis’ doğru konulmalı, adlandırma ‘racona uygun’ yapılmalıydı; ama maalesef olmadı.

‘Kimliklerine yabancı’ aydıncıklar, Soros vakıflarından beslenenler, İsrail’in değirmenine su taşıyanlar, AB kapılarında kadeh tokuşturanlar, ABD ile embedded ilişki yaşayanlar yanaşmadı buna.

Zira ‘küresel efendilerin’ beklentileri, yatırımları ‘daha farklı’ bir yapıyı dayatıyordu.

O gün, o ilk baskında bebeklere kurşun sıkan caniler için “bebek katili” dememekte diretenler, bakınız memleketi ‘nasıl bir uçurumun’ kenarına taşıdılar.

“Analar artık daha fazla ağlamasın” yaygarasının mucitleri, hâlâ suskun ama ‘fırsat kollar tilki’ konumundalar.

‘Askere’, ‘polise’, ‘öğretmene’, ‘devlet yanlısı vatandaşa’ çevrilen namlular artık bir aşama daha ileri geçti.

Bir zamanlar “Dağdaki gitarcı çocuklar” diye canilerin sırtını sıvazlayanlar, iş işten geçtikten sonra “Sarhoştum, aydım” numarasına yatsalar da artık bir anlamı yok.

Terör ‘insanlık dışı’ boyut kazandı.

“Bebek katili” lafı az kalır bugünkü durumu izah etmeye; zira artık sofra başındaki annelere de, ‘anne karnındaki ceninlere’ de kurşun sıkabiliyorlar.

* * * 

Zamanında her türlü ‘söylemleri’ ve ’eylemleri’ ile gözü dönmüş katillerin silahlarına ‘kurşun’ taşıyıp, onlara ‘suç ortaklığı’ yapanlar, sakın ola ki bir daha ‘anaların karşısına’ çıkmaya kalkışmasınlar.

Zira ‘ihanetlerine’ malzeme yapmaya kalkıştıkları analar, onları ilk gördükleri yerde ‘gözyaşları’ ile boğacak.

Analar artık karşılarında ‘davul tozu’ değil, ‘devlet’ görmek istiyor.

Yazarın Diğer Yazıları