İzmir’in Selçuk ilçesinde yer alan Efes Antik Kenti, sanal gerçeklik (VR) teknolojisiyle yeniden canlandı.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan bu eşsiz tarihi alan, modern teknolojiyle birleşerek ziyaretçilere antik çağın sokaklarında dolaşma fırsatı sundu.
Efes Deneyim Müzesi ve diğer yenilikçi projeler, antik kentin görkemli geçmişini dijital platformlarda hayata geçiriyor. Bilimsel araştırmalar ve uluslararası uzmanların katkılarıyla desteklenen bu girişimler, kültürel mirası koruma ve geniş kitlelere ulaştırma konusunda çığır açtı.
Efes Deneyim Müzesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle Dem Müzecilik tarafından açıldı. Müze, immersive teknolojilerle donatılmış salonlarında ziyaretçilere antik Efes’in günlük yaşamını, ticaretini ve dini ritüellerini adeta yaşattı.
Artemis Tapınağı’ndan Celsus Kütüphanesi’ne, Liman Caddesi’nden Teras Evler’e kadar kentin ikonik yapıları, yüksek çözünürlüklü VR gözlükleri ve 3B modellemelerle yeniden inşa edildi.
Ziyaretçiler, Androklos’tan Kleopatra’ya kadar tarihi figürlerle sanal ortamda etkileşim kurma şansı buluyor. Müze, Mondo-Dr Awards’ta “En İyi Müze” ödülünü kazanarak dünya çapında adını duyurdu.
Koç Üniversitesi Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (VEKAM) tarafından desteklenen projeler, Efes’in dijital arşivini oluşturmak için 3B lazer tarama teknolojisinden faydalandı. Bu teknoloji, antik kentin mimari dokusunu ve kültürel detaylarını en ince ayrıntısına kadar dijital ortama aktardı.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden (MIT) nörobilim uzmanı Prof. Emilio Bizzi, VR teknolojisinin tarihsel bilginin kalıcılığı üzerindeki etkisini vurguluyor: “Sanal gerçeklik, görsel ve duyusal hafızayı harekete geçirerek tarihi olaylara duygusal bir bağ kurulmasını sağlıyor. Bu, öğrenme sürecini kökten değiştiriyor.”Uluslararası alanda da VR teknolojisi, antik kentlerin yeniden canlandırılmasında öncü bir rol oynadı.
Londra’daki National Gallery’de Rönesans sanatı uzmanı Dr. Martin Kemp, Efes gibi antik şehirlerin sanal ortamda yeniden inşa edilmesinin tarihsel bağlamı anlamada devrim niteliğinde olduğunu belirtti:
“VR, mimari ve kültürel detayları görselleştirerek, kullanıcıların geçmişte bir gezgin gibi hissetmesini sağlıyor.”
Oxford Üniversitesi’nden Dr. Kate Watkins, bu teknolojinin etik kullanımına dikkat çekti:
“Dijital canlandırmalar, bilimsel verilere dayanmalı. Aksi takdirde, tarihsel gerçeklik yerine yanıltıcı bir anlatı sunulabilir.”
Efes’in sanal gerçeklik projeleri, yalnızca eğitim ve turizmle sınırlı kalmıyor; kültürel mirasın korunması ve küresel erişilebilirlik açısından da büyük önem taşıdı.
Stanford Üniversitesi’nden VR uzmanı Prof. Jeremy Bailenson, bu tür projelerin fiziksel seyahat engellerini ortadan kaldırdığını ifade eti:
“Efes’in antik sokaklarında sanal bir gezinti, dünyanın her yerinden insanların bu mirası deneyimlemesini sağlıyor.”
Ancak, veri gizliliği konusu da tartışmaların odağında. VR deneyimleri sırasında toplanan kullanıcı verilerinin nasıl kullanıldığı, mahremiyet endişelerini artırıyor. Bu nedenle, uzmanlar şeffaf veri politikalarının önemine vurgu yaptı.
Türkiye’nin ilk sanal gerçeklik müzesi Müzeverse de Efes’le birlikte diğer antik kentleri dijital platformlara taşıyor. “Piramitlere Yolculuk: Antik Mısır’ın Keşfi” sergisiyle başlayan Müzeverse, gelecekte Osmanlı dönemi ve Göbeklitepe gibi Türkiye’ye özgü içerikleri de sunmayı planladı.
Müze, aynı anda 100 kişiye kadar ziyaretçi ağırlayabilen interaktif sergileriyle, tarihseverleri aktif birer kaşif haline getirdi.
Efes’in sanal gerçeklik projeleri, bilim, teknoloji ve tarihin kesişiminde bir köprü kurudu.
British Museum Dijital Araştırmalar Direktörü Dr. Tim Smith, bu teknolojinin kültürel mirası koruma potansiyeline dikkat çekti:
“VR, kaybolmaya yüz tutmuş mekanları dijital ortamda yeniden inşa ederek, fiziksel erişim sınırlamalarını aşıyor.”
Efes’in antik sokaklarında başlayan bu dijital yolculuk, tarih ve teknolojiyi birleştirerek geleceğin müzecilik anlayışını şekillendirdi.