Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Artık sıra heykelini dikmeye mi geldi?

Gazeteyi alıyorsunuz:

Recep Tayyip Erdoğan.

Radyoyu açıyorsunuz:

Recep Tayyip Erdoğan.

Gündemdeki son gelişmelerden haberdar olmak üzere televizyonun kumandasına sarılıyorsunuz:

Recep Tayyip Erdoğan.

Kanal değiştirip ‘sıradan’ bir eğlence programına geçiyorsunuz, o da ne ‘reklam arasında’ önce bayrak şairi Arif Nihat Asya’dan araklanmış olan o meşhur şiir, altında ise malum zatın mühr-ü şerifi:

Recep Tayyip Erdoğan.

Kaskatı kesilen sinirlerinizi yatıştırmak için  “Bari biraz internette dolaşayım”  diye düşünüyorsunuz, tıkladığınız ilk sayfanın tepesinde ‘zoraki gülücükler saçan’ bir surat sizi karşılıyor:

Recep Tayyip Erdoğan.

Canınız sıkılıyor, nefesiniz daralıyor, hava almak üzere dışarıya çıkmaya hazırlanıyorsunuz; caddenin tam karşısındaki binanın üzerinde boydan boya kaplı devasa bir poster, adeta  “Ensenizdeyim”  dercesine size göz kırpıyor:

Recep Tayyip Erdoğan.

Gözlerinizi ‘yedi defa’ silip, derinden bir ‘salavat’ çektikten sonra kafanızı dinlemek üzere bir çay bahçesine atıyorsunuz kendinizi ki o da ne; karşı sokaktan kulak tırmalayan bir şarkı yükseliyor:

-“ReeecepTayyiiip Erdoğan

Recep Tayyip Erdoğan” 

*  *  *

Sağa bakıyorsunuz:

Recep Tayyip Erdoğan.

Sola bakıyorsunuz:

Recep Tayyip Erdoğan.

Peki kimdir bu Recep Tayyip Erdoğan, hangi niteliğidir onu bu kadar ‘yüce’ kılan?

İyi bir ekonomist midir?

Hayır, ekonomi bilmez; onun bildiği ekonomi, ‘kaynakları’ satışa çıkarmak, ‘hazine arazilerini’ ranta çevirmek, ‘yetim hakkını’ eş, dost, ahbap arasında üleştirmektir.

İyi bir hukukçu mudur?

Hayır, hukuktan da anlamaz; onun anladığı hukuk, ‘yargıya’ çeki düzen vermek, ‘yolsuzlukları’ açığa çıkaran hâkimleri, savcıları, polisleri sürgüne göndermektir.

Çok iyi bir ‘strateji dehası’ veya çok iyi bir ‘uluslararası ilişkiler uzmanı’ mıdır?

Hayır, onun anladığı strateji önceden ayarlanmış ‘One Minute’ kumpasını oya tahvil etmek, diplomasi ise ‘sıfır sorun’ ile yola çıkıp ‘sınırsız düşman’ edinmektir.

Peki, ‘bilimsel’ altyapısı olmayan, ‘karizmatik’ niteliği bulunmayan bir kişiliğin arka planında ne vardır?

Bilimin olmadığı yerde ‘yalan’ vardır, karizmanın olmadığı yerde ise ‘reklam’ vardır.

O yüzdendir ki ‘yalanlar’ üzerine kurulu reklamlar ‘bisküvi’, ‘çikolata’, ‘çiklet’ reklamlarını andırıyor:

- “ReceeepTayyiiip Erdoğan

Recep Tayyip Erdoğan.” 

*  *  *

O halde nasıl oluyor da girdiği her seçimden ‘ters köşe’çıkmayı başarabiliyor?

Yönetim biçimi ‘demokrasi’ olduğu halde, Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu tamamen ‘antidemokratik’ hükümler ile dolu olan ve ahalisinin ekseriyeti ‘cehalet’ ile boğuşan bir ülkede, öyle pek fazla şey bilmenize gerek yok.

Biraz ‘geçmişteki yaraları’ deşersiniz, biraz ‘kayıkçı kavgasına’ tutuşursunuz, olmadı arada bir ‘şiir’ okur ‘ağlama numarası’ yaparsınız.

Üstüne üstlük siyasetinizi ‘din’ ekseni üzerine oturtur, ‘öfke’ ile karışık hitabet sanatınızı ‘molla’ edası ile konuşturur; sözlerinize ‘Allah’ ile başlar, ‘ayet’ ve ‘hadis’ ile bitirirseniz, ‘allame-i cihan’olsa karşınızda duramaz.

Bir de bakmışsınız ki kanatlanıp ‘uçmaya’ başlamışsınız.

Hele hele etrafınız ‘varlıklarını’ sizin varlığınıza bağlayanlar tarafından çevrilmişse, ‘yağcılık’, ‘yalakalık’ tavan yapmışsa, bir de bakmışsınız ki işin ucu ‘İkinci Peygamber’ şirkine kadar uzanıvermiş.

İşte o ahval ve şerait içerisinde ‘kriptolu telefonlardan’ sızan hünerlerinizi duyan ‘bülbül’ diye beslediğiniz kargalar bile kanat çırpıp tempo tutmaya başlarlar:

- “ReceeepTayyiiip Erdoğan

Recep Tayyip Erdoğan.” 

*  *  *

‘Rozetler’ tamam; yakında ‘heykelini’ de diktirmeye kalkışırsa sakın ola şaşırmayın.

Geçmişte ‘bir lokma, bir hırka’kıvamında iken ‘büyük laflar’ edenler, şimdi ‘büyük lokmayı’ götürürken her konuda ‘geçmişi aratacak’ işlere imza atıyorlar.

‘İleri demokrasi’ kavramı ile anılan modern bir çağda böyle davrananların, yatıp kalkıp sövdükleri o ‘1930’lu yıllarda’ yaşadıklarını düşünün bir hele.

‘Neler yapabileceklerini’ aklınız hayaliniz alabiliyor mu sahi?

Yazarın Diğer Yazıları