"Ben Türküm o kadar"

Zaten asırlardan beri,  bir türlü huzuru ve sükûnu bulamayan Orta Doğu'da şimdilerde alevler daha da yükselirken, Mardin'den bir "Nobel Kahramanı"nın çıkması kesinlikle "çelişki" doğurmuyor.

Üstelik sözde, "Arap Baharı"nın dehşetini yaşayan Tunus'un da bir Nobel kazanması görüşümüzü pekleştiriyor.

Geriye, kalıcı barışı için gösterilecek gerçekçi çabaya İsrail ve Filistin'e yeniden Nobel verilmesini temenni etmek kalıyor.

Her şeyden önce, Mardin'den bir "Nobel Kahramanı"nın çıkması, Mardinlileri daha çok sevindiriyor ve gururlandırıyor.

Bir yaş büyüğümüz olan Prof. Dr. Aziz Sancar'la Mardin'de ayni lisede okuduğumuzu hatırlamak bile insana coşku veriyor.

Aslında; Mardin ve çevresi çeşitli uygarlıklara "beşik" olmuş bir coğrafyayı sinesinde barındırıyor.

 

EBÜL'ÜLA MARDİN

 

Bilim-ilim ve sanat alanında bilinen bilinmeyen çok ismi yetiştirdiği hep ifade ediliyor.

Mesela; bir Ebül'üla Mardin, bir Arif Mardin isimleri hemen akla geliyor.

Tabii ki, Nobel'i kazanan Prof, Dr. Aziz Sancar şimdi müstesna bir yer alıyor.

Ayni zamanda; soy-sop, dil ve din-mezhep bakımından bir mozaik zenginliğine sahip olan yörenin özelliklerinden birini anlatabilmek için, "Mardin'de evde Arapça, sokakta Kürtçe, okulda Türkçe ve üniversitede yabancı dil daha öğrenilir" denildiği hatırlanıyor.

Gerçekten de Mardin ve çevresinde, bu üçünün dışında daha çok dilin konuşulduğu da biliniyor.

Ne var ki asıl dilin, Türkçe olduğu da inkâr edilmiyor.

Nobel'i alır almaz Profesöre BBC'nin muhabiri "Arap kökenli" yaftasının yapıştırılmak istenmesine, anında en büyük tekzibi Aziz Sancar "Ben Türküm o kadar" cevabını vererek yapıyor.

 

ÖDÜLLER KAZANMIŞTI

 

Bu gurur verici yanıttan alınacak çok dersler bulunuyor.

Aziz Sancar'ın yakın dostu, tanınmış iş adamı sevgili arkadaşımız Zeynel Abidin Erdem'den Sancarların Oğuzlardan geldiğini öğrendikten sonra, Savur'da ve ABD'deki evlerinin önüne çekilen kocaman Türk bayraklarının anlamı daha da çok büyüyor.

Sancar'ın müspet bir bilim dalında Nobel'i paylaşmasının da altını çizmek icap ediyor.

Sancar'ın Nobel'i almasının bir yana, asıl bütün Türk halkının sevgisini kazanması ve çok kişiye gerçekleri anlatması üzerinde önemle durulması gerekiyor.

Yeri gelmişken, Prof. Dr. Sancar'ın Koç Bilim Ödülü'nü aldığı ve The Times'ta kapak olduğunu, bu arada yaşadığı eyalette bir "Türk Evi" açarak değerlendirmesi ve Türk Evi'nde çeşitli etkinliklerin yapılmasının yanı sıra Türkiye'den gelen genç bilim insanlarının misafir edilmesi artık ağızdan ağıza dolaşıyor.

Bilindiği gibi; Nobel 100 yılı aşkın süredir dünyada çizgi üstü çalışmalarıyla öne çıkmış bilim, edebiyat ve diplomasi başarılarını ödüllendiriyor.

 

NOBEL'DEN ALINACAK DERSLER

 

Prof. Dr. Aziz Sancar'ın Nobel ödülüne, özellikle Güneydoğu'da doğup büyüyenlerin daha "dikkat" kesilmeleri ve artık bazı yanlış değerlendirmelerden kaçınmaları bekleniyor.

Aziz Sancar'a Nobel Ödülü verilmesini getiren, "biyokimya" alanındaki çığır açıcı çalışmaların, Mezepotamya'da da yeni anlayışlara başlangıç sinyalleri vermesi dileniyor.

Prof. Dr. Aziz Sancar'ın Mardin'in tarihi Savur ilçesindeki doğup, büyüdüğü ev ziyaretçi akınına uğruyor. Aynı evde yaşayan yeğeni Abdulgani Sancar, gelen misafirleri karşılayarak, evi gezdirip, amcasının zor şartlar altında eğitim gördüğünü anlatıyor.

Ev ziyaretleriyle başlayan ilginin, devlet dairelerine, okullara, çarşıya pazara sirayet ederken, gurur da paylaşılıyor.

Gururun yanı sıra bazı "değerler" artık yürekten konuşuluyor.

Oysa; Orhan Pamuk'a Nobel verilirken, aksine tepkiler doğup, yazara ağır eleştiriler yapıldığı hafızalardan çıkmıyor.

Zira, Ermenilerin öldürülmesinde Türklerin payı olduğunu "utanmadan" arlanmadan söylediği unutulmuyor.

Öte yandan, Pakistanlı Fizikçi Muhammed Abdüsselâm'ın Nobel'i almasının sevinci ve coşkusu halen yerini koruyor.

Velhasıl, bunca kargaşa içinde; Mardinli hemşerimiz "Nobel Kahramanı" Prof. Dr. Aziz Sancar'ın yaşattığı sevinç ve heyecan bizlere yetiyor.

Yazarın Diğer Yazıları