Günlük yaşamın akışı içinde farkında bile olmadan tekrar edilen bazı davranışların, beynin normalden daha erken yaşlanmasına neden olduğu bilim dünyasının yakın merceğine girdi.
Nörobilim alanında yapılan kapsamlı araştırmalar ve önde gelen yabancı uzmanların görüşleri, "zararsız" diye nitelendirilen dört yaygın alışkanlığın, bilişsel sağlığı sessizce sabote ettiğini ve beyni kronolojik yaşından önce tükettiğini gösterdi.
DR. DANİEL AMEN UYARDI: PREFRONTAL KORTEKS SESSİZCE KIRILIYOR
ABD'li ünlü psikiyatrist ve beyin görüntüleme araştırmacısı Dr. Daniel Amen, söz konusu alışkanlıkların beynin yönetici bölgesi olan prefrontal korteksi (PFC) zayıflattığını ve bu durumun zararlı davranışların gelişmesine zemin hazırladığını ifade etti.
Dr. Amen, New York Post'a verdiği demeçte, bu rutinlerin "sessizce beyni kırdığını" vurguladı.
Uzmanlar, beyni erken yaşlandıran ve bilişsel gerilemeye yol açan dört temel alışkanlığa dikkat çekti:
1. Sosyal İzolasyon ve Tek Başına Yaşam
Yeni araştırmalar, yeterli sosyal etkileşimden yoksun bir yaşam sürmenin beyni hızla yaşlandırdığını ortaya koydu. Uzmanlar, sosyalleşmenin beyin hücreleri arasında yeni bağlantıların kurulmasını teşvik ettiğini belirtti. ABD Ulusal Yaşlanma Enstitüsü’nden (NIA) araştırmacı Dr. Richard S. Isaacson, güçlü sosyal ağların hem ruh halinin iyileşmesine katkı sunduğunu hem de bilişsel sağlığı yakından etkilediğini ifade etti. Yalnız bir yaşam sürmenin, beynin yaşlanma hızını artıran önemli bir risk faktörü olduğu gözlemlendi.
2. Düşünce Tembelliği ve Zihinsel Uyarım Eksikliği
Uzmanlar, beyni yaşlandıran en büyük etkenlerden birinin "düşünce tembelliği" olduğunu belirtti. Sürekli aynı şeyleri yapmak, beyni konfor alanının dışına çıkarmamak ve yeni beceriler öğrenmekten kaçınmak, nöronal aktiviteyi düşürdü.
Yeni bir dil öğrenmek, bir müzik aleti çalmaya başlamak veya beyni zorlayacak yeni uğraşlar edinmek gibi pozitif yönlü aktivitelerin beynin nöroplastisitesini (yeniden şekillenme yeteneği) desteklediği bilimsel çalışmalarla kanıtlandı. Bu tür uyarım eksikliğinin, beynin vaktinden önce yıpranmasına yol açtığı kaydedildi.
3. Kronik Stres ve Hayır Diyememe Hali
Günümüzde birçok kişinin herkesi memnun etme çabasıyla kendini sürekli zorladığı ve çoklu görevler (multitasking) üstlenerek beyni aşırı yüklediği gözlemlendi.
Dr. Amen, sürekli 'her şeye evet' demenin ve kronik stres altında yaşamanın dikkat, hafıza ve karar verme süreçlerini zayıflattığını ifade etti.
Artan kortizol hormonu seviyesinin, hem uykuyu olumsuz etkileyerek hem de doğrudan hücre yapısına zarar vererek beynin biyolojik yaşını yükselttiği bilimsel verilerle doğrulandı.
4. Düzensiz ve Yetersiz Uyku
Kalitesiz ve yetersiz uykunun, beynin kendini temizleme mekanizmasını aksattığı belirlendi. Nöroloji dergisinde yayımlanan bir çalışmada, uykudayken beynin toksik protein birikimlerini temizlediği, bu sürecin bozulmasının ise bilişsel yaşlanmayı hızlandırdığı vurgulandı.
Melatonin gibi hormonların salgılanmasının aksaması, beynin hücresel düzeyde yaşlanmasına neden oldu.
Uzmanlar, uyku kalitesindeki düşüşün, beynin yaşlanmayla ilgili göstergelerini olumsuz etkilediğini ifade etti.