Medya Polemik

Medya Polemik
Medya Polemik

Eski MİT’çiden şok üstüne şok

 

AKP’nin medyadaki “amiral gemisi”nde “Türkiye’deki tüm darbeler kutsal değerleri korumak için yapıldı” yazan Mahir Kaynak, Mısır’ın falına da baktı: ABD ve İngiltere birbirini tasfiye etmeden yönetime ortak olacaklar!

 

Darbeler olağanüstü bir olay gibi gözükür. Mısır’da darbe gerçekleşmiş ama bazı ülkeler darbe kelimesini bile kullanmamıştır. Devletlerin demokrasi tutkunu olduğu ve bazılarının bunu her şeyin üzerinde tuttuğu doğru değildir. Aslında her ülke bir güç tarafından yönetilir. Bunların iktidara geliş tarzları birbirinden farklıdır. Geçmişte demokrasi hakkında yazdığım bir yazıda halktan duyduklarımızın gerçek bir ses değil dağlardan akseden bir ses olduğunu yazmıştım. Yani başkalarının söylediği tekrar edilir demek istiyordum. Maksadım demokrasiyi eleştirmek değil onun da bazı şeylere gerek duyduğuna işaret etmekti.
Darbelerde bazı devlet görevlerinin nasıl yapılacağı ve bunların önemlilerinin hangisi olduğu tartışılmaz, mukaddes unsurlar savunulur. Türkiye’de tüm darbeler anarşiyi engellemek ve kutsal değerleri korumak için yapıldı. Bir devlet içindeki az sayıda kişinin yaptığı bir anarşi eylemini engelleyemiyorsa ayakta kalması zordur. Ama şöyle bir intiba yaratılır. Devrilecek iktidar o kadar zayıf ki bir avuç insan sokakları geçilemez hale getirebilir. Yaratılan düşünce iktidarın çok zayıf olduğu ve ülkenin korunması için bertaraf edilmesi gerektiğidir. Yani halka iktidarı devirmenin yanlış olduğu değil, devletin varlığını sürdürmesinin tek yolunun bu olduğunu anlatılır. Oysa yeni gelen iktidar var olan kurumlarda ve burada çalışanlarda büyük değişiklik yapmaz. Zaten darbeyi dış güçlerin desteklemesi ya da karşı koyması o ülkeyi savunmalarından kaynaklanmaz. Bazıları demokrasi hayranı gibi darbeyi eleştirir diğerleri iktidarın ülkeyi yönetemediğini ve darbenin bunun sonucu olduğunu söyler ve yeni iktidarın yanında gözükür. Bu açıdan bakıldığında Mısır’daki darbe o ülkenin halkı veya bürokrasisi tarafından yapılmamıştır. Bazı güçlerin bu ülkede kurdukları organizasyonların eseridir. Darbeyi yapan kişiler ise çevresine vaatlerde bulunur ve ülkenin kötüye gittiğini ve vatanı kurtarmanın yolunun bu olduğunu söyler.

 


***

 


Mısır’ın gelecekteki yönetiminin ne olacağını tahmin etmek zordur. Ben şöyle bir tahminde bulunuyorum. Darbecilerle karşıtları anlaşacak ve ortak bir yönetim kuracaklar. Bu aynı zamanda Mısır’la ilgilenen dış güçlerin de işine gelir. Bugüne kadar Mısır’da çok etkili olan İngiltere ABD ile ortaklığı kabul edebilir ve ikisinin desteklediği bir yönetim kurulur ve bu bir seçimle gerçekleşir. (...) Yani ABD ve İngiltere birbirini tasfiye etmeden yönetime ortak olacaklar.       
Mahir Kaynak/Star

 

+++

 

Mağduriyet simyacıları

 

Sadece iki ihtimal tespit edebiliyorum. Ya Türkiye’nin İslamcıları, Mısır’daki darbeyi Mısır’da değil de Türkiye’de kendilerine karşı yapılmış gibi derinden yaşıyorlar... Ya da dışarıdan bakanlar onları mağdur ve darbelenmiş Mısırlı İslamcıların yerine koysun, öyle sansın istiyorlar. 
Gerçek olan hangisi, doğrusu bilemiyorum. Belki ikisi de...
Neticede birincisi, Türkiyeli İslamcıların kendilerini Mısırlı  “Müslüman Kardeşler”iyle gerçekten de özdeşleştirmeleridir. İkincisi ise yanıltmaya dönük bir kılık değiştirme, başkasının yerine geçme çabasıdır ki bu da kendi kılığından rahatsızlığın, bir tıkanmışlığın, çıkış arayışının ifadesidir.
Her iki durum da Türkiyeli İslamcılara şu sıralar çok ihtiyaç duydukları bir korumayı temin ediyor. Bu, “mağduriyet sığınağı”dır.
Türkiyeli İslamcılar, Mısırlı kardeşlerinin mağduriyetine ortak çıkarak, bu mağduriyeti kendileri için Türkiye’ye ithal etmenin arayışındalar.
Çünkü “yerli mağduriyet üretimi” hatalı çıkmış, arzulanan siyasi faydayı sağlamamıştır. Gezi Parkı toplumsal patlamasının bir uluslararası komplo olduğuna sadece kendilerini inandırabildikleri için  “Gezi”yi gayrimeşru kılamamışlardır.
Şimdi ise  “Gezi’de denediler, Tahrir’de başardılar” söylemiyle ortak olmaya çabaladıkları darbe mağduriyetinin gölgesinde siyasi simyacılığa teşebbüs ediyorlar.
Bizim yerli İslamcı simyacı, Mısırlı kardeşinin haklı mağduriyetini kendisi için haksız meşruiyete dönüştürmeye çabalıyor. “Gezi”nin meşruiyeti de bu arada değersizleştirilmek isteniyor.
Basit bir simyacı numarası mesela, devrik cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin hatalarından bahsedeni “darbeyi meşrulaştırmaya çalışmakla” itham etmek. Basitliğin mantığında, darbeyi meşrulaştıranın meşruiyetini kaybetmesi var.
Sanki Mursi önümüzdeki musalla taşında bir siyasi mevta olarak yatıyor ve cemaatin de onun için usulen “İyi bilirdik” demesi gerekiyor. Peki Mursi hakkında konuşmak için ne kadar beklememiz münasip görülür? İcazet dağıtan biri mi var?
(...)
Kadri Gürsel/Milliyet

 

+++

 

Erdoğan duymasın....

 

En yakın gazetecisi, en yakın müttefikine “darbeci” dedi

 

Mısır’daki darbe sürecinde en aktif ülkelerden biri Türkiye oldu. ABD başta olmak üzere, batılı ülkelerin ve Körfez sermayesinin darbenin yanında durduğu bir dönemde, Türkiye, darbeye karşı uluslararası camiayı harekete geçirmeye çalıştı.
Abdülkadir Selvi/Yeni Şafak

 

+++

 

SIRADAKİ ŞARKI MURSİ’YE!

 

TRT TÜRK, içeriği itibariyle Mısır haberlerine çok önemli bir yer ayırıyor. Doğaldır. Ama bir programın sonunda ekrana getirdiği şarkı ne anlama geliyor? Siz karar verin. İşte Arapça yayınlanan ama Türkçe sözlerine de yer verilen o şarkıdan bir bölüm:
Kardeşim sen prangalara
vurulsan da özgürsün
Sen Allah’a bağlandığın zaman
Sana kölelerin tuzağı
ne zarar verebilir ki
Kardeşim sana ne oluyor ki
savaştan bıkmışsın
Ve omzundan silahını
atmışsın
Söyle bana kim fedakarlık edecek ve yaraları saracak
Ve yeniden sancağımızı
kim dalgalandıracak
Kardeşim muhakkak ki
ben bugün sarsılmaz
dayanağa sahibim
Ve yerlerine dayanmış
dağları, kayaları parça parça ederim
Yarın bu silahımla
Siyonistlere karşı savaşacağım
Ta ki(küfrü) yeryüzünden
yok edinceye kadar
Ben rabb ve din için
intikam alacağım
Yılmadan resul ve sünnet üzerine devam edeceğim
Ya dünyayı kuşatacak zafer
Ya da Allah a sunulacak Şehadet
Ayşenur Arslan/Yurt

 

+++

 

GÜNÜN SORUSU

 

Mısır Ordusu’na çatan Hüseyin Çelik  “Halkın parasıyla alınan silahların halka yönelmesi kabul edilemez” diyor. Halen devam etmekte olan Gezi protestolarında halka yöneltilen TOMA, Akrep, tabanca vb. silahların parasını AKP’liler kendi cebinden mi karşılıyor?
Arif Kökçe/Milliyet (Açık Pencere)

 

+++

 

 “Eğer; siyasetçilerin insan hayatına mal olacak hata yapması” suç ise AKP bu suçun bedelini ödedi mi?
Mustafa Mutlu/Vatan