Bunları bir yerden hatırlıyor gibiyim

“Başbakan yolsuzluk iddiaları ortaya çıktığından beri ‘paralel yapı’ diyor, çete, örgüt gibi suçlamalar yapıyor ve Hizmet Hareketi’ni hedef gösteriyor. Bu saatten sonra Başbakan’ın doğrudan hedef gösterdiği bir kitle hakkında suç uydurup soruşturma başlatılması adaletle, hukukla, vicdanla izah edilemez. Mesela, şöyle söylüyor: ‘Hukuk devletinde önce somut delil bulunur, sonra suçlama yapılır ve suç sabit oluncaya kadar da insanlar masumdur.’ Ekrem Dumanlı’nın bu yazısı size neyi hatırlatıyor, subayları, ilim adamlarını, gazetecileri içeri tıkıp delil toplayacağız diye 5 sene uğraşılmasını hatırlatmıyor mu? 
Sayın Dumanlı devam ediyor; 
“Parti devletinde sistem şöyle işler: Önce hayalî suçlamalar yapılır; sonra işgüzar yetkililer o iddiaların içini doldurmak için suç ve suçlu uydurur.
Şimdi Türkiye’de bu süreç yaşanıyor. Bütün kamu kuruluşları didik didik ediliyor, ‘itirafçı’aranıyor. Onlara ‘etkin pişmanlık’ önerilerek ‘tanık koruma yasasından yararlanma’ vaat edilerek ‘paralel yapı hakkında itirafçılık’ teklif ediliyor. O yetmezmiş gibi eski Ergenekon sanıklarından akıl alınarak FBI’ın ve diğer yurtdışı güvenlik birimlerinin kapısı çalınıyor, yıllar önce kurulan kumpaslardan hareketle dava açılmak isteniyor. Daha düne kadar en ağır ithamlarla komplo senaryosunun düzenleyicisi olarak gördükleri uluslararası istihbarat örgütlerinden medet ummaları ve şimdi onlarla işbirliği yapmaları nasıl bir halet-i ruhiyenin hakim olduğunu gözler önüne seriyor. 
PKK’lılardan gizli ve yalancı tanık bulma hikayelerini hatırladınız mı? Bütün kurumlar da o zamanlar didik didik edilmiş, iş birlikçiler bulunmuştu, bavullarla evrak, cd taşınmıştı. 
“Bir ülkenin başındaki insan bir kitleyi sürekli hedef gösterirse gammazcılar, jurnalciler iftira kampanyasına katılmaz mı hiç? Şimdilerde resmen suç uyduruluyor ve o mesnetsiz suçu desteklemek üzere muhbirler aranıyor. Ajanlık, casusluk gibi akıl dışı suçlamalar için uydurulan belgeler de işin cabası!” 
Subaylara açılan casusluk davalarını hatırlayın, toprak ve döşeme altından çıkarılan taptaze mühimmatı hatırlayın ve ajanların verdiği söylenen belgeleri hatırlayın.
“Nerde kaldı ‘İslamcılık’, nerde kaldı ‘ümmetin hak ve hukuku?’ Sinsice takip edilen bu yoldan suç ve suçlu çıkarabilirsiniz; ama ma’şeri vicdandan da mahşerî hesaptan da kurtulamazsınız.” 
Biz de 7 yıldır nerede kaldı İslamcılık diye sorup duruyorduk, ma’şeri vicdana işaret ediyorduk, hatta bir ilahiyatçımız ‘Allah ile Aldatmak’ başlıklı bir kitap yazdı. Bütün bunların neyi hatırlattığını elbette anladınız.  

***

Sayın Ekrem Dumanlı, çok doğru şeyler yazmış yalnız bunların 7 sene evvel hatta 2 sene evvel yazılması daha hayırlı olurdu. Olmadı ne yapalım? Allah büyük.
Peki her şeyi anladım da Silivri tutsakları niye salıverilmiyor, bütün hukuk otoriteleri ve kurumları derhal salınsınlar diye fetva veriyorlar, ne bekleniyor. Hani paralel devlet kumpas yapmıştı? Paralel devlet kumpas yaptı ise siz elinize fırsat geçmişken onu düzeltin. Niye ipe un seriyorsunuz? Yoksa paralel devlet ile birlikte mi kumpas yaptınız? Yahut kumpası siz mi yaptınız? Siz işi uzattıkça akıllara böyle sorular geliyor.

Yazarın Diğer Yazıları