Çelişkilerin lideri!
Putin hâlâ niye gelmedi ve son bir hafta içerisinde 8 bin uzman çavuş niye istifa dilekçesi verdi?
Sayın Başbakan kendini “Dünyanın lideri” olarak görüyor amma söylem ile eylemine baktığımızda onun kelimenin tam anlamıyla bir “çelişkiler lideri” olduğunu görüyoruz. Çünkü söylediği ile yaptığı bu kadar çelişen bir yönetici şu anda hiçbir ülkede yok. Onun bu tavrının dışarıda ve içeride pek çok gelişmeye olumsuz bir yansıması oluyor.
Mesela tutuyor Esad’a, “Sabrımızı taşırma” diye sesleniyor. Söyleyin Allah aşkına, sabrı taşması gereken Esad mı Erdoğan mı? Sen devleti yıkmak, Esad’ı as(tır)mak için işler organize edecek, silahlı adamları eğitecek, ülkesine sokacak, tetik çektirecek, ocak söndüreceksin sonra da tutacak devletini, düzenini ve canını savunmak için resmî güçlere “Görev Başına” emri veren kişiye “Sabrımızı taşırma” diyeceksin...
PKK ile mücadelede son günlerde biz kendilerini aşırı milliyetçi söylemleri ile hatırlamıyor muyuz? Peki şu (on gündür yalanlanmayan) habere ne diyeceğiz o zaman?
“Askerhaber” bilgisunar sitesinde geçen hafta yayımlanan Çelik Çelikyaman’ın yazısından:
“Askerhaber’in edindiği bilgiye göre, son iki ayda 8 bin uzman çavuş istifa dilekçesi verdi. TSK tarihinde ilk kez bu kadar ani ve yoğun ayrılma talebi ortaya çıkması da ‘Neler oluyor’ sorusunu gündeme getirdi. Bunun nedeni ise Askerhaber’in 23 Mayıs’ta yayınladığı haberde yer alıyor.
Van’da 3 yıl önce 2 PKK’lı ile PKK’lılara yardım ve yataklık eden bir kişinin öldürüldüğü operasyonla ilgili başlatılan soruşturmada dönemin Van İl Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Vecihi Halil İyigün, dönemin Jandarma Özel Harekât Tabur Komutan Yardımcısı Binbaşı Hakan Başaklıgil, Üsteğmen Muhlis Çolak, Astsubay Başçavuş Kabil Tanyeli ile birlikte Komando Uzman Çavuşlar İsmail Taşdemir, Hasan Kaya, Ünal Demirbaş, Hasan Emir, Mustafa Küpeli, Abdülkadir Karaca, Abdülmütalip Ateş, Mustafa Perpil, Mehmet Kocaboğa, Hamza Çelik, Hüseyin Güzel, Mevlüt Mete ve Özgenç Soylu ‘kasten adam öldürmek’suçundan tutuklandı.
Her ne kadar askerler ‘tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılsa da’ bir bakıma terörle mücadelenin suç haline getirilmesi, PKK ile dişe diş çarpışan uzman çavuşların istemeyerek de olsa TSK’dan ayrılması sonucunu ortaya çıkardı.
Askerhaber’in görüştüğü uzman çavuşlar ise, komutanlarının bile ‘tutuklanmama’ garantisinin olmadığı bir ortamda tek çarelerinin TSK’dan ayrılmak olduğuna dikkat çektiler.”
Söylem ile eylem arasında bundan büyük bir çelişki mi olur? Başbakan Erdoğan ise niye olmasın, işte bir tane daha...
PKK ile Oslo’da yapılan görüşmeler hakkında bilgi isteyen muhalefete, “Yok böyle bir şey, iftiradır, ispat edemeyen alçaktır, şerefsizdir” diyen amma bir müddet sonra bu sözleri ile çelişen işi yaptığını, yani Oslo’da PKK ile kendi görevlendirdiği Hakan Fidan’ın görüştüğünü itiraf eden de bizim Sayın Başbakanımız değil mi?
NATO’nun Libya’da ne işi var, dış güçler Kaddafi’ye müdahale etmesin dedikten sonra NATO, Libya’ya kolay saldırsın diye ülke topraklarını açan da bizzat kendileri..
Bütün bunları niye hatırlatıyoruz...
Mahalli İdareler Yasası’nın Türkiye Kürdistanı’nın temellerinin atılması olduğunu dile getiren ve bunu AB ve ABD ve bizzat AKP metinlerinde örnekleyen muhalefete şimdi tutmuş, “Kimsenin korkmasına gerek yok, Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünün garantisi benim” diyor ve biz söylediği çok şeyin tam tersini yaptığı için bu konuda da Sayın Erdoğan’dan devletimiz ve vatanımızın tekliği adına gerçekten çok korkuyoruz...
Kırdığı yumurta kırkı geçti çünkü..
Eğer bu süreç bizim haklı korkularımız merkezli gerçekleşirse, Türkiye tahmin edilemeyecek ölçüde karışır, bu karışıklığa PKK hamileri müdahale eder, bu müdahalenin bir ucu İsrail’e dayanır, İsrail fırsatı ganimet bilip İran’a çullanır ve işte bundan sonrasını kimse kestiremez..
İşin içine Rusya da Çin de girer... Çünkü onlarda çelişki yok, herkesin söylediği ile yaptığı o kadar tutarlı ki! Görüyorsunuz Putin, Türkiye ziyaretini askıya aldı. Kimse bu niye böyle oldu diye sormuyor, soramıyor.