İstanbul Bağımsız Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği basın toplantısıyla görüşmelerine yeniden başlanan “Süper İzin Yasası” olarak bilinen torba yasa teklifini düzenlediği basın toplantısıyla eleştirdi. Yasa teklifinin çevresel koruma mekanizmalarını devre dışı bırakacağını belirten Rızvanoğlu, “Bu yalnızca doğaya değil, hukuka da kast etmektedir” diyerek teklifin geri çekilmesi çağrısında bulundu.
“BU BİR RUHSAT REJİMİDİR ”
Milletvekili Rızvanoğlu düzenlemeyi, bir ruhsat rejimi olarak nitelendirerek, teklifin ormanları, zeytinlikleri, meraları ve su havzalarını hiçbir bilimsel değerlendirme ve halk katılımı olmadan madenciliğe açacağını vurgulayarak “Çünkü bu teklif, doğa üzerindeki tüm denetim ve koruma mekanizmalarını ortadan kaldırarak; ormanları, zeytinlikleri, meraları ve su havzalarını süper hızla ve süper kolaylıkla maden projelerine açmayı hedefliyor. Kısaca ifade etmek gerekirse: bu yasa, çevreyi korumuyor. Bu yasa, bir avuç şirketin işini kolaylaştırıyor. Ve ne yazık ki bunu halkın, doğanın ve bilimin sesini duymadan yapıyor. İçinde Orman Kanunu, Zeytincilik Kanunu, Mera Kanunu, Çevre Kanunu gibi Türkiye’nin en temel çevre yasalarını delik deşik eden düzenlemeler var. Ama teklif metninde, ne bilimsel değerlendirme var, ne halkın katılımı var… Ne de iklim krizine karşı alınmış tek bir somut önlem var. Bu yasa, ‘enerji dönüşümü’ diyerek mülkiyet hakkını askıya alıyor, ‘kalkınma’ diyerek koruma alanlarını ruhsat sahasına dönüştürüyor. Uluslararası uyum diyerek; sözde Avrupa’yı örnek alıyor. Ama onların yalnızca yenilenebilir enerji için önerdiği düzenlemeyi madencilik faaliyetlerini de içeriyormuş gibi gösteriyor. Kısacası bu teklif; bir çevre reformu değil, bir hukuk reformu hiç değil…Bu teklif, bir ruhsat rejimidir. Ve biz bugün bu ruhsat rejimini reddetmek için buradayız. Çünkü bu yalnızca bir çevre meselesi değil; bu, toprağımızı, gıdamızı, suyumuzu ve geleceğimizi ilgilendiren bir yaşam meselesidir. Bu yüzden bu toplantı sadece bir bilgilendirme değil; aynı zamanda bir uyarı çağrısıdır.” dedi.
“İKLİM KANUNU’NUN MÜREKKEBİ KURUMADAN ÇEVRE TAHRİBATI BAŞLATILIYOR”
Basın toplantısında dikkat çeken bir diğer vurgu ise torba yasanın zamanlamasıydı. Rızvanoğlu, teklifin İklim Kanunu’nun kabul edilmesinden sadece 24 saat sonra Meclis’e getirildiğine dikkat çekerek, “Bir yanda çözümsüzlük üreten bir iklim yasası, diğer yanda doğrudan krizi büyüten bir torba yasa var. Her iki düzenleme de doğayı değil, ticareti önceleyen yasalar” dedi.
“ÇED DÜZENLEMESİ MAKYAJ, AB GEREKÇESİ ALDATICI”
Rızvanoğlu, yasa teklifinde “ÇED Gerekli Değildir” ifadesinin kaldırılmasının olumlu bir hamle olarak sunulmasına da tepki göstererek, bu değişikliği “sadece tabelayı değiştiren bir makyaj” olarak tanımlayarak İklim Şurası kararlarına uygun davranılmadığını söyledi.
Basın açıklamasında teklifin kritik maddelerine de ayrı ayrı değinen Rızvanoğlu, 3. maddeyle sulak alanların, milli parkların, özel çevre koruma bölgelerinin ruhsatlandırılabileceğini belirtti. “Bu bir kalkınma değil, doğayı yatırıma dönüştürme mantığıdır” diyerek, 12. Kalkınma Planı, OECD ve BM Birleşmiş Milletler Arazi Tahribatının Dengelenmesi hedefleriyle teklifin çeliştiğini kaydetti.
“BU TEKLİF ANAYASA’YA AYKIRIDIR, GERİ ÇEKİLMELİDİR”
Sözlerinin sonunda teklifin Anayasa’nın 169. maddesine açıkça aykırı olduğunu vurgulayan Rızvanoğlu, kamu yararı adı altında yürütülen bu ruhsat rejiminin doğayı, kırsalı, vatandaşı ve hukuk düzenini dışladığını belirterek “Bu yalnızca bir idari düzenleme değil; açık bir anayasa ihlalidir. Bu teklif sadece doğaya değil, hukuka da kast etmektedir. Geri çekilmesi, siyasi bir tercih değil; Anayasal bir zorunluluktur.” sözleriyle basın toplantısını sonlandırdı.