Tıp dilinde genellikle Cherry Angioma veya Senil Angioma olarak adlandırılan, cilt yüzeyinde beliren bu kırmızı lekeler, yıllardır çoğunlukla zararsız ve yaşlanmaya bağlı bir durum olarak kabul edildi. Ancak son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, bu küçük damar büyümelerinin oluşum mekanizmalarına ışık tutarak konuya olan bakış açısını değiştirdi.
Dermatoloji uzmanları, bu benlerin basit kozmetik kusurlar olmanın ötesinde, dikkatle izlenmesi gereken vasküler (damarsal) sinyaller taşıdığını ifade etti.
Paris Descartes Üniversitesi'nden Dermatoloji Uzmanı Dr. Eleanor Dubois, bu benlerin genellikle 30 yaşından sonra görülme sıklığının arttığını ve kılcal damarların anormal proliferasyonu (çoğalması) sonucu oluştuğunu belirtti. Dr. Dubois, bu durumun genetik yatkınlık, hamilelik, kimyasal maruziyet ve hatta bazı organ fonksiyonlarıyla ilişkili olabileceğine dikkat çekti.
ULUSLARARASI UZMANLARDAN KRİTİK DEĞERLENDİRME
Özellikle karaciğer sağlığı ve çevresel faktörlerle olan potansiyel bağlantıları mercek altına alındı. Johns Hopkins Tıp Fakültesi'nden Vasküler Biyoloji Profesörü Dr. Mark F. Peterson, bir açıklamasında bu angiyomaların karaciğerin toksinleri temizleme yeteneğiyle dolaylı bir ilişkisi olabileceği yönündeki erken dönem hipotezleri hatırlattı, ancak kesin bir bağlantı kurmak için daha fazla prospektif (ileriye dönük) çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
Profesör Peterson, bu benlerin ani ve çok sayıda artışının, altta yatan bir sağlık değişikliğinin habercisi olabileceği yönünde bir uyarıda bulundu ve şöyle devam etti:
"Tekil bir ben endişe verici değildir. Ancak vücudun geniş bir alanında hızla ve belirgin şekilde çoğalması, hastanın bir hekim tarafından değerlendirilmesini gerektiren bir alarm sinyali olarak ele alınmalıdır."
TIBBİ LİTERATÜRDEKİ YENİ YAKLAŞIMLAR
Tıp literatürüne giren son çalışmalar, Cherry Angioma'ların oluşumunda vasküler endotelyal büyüme faktörünün (VEGF) rolünü inceledi. Bu protein, yeni kan damarlarının oluşumunu teşvik eden anahtar bir molekül olarak biliniyor. Uluslararası bir araştırma ekibinin Journal of Dermatology dergisinde yayınladığı bir makalede, bu benlerin dokularında VEGF aktivitesinin yüksek olduğu gözlendiği kaydedildi.
İsviçre'deki Zürih Üniversitesi Hastanesi’nden Kozmetik ve Cerrahi Dermatoloji Direktörü Dr. Isabella Schmidt, benlerin takibi konusunda önemli açıklamalarda bulundu.
Dr. Schmidt, "Kişilerin bu benlerin renginde, şeklinde veya boyutunda ani bir değişiklik fark ettiklerinde derhal bir uzmana başvurması hayati önem taşır. Çoğu zararsız olsa da, nadiren de olsa farklı cilt lezyonlarıyla karışma potansiyeli taşıdığını unutmamak gerekir" ifadesini kullandı.
Uzmanlar, kırmızı benlerin basitçe yok sayılması yerine, yıllık cilt kontrolleri sırasında diğer tüm lezyonlar gibi bir dermatolog tarafından incelenmesi gerektiğini ve bu benlerin lazer veya elektrocerrahi yöntemleriyle kolayca tedavi edilebildiğini de ekledi.