Çocuklarda 14 günden uzun süren ishale dikkat. Uzmanı uyarılarını sıraladı

Çocuklarda 14 günden uzun süren ishale dikkat. Uzmanı uyarılarını sıraladı
Çocukluk çağında kronik ishal konusunda uyarılarda bulunan Çocuk Gastroenterolojisi Uzmanı Doktor Meltem Gülşan, 14 günden fazla süren ishallerin kronik veya persistan olarak adlandırıldığını ve bu durumun tüm dünyada yüzde 3 ile 20 arasında görüldüğünü belirtti.

Kronik ishalin (Diyare) normalden daha sık ve sulu dışkılama olarak tanımlandığını ve sindirim sistemi rahatsızlıklarından kaynaklandığını söyleyen Uzm. Dr. Gülşan, bu durumun bağırsak hareketlerinin hızlanması ve bağırsaklardaki suyun ve elektrolitlerin emiliminin bozulması sonucu ortaya çıktığını ifade etti.

Akut ishallerin 7 ile 10 gün içinde geçtiğini ancak kronik ishallerin daha uzun sürdüğünü vurgulayan Uzm. Dr. Gülşan, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kronik ishal nedenlerinin farklı olduğunu kaydetti.

Gelişmekte olan ülkelerde bağırsak enfeksiyonlarının önemli bir rol oynadığını ve bu ülkelerdeki çocukların sosyoekonomik durumu, beslenme alışkanlıkları, mikrobesin eksiklikleri gibi faktörlerin kronik ishal riskini arttırdığını anlattı.

“KAN VE MUKUS İÇEREN DİŞKI ORGANİK HASTALIKLARIN BELİRTİSİ OLABİLİR”

Kronik ishal oluşumunda osmotik ve sekretuvar mekanizmaların etkili olduğunu belirten Uzman Doktor Gülşan şunları belirtti:

“Hastanın dışkılama sıklığı, miktarı, kan ve mukus içeriği ve diyeti ile ilişkisi araştırılmalıdır. Kan ve mukus içeren dışkı, organik hastalıkların belirtisi olabilir. Karın ağrısı, kilo kaybı, kusma gibi semptomlar da organik hastalıkları düşündürmelidir. Eklem ağrısı ve ağız yaraları, inflamatuar bağırsak hastalıklarına işaret edebilir. Enfeksiyon kaynaklı ishaller için diğer hastalarla temas ve seyahat öyküsü önemlidir. Tekrarlayan akciğer enfeksiyonu ve rektal prolapsus, kistik fibrozis hastalığının tipik bulgularıdır. Kronik ishalle birlikte ağır sistemik enfeksiyonlar görülmesi, immün yetmezlik durumunu akla getirebilir. Fizik muayenede çocuğun kilosu, boyu ve baş çevresi, büyüme geriliği açısından değerlendirilmelidir. Kilo alımının azalması veya durması ya da kilo kaybı olması, ciddi bir hastalığın habercisi olabilir. Karın muayenesinde iç organlarda büyüme veya şişlik olması, malabsorbsiyon sendromları veya bakteriyel aşırı çoğalma durumunu gösterebilir. Anal muayenede inflamatuar bağırsak hastalığına bağlı fistül gibi perianal hastalık bulunabilir veya rektal tuşede kanlı dışkı saptanabilir. Büyüme geriliği olan veya kilo alımı yetersiz olan çocuklarda tetkikler basamaklı olarak yapılmalıdır. İlk basamakta dışkı incelemeleri, mikrobiyolojik testler, bağırsak emilim testleri, çölyak ve besin alerjileri incelenir. Daha sonra gerekirse radyolojik, endoskopik ve histolojik tetkikler yapılır. Çocukluk çağında en ciddi yağ malabsorbsiyonu nedeni kistik fibrozistir. Çölyak hastalığı, inek sütü protein alerjisi ve crohn hastalığı da yağ malabsorbsiyonuna yol açabilir. Tanısı yapılamayan hastalara endoskopi ve/veya kolonoskopi uygulanarak mukoza görüntülenir ve biyopsiler alınır. Biyopsinin histopatolojik incelemesi ile çölyak hastalığı, inflamatuar bağırsak hastalıkları, alerjik enteropatiler, intestinal lenfienjiektazi gibi tanılar konulabilir. Tanıya ulaşılamayan hastalarda immünhistokimyasal ve elektron mikroskop incelemeleri ile tanıya gidilebilir. Safra asit malabsorbsiyonu şüphesi olan hastalarda dışkıda total veya spesifik safra asitleri ölçülebilir. Tanı için gerekirse motilite çalışması, elektofizyolojik çalışmalar ve özellikle konjenital ishallerde genetik araştırmalar yapılabilir”

İlgili Haberler