Çocuk endokrinoloğu Dr. Lina Merjaneh, "Çocukların boyu, aileden miras kalan genetik potansiyelin yanı sıra dengeli beslenme ile belirlenir; ihmal edilen besin alımı, genetik sınırları aşmanın önündeki en büyük engeldir" dedi.
ABD Ulusal Tıp Kütüphanesi'nin (NCBI) StatPearls raporuna göre, çocuk endokrinoloji kliniklerinde boy kısalığı şikayetleri yeni başvuruların yüzde 50'sini oluşturuyor ve erken teşhis, çocukların genetik potansiyellerine ulaşmalarını sağlayabilir.
Boy kısalığı, yaşıtlarının yüzde 95'inden daha kısa olan çocuklarda tanımlanıyor ve Children's Hospital Colorado'ya göre, bu durumun çoğu vakası ailevi boy kısalığı (FSS) veya anayasal büyüme gecikmesi (CDGP) gibi normal varyasyonlardan kaynaklandı.
Özel bir hastanenin 2015 incelemesine göre, patolojik nedenler arasında büyüme hormonu eksikliği, hipotiroidizm ve kronik hastalıklar gibi faktörler yer aldı.
Yale Medicine uzmanları, genetik etkenlerin boyun yüzde 80'ini belirlediğini belirtiyor; örneğin, Turner sendromu veya Noonan sendromu gibi genetik bozukluklar, erken teşhis edilmezse kalıcı kısalığa yol açtı.
Son bilimsel araştırmalar, genetik ve beslenmenin etkileşimini daha net ortaya koydu.
Frontiers in Endocrinology dergisinde yayımlanan çalışması, kısa boylu çocukların yarısında genetik mutasyonların rol oynadığını gösteriyor; bu mutasyonlar, büyüme plağı hücrelerinin (kondrositler) işlevini bozarak lineer büyümeyi engelledi.
Benzer şekilde, PMC'de yer alan bir araştırması, ağır kısa boy vakalarının yüzde 50'sinde tek genetik nedenlerin tespit edildiğini vurguladı.
Beslenme açısından ise, Scientific American'ın analizine göre, boy varyasyonlarının yüzde 20-40'ı çevresel faktörlere, özellikle çocukluk dönemi beslenmesine bağlı.
Yetersiz protein, kalsiyum ve D vitamini alımı, intrauterine büyüme kısıtlılığı (IUGR) yaşayan bebeklerde kalıcı kısalığa neden olabiliyor.
Koreli çocuklar üzerinde yapılan bir PMC çalışması, kısa boylu çocukların normal akranlarına göre daha düşük vücut kitle indeksine (VKİ) sahip olduğunu ve besin alımının yetersiz olduğunu kanıtladı; Bu, erken beslenme müdahalesinin boyu artırabileceğini gösterdi.
Yabancı uzmanlar, ebeveynlere net uyarılar yaptı.
Endokrinoloji Danışmanı Dr. Maha Gopal, "Ailede kısa boy öyküsü olsa bile, çocuğun büyüme hızı yılda 4 cm'den azsa hemen endokrinolog konsultasyonu şart" dedi.
UCLA Health'ten Dr. Perrin White ise, "Genetik testler, idiyopatik kısa boy olarak etiketlenen vakaların yüzde 22'sinde gizli iskelet displazilerini ortaya çıkarıyor; erken genetik tarama, gereksiz tedavileri önler" şeklinde konuştu.
British Journal of General Practice'ın makalesi, yoksulluk ve sosyal yoksunluğun kısa boy prevalansını iki kat artırdığını belirtiyor; İngiltere'de en yoksul bölgelerde 4-5 yaş arası çocukların yüzde 2'si kısa boylu doğdu.
Ebeveynler için pratik öneriler arasında, düzenli büyüme takibi ve dengeli beslenme ön planda.
Children's National Hospital uzmanları, gebelik sırasındaki yetersiz beslenmenin (IUGR) çocuklukta kalıcı etkiler yarattığını, ancak protein ve vitamin takviyelerinin bu riski azaltabileceğini belirtti.
Eğer çocukta büyüme hızı yavaşsa, kemik yaşı röntgeni ve hormon testleri önerildi.
Dr. Chhavi Agarwal, Pediatric Endocrinology of NY'den, "Yetersiz beslenme, genetik potansiyeli sınırlıyor; haftada 5 porsiyon meyve-sebze ve süt ürünleri, büyüme hızını destekleyebilir" dedi.
Tedavi seçenekleri arasında büyüme hormonu enjeksiyonları var, ancak FDA onaylı kullanım sadece GH eksikliği veya Turner sendromunda geçerli; idiyopatik vakalarda tartışmalı.
Çocuklarda boy kısalığı ihmal edilemeyecek bir sinyal. Endokrin Society'nin rehberi, paylaşımlı karar verme yaklaşımını tavsiye etti.
Genetik testler ve beslenme danışmanlığı ile erken müdahale, çocukların sağlıklı bir geleceğe ulaşmasını sağlayabilir. Ebeveynler, çocuklarının boyunu sadece genetikle sınırlamadan, proaktif adımları atması önerildi.